Silivri’den mesaj var: Ümit Özdağ AYM’ye gidiyor!
Eski CHP’li Hurşit Güneş, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Suat Toktaş, Ahmet Özer, Ümit Özdağ, Can Atalay ve Rıza Akpolat’ı ziyaret etti. Ziyaretini ilk kez Cumhuriyet’e değerlendiren Güneş, Özdağ’ın kendisine; “Apo’yla (terör elebaşısı Abdullah Öcalan) ilgili başlayan süreç ve Suriyeliler hakkında en çok patırtıyı yapan bendim ve beni susturmak istediler. Bu süreci muhalefet olmaksızın götürmek istediklerinden, beni içeri aldılar” dediğini ve durumu hakkında Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunacağını belirttiğini aktardı.
Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, dün Silivri Cezaevi’ni ziyaret etti. Güneş ziyareti kapsamında; tutuklu bulunan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Suat Toktaş, yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, yerine kayyum atanan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Hatay milletvekilliği düşürülen Türkiye İşçi Partili Can Atalay’la görüştü. Güneş; tutuklu isimlerin durumuna ilişkin değerlendirmelerini ve tutuklu isimlerin iletilerini gazetemiz Cumhuriyet’e aktardı.
‘ANTİ-DEMOKRATİK ŞEKİLDE İLERLEYEN STRATEJİ’
Tutuklu isimlerin haksız bir şekilde tutuklu bulunduklarının bilincinde olduğunu belirten Güneş, “İnsanların haksızca içerde kalmaları büyük bir öfke uyandırması gerekir. Fakat bütün tutukluların haksızca içeride bulunmalarının bilincinde olmalarının ötesinde, son derece de moralli buldum. Çünkü hepsi, bunun bir dönem olduğunu, iktidardan kaynaklandığının farkındalar. Silivri, son dönem tutuklanmalarla hukuksuzluğun timsali oldu. Silivri; hukuksuz tutuklamaların olduğu, hukuk dışı davaların açıldığı, uydurma kanıtların ortaya çıkarıldığı bir yer olarak, Türkiye için yüz kızartıcı bir yer haline geldi. Ben bugün televizyonlarda izlediğim Türkiye’nin otoriterleşmesinin doğrudan sonucunu görmüş oldum. Türkiye’deki otoriterleşmenin, yargının hiçe sayılmasının, hukuksuzluğun, yargının siyasallaşmasının göstergesini gördüm. Bu genelde böyle değil; ama Türkiye’de artık böyle bir durum da var. Son dönemdeki tutuklamalar bunun göstergesi oldu. Türkiye’de muhalefete yönelik anti-demokratik şekilde ilerleyen bir strateji götürülüyor. Hedefte de CHP var” dedi.
‘KANUN DEVLETİ BİLE DEĞİLİZ ARTIK’
Güneş, tutuklu isimlerle yaptığı sohbetten önemli cümleleri de gazetemiz Cumhuriyet’e aktardı. Tutuklu isimlerin, Güneş’e söylediği dikkat çeken ifadeleri şunlar oldu:
Suat Toktaş: “Bunun bir ara dönem olduğunun farkındayız. Kafamı dinliyorum. Çok verimli geçiyor, okuyorum. Beni üzemiyorlar. Gazetecilik görevime ara verdiğim bir dönemim olmuştu. O süreçte de böyle okumuştum. Ben o dönemdeki gibi okuyorum; ama gelişmeleri de izliyorum.”
Rıza Akpolat: “Ben askerlik görevimi yapıyor olarak sayıyorum. Ancak daha iddianame ortada yok.”
Ahmet Özer: “Ben içerideyim, iddianame yok. Neye karşı savunma yapacağımız belli değil ve biz burada uzun süredir bulunuyoruz. Kendi iddianamemi bilmiyorum. Karşı basından öğreniyorum. O kadar bir hukuksuzluk var ki, normalde bilgisayarla dağıtılması gereken dosya ne yapıldı, edildi Akın Gürlek’in (İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı) eski mahkeme masasına düştü.”
