Dolar 36,0404
Euro 37,3198
Altın 3.366,02
BİST 9.882,79
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 7°C
Parçalı Bulutlu
Denizli
7°C
Parçalı Bulutlu
Çar 10°C
Per 12°C
Cum 14°C
Cts 15°C

Bilim insanının çılgın hayali 70 yıl sonra gerçek oldu! Büyük umutlarla yola çıkmışlardı küçük bir hata her şeyi berbat etti… Amacı neydi?

Uzaya dev bir ayna gönderip Güneş’in ışınlarını toplayarak Dünya üzerinde herhangi bir hedefe yöneltmek… İlk başta akıllara bilim kurgu filmlerindeki kötü karakterlerin yaptığı planları getirse de tamamen gerçek olan bir projeden bahsediyoruz. Rusya uzay ajansı Roscosmos, bundan tam 32 yıl önce 4 Şubat 1993 tarihinde, bu projeyi hayata geçirmeyi başardı. Peki ya sonrası?

Bilim insanının çılgın hayali 70 yıl sonra gerçek oldu! Büyük umutlarla yola çıkmışlardı küçük bir hata her şeyi berbat etti… Amacı neydi?
9 Şubat 2025 15:09

Bugün bile kulağa yeni bir kavram gibi gelse de uzaya aynalar gönderip Güneş ışığını Dünya’ya yansıtmak uzun zamandır üzerine düşünülmekte olan bir fikir.

Henüz 1923 yılında Alman bilim insanı Hermann Oberth, “Gezegen Boşluğuna Gönderilecek Roket” isimli kitabında bu fikri ortaya atmıştı. Oberth’in kendi imkânlarıyla yayımlattığı bu kitap, Heidelberg Üniversitesi’ne sunduğu ve çok mantıksız görülerek reddedilen doktora tezini temel alıyordu. Oberth kitabında bir roketin Dünya’nın yörüngesini nasıl terk edebileceğini matematiksel hesaplar yoluyla kanıtlıyordu.

Kitapta ayrıca uzay yolculuklarının insan vücudu üzerindeki olası etkileri, yörüngeye uydular göndermenin yolları ve güneş ışığını Dünya üzerindeki belli noktalara yönlendirmek için kullanılabilecek bir içbükey aynalar sisteminin kuruluş ve işleyip prensipleri de sıralanıyordu. Oberth, aynaları bir aydınlatma aracı olarak düşünmüş ve bu sayede 1912’de yaşanan Titanic kazası gibi olayların önlenebileceğini ya da böyle durumlarda hayatta kalanların kurtarılmasında faydalı olabileceğini belirtmişti. Oberth ayrıca uzay aynalarını kullanarak buzdağlarının eritilebileceğini ve gemilerin rotalarının açılabileceğini ya da Dünya’nın hava durumu örüntülerinin manipüle edilebileceğini de savunuyordu.

NAZİLER BU TEKNOLOJİYİ SİLAH OLARAK KULLANMAK İÇİN ADIMLAR ATTI

İkinci Dünya Savaşı sırasında iki Alman fizikçi bu fikri yeniden değerlendirmeye aldı. Nazilerin Hillersleben’da bulunan silah araştırma merkezinde görevli bilim insanları Almanca “Güneş silahı” anlamına gelen Sonnengewehr isimli yörüngeye yerleştirilecek bir yansıtma silahı için çalışıyordu. TIME dergisinin 1945 yılındaki haberine göre, tutsak Alman bilim insanları kendilerini sorgulayan ABD’lilere bu silahla ilgili ayrıntılı açıklamalar yaptı. Buna göre silah bir “ölüm ışını” gibi çalışacak, şehirleri yakıp kavurmak göllerdeki suları kaynatmak için kullanılacaktı. ABD’liler bu iddialara şüpheyle yaklaşsa da teknik çizimlerini gösteren Almanlar silahın 50 yıl içinde kullanılabilir olacağından emindi.

