CHP’li Av. Sertaç Eke, ‘silah bırakma’ sürecini değerlendirdi: ‘Yapay süreç olma ihtimali güçlendi’
CHP’li Av. Sertaç Eke, terör örgütü PKK’nin “silah bırakma” sürecini değerlendirdi. Eke, “Kayyum atamalarının hızlandığı, muhalif siyasi liderlerin, akademisyenlerin tutuklandığı ve basın özgürlüğü tartışmalarının yaşandığı bir dönemde, sürecin demokratikleşme bağlamında ne ölçüde etkili olacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Bu yönü ile sürecin doğal bir süreçten ziyade yapay bir süreç olma ihtimalini güçlü kılmıştır” dedi.
CHP’li Av. Sertaç Eke, “Süreç doğal mı, yapay mı” başlıklı bir yazıyla MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis konuşması sonucunda terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla terör örgütü PKK’nin “silah bırakma” sürecini değerlendirdi. Sürecin Türkiye açısından “hem büyük bir fırsat hem de gelecek açısından kritik bir dönüm noktası” olduğunu söyleyen Eke, “Sürecin kalıcı bir çözüme mi yoksa kısa vadeli bir bölgesel denge arayışına mı hizmet ettiğine dair derinlemesine bir analiz yapılmalıdır. Barış ancak adalet üzerine inşa edilirse kalıcı olur. Sadece ateşkes ile sağlanan sessizlik, gerçek bir barış değildir. Aksine, bastırılmış bir sorunun ilerleyen yıllarda daha büyük krizlere yol açmasına sebep olabilir” dedi.
‘YAPAY SÜREÇ OLMA İHTİMALİ GÜÇLENDİ’
Terörün sona ermesinin herkesin ortak temennisi olduğunu belirten Eke, “Sürecin zamanlaması da dikkat çekicidir. Bir yandan barış ve kardeşlik söylemleri güç kazanırken, diğer yandan siyasi kutuplaşmanın derinleşmesi, bazı kesimlerde sürece yönelik kaygılara neden olmaktadır. Kayyum atamalarının hızlandığı, muhalif siyasi liderlerin, akademisyenlerin tutuklandığı ve basın özgürlüğü tartışmalarının yaşandığı bir dönemde, sürecin demokratikleşme bağlamında ne ölçüde etkili olacağı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Bu yönü ile sürecin doğal bir süreçten ziyade yapay bir süreç olma ihtimalini güçlü kılmıştır” ifadelerini kullandı.
‘YALNIZCA İÇ POLİTİKA ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMEMELİ’
Söz konusu sürecin yalnızca iç politik gelişmeler çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiğini de vurgulayan Eke, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle ABD ve İsrail’in uzun süredir başta Suriye ve İran’a karşı yürüttüğü stratejiler, yalnızca ekonomik yaptırımlarla sınırlı kalmamış, askeri ve siyasi hamlelerle bölgedeki dengeleri değiştirmeye yönelik kapsamlı planlar içermiştir. Suriye, bu stratejinin en kritik noktalarından biri haline gelmiş ve Irak’takine benzer bir bölgesel Kürt yönetimi kurma çabaları açıkça gözlemlenmiştir. Bu noktada, PKK’nın Türkiye’deki faaliyetlerini sonlandırma ihtimali ile Suriye’deki olası kazanımları arasındaki bağlantı dikkate alınmalıdır. Çünkü terör örgütünün taleplerini ve politik duruşunu belirleyen en önemli faktörlerden biri, bölgesel dengelerin kendi lehlerine nasıl şekillendiğidir. Türkiye açısından en kritik nokta, sürecin doğrudan önce Suriye gelecekte de İran’a karşı bir hamle olarak okunup okunmayacağıdır. Bölgedeki istikrarın korunması, ancak Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını önceleyen, dış baskılardan bağımsız bir strateji geliştirmesiyle mümkündür.”
‘HALKIN TALEPLERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ’
Türkiye’nin söz konusu süreci kendi iradesiyle, dış müdahalelerden bağımsız, halkın taleplerini reddetmeden TBMM öncülüğünde yürütmesi gerektiğinin altını çizen Eke, “Ülkemizin kaderi, daha önce de olduğu gibi kendi elleriyle yazılmalıdır; başkalarının kalemiyle yazılan tarih, er ya da geç silinmeye mahkûmdur. Bugün verilecek kararlar, yalnızca bugünü değil, geleceği de belirleyecektir. Gerçek ve kalıcı bir barış, ancak halkın iradesiyle ve adaletin rehberliğinde inşa edilebilir” dedi. ANKARA/Cumhuriyet