Ümit Özdağ: “Yaşadıklarımız düşman hukukunun uygulamasıdır. Hukuk devleti değiliz; ama kanun devleti bile değiliz artık, kanun yok. (Özdağ, dosyasında geçen: ‘Savcının tutuklama emrinde tutuklanmasında bir sakınca görülmemiştir’ ifadesine yönelik) Yani bu Türkiye’deki 85 milyonun da tutuklanabileceğinin göstergesi. İstediğin kişiyi de alabilirsiniz. Bu vahim bir durumdur. Benim hakkımda somut bir suç bile yok. Apo’yla ilgili başlayan süreç ve Suriyeliler hakkında en çok patırtıyı yapan bendim ve beni susturmak istediler. Bu süreci muhalefet olmaksızın götürmek istediklerinden, beni içeri aldılar.”
‘ONLAR İÇİN İKTİDARLIK PAMUK İPLİĞİNDE’
“Görüşmelerimden suçtan kaynaklı tutuklamaların değil, tutuklandıktan sonra suçun oluştuğunu gördüm” diyen Güneş, kendisinin de tutuklu isimlere şu mesajları verdiğini aktardı:
“Bütün tutuklulara şunu söyledim: Şuna emin olun ki, bütün bu yapılanlar iktidarın zafiyetinden kaynaklıdır. 31 Mart seçimlerini kaybettiler ve artık 2000’li yılların başından 2011’e kadarki dönemdeki oy oranına sahip değiller. O dönem; AKP’yle MHP’nin yüzde 60’a varan bir oy oranı vardı. Bugün ise ikisinin oy toplamı yüzde 40’ı bile bulmuyor. Yüzde 20’nin üzerinde oy kayıpları var. Dolayısıyla artık onlar için iktidarlık pamuk ipliğinde ve bunun hırçınlığıyla saldırıyorlar. İlk seçimleri kaybedecekleri endişesiyle her türlü hukuksuzluğu yapıyorlar. Bunu bilin! Yani karşıdaki çok güçlü değil, aslında çok güçsüz. Bizim yapmamız gereken bir şey var. CHP’nin birlik ve bütünlük için de olması. Bunun yanı sıra bütün muhalefet partileriyle eşgüdümü sağlaması ve diğer sivil toplum örgütlerinin de direncini teşvik etmesi gerekiyor. Yani onlarında ayağa kalkarak, yanlışa karşı duruşu teşvik etmeleri gerekiyor. TÜSİAD, bunun bir çıkışını yaptı, görevini fazlasıyla yerine getirdi. Bedelini de ödüyor. Ama bu konuda gerçek bedeli iktidar ödeyecektir. Çünkü, hukuk elden gitse de onlar da iktidarlarını kaybedecekler. Dolayısıyla bedelini en ağır ödeyecek iktidardır. Türkiye’de tüm muhalif kesimlerin büyükbir ittifak kurması gerekiyor. Türkiye’de kurulacak bu büyük ittifakın adı da ‘Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’ olmalıdır. Bu aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, tarafsızlığını savunan bir tutumdur.”
ÖZDAĞ AYM’YE GİDİYOR!
Güneş, Özdağ’a söz konusu öneri ittifakına ilişkin “CHP sosyal demokrat, Atatürkçü ve ilerici bir parti; ama demokrasiye inanan muhafazakâr milliyetçi kesim de buna destek vermeli ve güçlerimizi birleştirmeliyiz” dediğini, Özdağ’ın da buna katıldığını aktardı. Bunun yanı sıra Özdağ’ın Anayasa Mahkemesi’ne hak ihlaliyle ilgili müracaatta bulunacağını aktardı. Atalay’la yaptığı görüşmede kitap tartışmasında bulunduğunu, kendisinden kitap istediğini belirterek; “Onu son derece yüksek moralli gördüm. Hatta kendisi en çok 1955’te kurulan Hürriyet Parti dönemini incelemiş. Atalay’a da bu konuyu ilettim (ittifak). Bana; ‘Sağ partilerin de bunun için de olması gerekir’ değerlendirmesinde bulundu” dedi.