1970’li yıllarda Almanya doğumlu bir başka roket mühendisi olan Dr. Krafft Ehricke, bir kez daha bu konsepti ele aldı. Ehricke, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın V-2 roket ekibinin bir üyesiydi. Savaşın sonunda ABD’ye teslim olmuş Operation Paperclip (Ataç Operasyonu) kapsamında buraya sığındı. Bu operasyon kapsamında 1.600 bilim insanı, mühendis ve teknisyen yargılanmaktan kurtuldu ve alışmalarını ABD’de sürdürmelerine izin verildi.

Ehricke, ABD’nin uzay programına katıldı ve 1970’li yıllarda uzayda bir ayna inşa etme fikrine döndü. 1978 yılında kaleme aldığı bir makalede, yörüngeye yerleştirilecek dev aynaların geceleri gökyüzünü aydınlatabileceğini, çiftçilerin 24 saat ekim ve hasat yapmasına izin verebileceğini, güneş ışınlarının Dünya’ya yönlendirilmesiyle talebe bağlı elektrik üretiminde kullanılabileceğini anlatıyordu. Bu fikre verdiği isim ise Power Soletta’ydı.

Çocukluğundan beri uzay yolculuğuna meraklı bir insan olan Ehricke, 1984’te hayatını kaybettiğinde Power Soletta henüz hayata geçmemişti. Ancak külleri, Star Trek serisinin yaratıcısı Gene Roddenberry ve 1960’larda karşıkültür çalışmalarıyla tanınan psikolog Timothy Leary’nin külleriyle birlikte 1997’de Dünya yörüngesine gönderilen Ehricke, öldükten sonra uzay yolculuğu hedefine kavuşmuş oldu.

 NASA’NIN YAPAMADIĞINI RUSLAR YAPTI

1980’li yıllarda NASA, yörüngeye yerleştirilecek Solares isimli ayna sistemi yoluyla güneş ışığını kontrol altına alıp güneş enerjisi üretme fikrini defalarca değerlendirdi. Ancak hükümetin de ilgi göstermesine karşın yeterli finansman hiçbir zaman sağlanamadı. Ne var ki Rusya çalışmalarında önemli ilerlemeler kaydetti.

O yıllarda Rus bilim insanı Vladimir Syromiatnikov, yansıtıcı özelliğe sahip büyük güneş yelkenlerinin uzay gemilerine monte edilip edilemeyeceğini araştırıyordu. Syromiatnikov, uzay mühendisliği alanında çığırlar açmış bir insandı. 1961 yılında Sovyet kozmonot Yuri Gagarin’in “uzaya çıkan ilk insan” unvanını elde etmesini sağlayan Vostok roketinin ekibinde çalışmış ayrıca APAS adı verilen bir uzay gemisi yanaşma mekanizması geliştirmişti.

Soğuk Savaş’ın ardından iş birliğine giden ABD ve SSCB’nin Temmuz 1975’te gerçekleştirdiği Apollo-Soyuz test projesinde kullanılan APAS sayesinde, üç astronotu taşıyan Apollo, iki kozmonotla birlikte yörüngede olan Sovyet Soyuz kapsülüne başarıyla yanaştı. İlerleyen yıllarda ABD uzay araçlarının Rusya’ya ait Mir uzay istasyonuna yanaşmasını da sağlayan APAS, halihazırda Uluslararası Uzay İstasyonu’nda da kullanılıyor.

EKONOMİK FAYDA YARATMASI GEREKİYORDU

Syromiatnikov, uzay gemilerine monte edilecek güneş yelkenleri sayesinde, tıpkı denizdeki gemilerin rüzgâr gücüyle hareket etmesine benzer bir fayda elde etmeyi amaçlıyordu. Yansıtıcı yelkenlerin doğru açıyla konumlandırılması halinde, Güneş’ten gelen enerji parçacıkları yani fotonlar, yelkenlerin ayna benzeri yüzeyinden yansıyıp uzay aracının herhangi bir yakıta ihtiyaç duymadan hareket etmesini sağlıyordu.

Ancak Rusya’nın Sovyetler Birliği sonrası döneminde, Syromiatnikov’unki gibi iddialı projeler, açık ekonomik hedefler ortaya koymadıkları müddetçe finansman bulamıyordu. Bu nedenle Syromiatnikov, projesinin amacını değiştirmek zorunda kaldı.

Yörüngedeki uzay aracının üzerindeki yansıtıcı yelkenler ayna vazifesi görebilir ve araç Güneş’in konumuna göre hareket edebilirdi. Bu ayna sayesinde kış aylarında günlerin çok kısa olduğu Arktik bölgeleri aydınlatılabilir, günlük çalışma süreleri uzatılabilir, tarım arazilerinin verimliliği artırılabilirdi. Syromiatnikov ayrıca ekstra güneş ışığının bölgede ısınma ve aydınlatma amaçlı enerji tüketimini azaltacağını ve insanların sağlık durumlarını iyileştireceğini de düşünüyordu.

ZNAMYA TÜM DÜNYANIN İLGİSİNİ ÇEKTİ

Bu fikir Moskova yönetiminin ilgisini çekti. Bir grup devlet şirketinin ve ajansının oluşturduğu Uzay Regatta Konsorsiyumu tarafından finanse edilen projenin denetimini de Roscosmos üstlendi. Nihayet Syromiatnikov, Znamya (Rusça “bayrak”) uzay aynasını gerçeğe dönüştürmek için çalışmalara başladı.

İnşa edilen ilk prototip olan Znamya 1 uzaya gönderilmek yerine teknik problemler üzerinde çalışılabilmesi için Dünya’da tutuldu. Znamya 2 ise yörüngeye fırlatıldı. Znamya 2’nin aynaları, uzaydaki zorlu koşullara dayanabilecek kadar güçlü ama çok hafif ve yansıtıcı özelliğe sahip bir madde olan Mylar’dan üretildi.

Znamya, 1992 yılında BBC’nin Tomorrow’s World (Yarının Dünyası) programında mercek altına alındı. Programın sunucusu Kate Bellingham, izleyicilere sistemin çalışma prensibini anlatıyor ve “20 metre genişliğindeki reflektör bu yükseklikte normalde Dünya’yı baypas edecek güneş ışınlarını yakalayacak ve gezegenimizin karanlık noktasına doğru yansıtacak” ifadelerini kullanıyordu.

HER BİRİ BİR FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE ALANI AYDINLATACAKTI

Syromiatnikov’un planı yörüngeye her biri birbirinden büyük aynalar taşıyan birden fazla Znamya yollamaktı. Araçlar Dünya’ya dönerken aynalar da atmosferde yanıp kaybolacaktı. Rus mühendisler Znamya’nın davul gibi bir kasnak üzerine gerilmiş ince yansıtıcı levhalarının nasıl performans gösterdiğini inceleyerek tasarımı mükemmelleştirecekti. Bu çalışmaların sonucunda 200 metre çapındaki reflektörüyle son bir Znamya üretilecek ve bu aracın yörüngede kalıcı olması sağlanacaktı.

Nihai plan uzayda kendi etrafında dönebilen 36 aynadan oluşan bir ağ kurmak ve böylece güneş ışınlarının sürekli belli bir noktaya yansımasını sağlamaktı. Bellingham’ın aktardığına göre, tek bir reflektör bir futbol sahası büyüklüğündeki alanı aydınlatabilecek, “uzun kış gecelerinde işleri kolaylaştıracak”tı. Birden fazla reflektörle tek bir bölgeyi çok fazla aydınlatmak ya da daha geniş bir alana ışık tutmak mümkündü. 36 aynayla elde edilecek ışığın Ay’dan 50 kat daha parlak olacağı ve toplamda 90 kilometre çapında bir bölgeyi aydınlatacağı tahmin ediliyordu.

27 Ekim 1992 itibarıyla proje tamamlanmıştı. Znamya 2’yi taşımakta olan Progress M-15 adını taşıyan insansız uzay aracı Kazakistan’daki Baykonur Üssü’nden fırlatıldı. Uzay aracının ilk durağı Mir uzay istasyonuydu. Burada Mir mürettebatı yansıtıcı levhaları taşıyan davulu Progress’in üzerine yerleştirdi.

DENEY BAŞARILI OLDU AMA BEKLENTİYİ KARŞILAMADI

Aslında Znamya 2’nin denemeleri yılın sonunda yapılacaktı. Ancak Mir’deki kozmonotların diğer misyonlarla alakalı testleri tamamlaması beklendiği için planın hayata geçirilmesi 4 Şubat 1993 tarihine kaldı.

Otonom bir uzay aracı olan Progress, Mir’den 150 metre kadar uzaklaşıp dönmeye ve aynasını Güneş’in ışınlarını toplayıp Dünya’ya yollayan bir pervane gibi çevirmeye başladı. Yansıyan ışık Dünya’da dolunaya yakın bir etki yaptı ve 5 kilometre çapındaki bir alanı aydınlattı. Saniyede 8 kilometre hızla hareket eden ışık huzmesi Fransa’nın güneyinden İsviçre’ye, Almanya’ya, Polonya’ya geçerek Rusya’nın batısına ulaştı. Avrupa’da hava o gün bulutluydu ancak Mir mürettebatı ışığın geçişini uzaydan gözlemleyebilmiş Dünya’da da bazı kişiler ani bir ışık geçişi gördüklerini bildirmişti. Birkaç saat sonra uzay aynası yörüngeden çıktı ve Kanada semalarında atmosfere girerken yanıp kül oldu.

Fotoğraf: QSI/MIR

Ruslar için Znamya 2 deneyi bir teknik başarı olmakla birlikte projenin zayıflıklarını da gösteriyordu. Znamya 2’nin yansıttığı ışık tahmin edilenden çok daha zayıftı ve belli bir alanı aydınlatmak için kullanılamayacak kadar fazla yayılıyordu. Dahası Znamya 2’yi yörüngede sabit tutmak çok zordu ve ışığın Dünya yüzeyindeki hızlı hareketi, gerçek hayatta yaratabileceği faydaları sınırlandırıyordu.

KOLLAR BİR KEZ DAHA SIVANDI

Ancak yine de umut verici sonuçlar ve faydalı bilgiler elde edilmişti. Bu nedenle Syromiatnikov deneylerine devam edip Znamya 2.5’i geliştirmeye başladı. Bu sefer aynanın çapı 25 metre, yansıttığı ışığın gücü dolunayın 5-10 katı olacaktı. Dünya üzerindeki yansıma bölgesi ise 8 kilometre genişliğinde bir alanı kaplayacaktı. Amaç yansıyan ışığın yönünü kontrol edebilmek ve böylece Dünya’da belli bir noktayı birkaç dakikalığına hedefleyip aydınlatabilmekti. 24 saatlik deney için Kuzey Amerika’da iki şehir, Avrupa’da da birkaç yer seçildi.

Syromiatnikov, ekibinin kaydettiği ilerlemeden memnundu. Fırlatmanın Ekim 1998’de yapılması planlanıyordu. Temmuz 1998’de The Moscow Times’a konuşan Syromiatnikov, “Deney planlandığı gibi giderse gelecekte uzayda kalıcı olacak 12 tane daha araç yollamayı düşünüyoruz” demişti.

Ne var ki Znamya 2.5 daha yeryüzünden ayrılamadan, Rus uzay yetkililerine şikâyetler yağmaya başladı. Gökbilimciler, aynanın gece gökyüzünü kirleteceğinden, teleskopları bozup yıldızların görülmesini engelleyeceğinden endişe ediyordu. Hatta İngiltere Kraliyet Astronomi Topluluğu, Uzay Regatta Konsorsiyumu Genel Direktörü’ne bir protesto bile gönderdi. Çevrebilimciler de yapay ışığın hayvanların ve bitkilerin kafasını karıştırabileceğini, yaban hayatını ve doğal döngüleri sekteye uğratabileceğini söylüyordu.

YANLIŞ BİR KOMUT HER ŞEY MAHVETTİ

Bu endişelere karşın, Znamya projesinin olası uygulamaları küresel arenada ilgi ve heyecan da uyandırmıştı. Syromiatnikov, The Moscow Times’a verdiği röportajda, “Bunun insanlığın geleceği için ne anlama geleceğini bir düşünün. Elektrik faturası yok, uzun karanlık kışlar yok. Bu teknoloji için ciddi bir atılım” ifadelerini kullanıyordu.

Hal böyle olunca Znamya 2.5 projesi planlandığı şekilde devam etti ve daha büyük çaplı uzay aynasının 5 Şubat 1999’da fırlatılması için hazırlıklar sürdü.

Başta her şey planlandığı şekilde ilerliyordu. Katlanmış ayna Progress’e bağlanmış Progress de bir sorun yaşanmadan Mir’e yanaştı. Ardından Progress sakin sakin Mir’den ayrıldı. Progress’in motorlarına itme komutu verildi ve ayna dönmeye başladı. Ancak aynı anda Progress’e kazara fazladan bir komut daha gönderildi ve yanaşma manevralarında iletişim için kullandığı antenini açması söylendi. Znamya 2.5’in yansıtıcı çarşafları açılan antene dolandı.

“BAŞARISIZLIK ACI VERİCİ OLDU”

Moskova’da bulunan Komuta Merkezi’ndeki bilim insanları manzarayı üzüntü içinde izliyordu. Anteni geri çekmek için verilen komutlar da işe yaramamış, folyo levhaların bir kısmı çoktan antene dolanıp yırtılmıştı. Komuta Merkezi’ndekiler levhaları daha fazla yırtmamak için komutları durdurdu. Bir saat sonra yapılan aynayı döndürerek serbest bırakma girişimi de başarısız oldu.

Aynanın hiçbir şekilde açılamayacağını anlayan Komuta Merkezi, Znamya 2.5’in Progress’e bağlı olduğu halde dünyaya düşmesine izin verdi. Uzay aracı ertesi gün Pasifik Okyanusu semalarında atmosfere girip yandı. Komuta Merkezi sözcüsü Valery Lyndin, o günlerde BBC’ye yaptığı açıklamada, “Burada insanların ruh hali çok depresif. Başarısızlık özellikle deneyin yarattığı dev küresel ilgi nedeniyle acı verici oldu. Rus uzay programlarının eski prensibini unutmuşuz. Önce bir şeyi başarmanız ardından övünmeniz gerekir” ifadelerini kullanmıştı.

Progress’in Dünya’ya düşüşü sadece Znamya 2.5’nin değil, Syromiatnikov’un idealist uzay aynası projesinin de ölümü oldu. 2001’de fırlatılması planlanan 70 metrelik yansıma alanına sahip Znamya 3 finansman bulamadığı için inşa edilemedi. Çağının önde gelen uzay mühendisleri arasında sayılan Syromiatnikov’un 2006 yılında hayatını kaybetmesiyle güneş yelkenleri ve aynaları için kurduğu hayallerin gerçekleşme ihtimali ortadan kalktı.

BBC’nin “‘It could illuminate an area the size of a football stadium’: How Russia launched a giant space mirror in 1993” başlıklı haberinden derlenmiştir.

ETİKETLER: , , , ,
Şehrin nabzını tutan, en son gelişmeleri anında sizlere ulaştıran sesimiz olmaya devam ediyoruz. Denizli’nin sesi olan Denizlim Haber ile şehre dair herşeyi keşfedin. Takipte kalın en yeni haberlerle güncel kalın.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.