Barajlardaki su seviyeleri yükseldi, ancak yer altı suları için kar yağışı gerekiyor
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, şubat ayında yağmur ve kar yağışlarıyla birlikte, geçen yıl kasım ayında yüzde 10’un altına düşe İstanbul’un suyunu karşılayan Kazandere ve Pabuçdere barajlarındaki doluluk oranının arttığını söyledi. Prof. Dr. Tecer, “Eğer böyle devam ederse barajlardaki doluluk oranlarımız yeterli seviyeye ulaşacak. Trakya bölgesinde biliyorsunuz iki tane baraj var; Pabuçdere ve Kazandere. Birinde yüzde 79, birinde yüzde 61 oranında bir doluluk seviyesine çok şükür ulaştık” dedi.
Trakya’da kurak ve yağışsız geçen yaz ayının ardından, bölge sonbaharda da yeterli yağış alamayınca, İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan Kırklareli’nin Vize ilçesi sınırlarındaki Kazandere ve Pabuçdere barajlarında, doluluk oranı geçen yıl kasım ayında yüzde 10’un altına düştü. Ocak ayında yağış almaya başlayan bölgede, şubat ayında da yağmur ve kar yağışlarıyla birlikte, barajlardaki doluluk oranı da arttı. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, yağışlardan sonra Kazandere ve Pabuçdere barajlarındaki doluluk oranının yüzde 66 seviyesine ulaştığını söyledi.
‘BÖYLE DEVAM EDERSE BARAJLAR YETERLİ SEVİYEYE ULAŞACAK’
Yağışların zamanlamasına dikkat çeken Prof. Dr. Tecer, özellikle barajlardaki su seviyeleri ve yer altı suları için önemli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tecer, “Yağışların bu dönemde meydana gelmesi hem barajlardaki su seviyelerimiz için hem de yer altı suyu seviyelerimiz için önemli katkılar sağlayacaktır. Bugün baktığımız zaman İstanbul’u besleyen barajlardaki toplam ortalama doluluk oranları yüzde 66’lara ulaştı. Geçtiğimiz sene bu zamanlardaki doluluk oranlarına henüz ulaşamadık çünkü geçen sene şubat ayında bu barajlardaki doluluk oranı yüzde 75 seviyelerindeydi şimdi yüzde 66’larda. Henüz daha şubat ayının ortasındayız, bu ayın sonu ve önümüzdeki aylarda yağışın geleceğini bekliyoruz. Dolayısıyla barajlardaki doluluk bu anlamda belli bir seviyenin üzerine çıkmış olacak. 2023 yılı çok kötüydü. 2023 yılı şubat ayında doluluk oranları yüzde 34 civarındaydı. Bugün yüzde 66’lara ulaştı. Eğer böyle devam ederse barajlardaki doluluk oranlarımız yeterli seviyeye ulaşacak. Trakya bölgesinde biliyorsunuz iki tane baraj var, Pabuçdere ve Kazandere. Birinde yüzde 79, birinde yüzde 61 oranında bir doluluk seviyesine çok şükür ulaştık” dedi.
‘YAĞIŞLAR YER ALTI SULARI İÇİN YETERLİ DEĞİL’
Yer altı sularının belli bir seviyeye gelmesi için kar yağışının devam etmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Biliyorsunuz yer altı suyu seviyelerinin dolması ve o akiferlerin beslenebilmesi için kar yağışlarının mütemadiyen devam etmesi gerekiyor. Çünkü ancak kar yer altı sularında beslenme meydana getiriyor. Yüzeye yağan yağışların ortalama yüzde 10 il 15 seviyesindeki bir miktarı yer altı sularına katkı veriyor, ulaşıyor. Bu Trakya bölgesindeki yer altı sularının büyük bir kısmının tükendiğini dikkate alırsak bu beslenme biçimi yağışlarla beraber yer altı sularının besleneceğini söyleyebiliriz ama yeterli değil. Ama barajların doluluk oranlarını dikkate aldığımız zaman, bu yağışlar yüzümüzü güldürüyor. Fakat mevsimlerde şöyle bir kayma meydana geliyor. Yani kış mevsimindeki yağışların ve kar ve özellikle yağmurların bu ayı beklememesi gerekiyordu. Yani daha önceden başlaması, kar yağışlarının daha önceki aylarda görülmesi gerekiyordu. Mevsimler biraz daha kayıyor. Bunu da iklim değişikliğinin etkisine bağlamak mümkün” diye konuştu.
‘ENDÜSTRİYEL VE TARIMSAL KULLANIMA SON VERİLMELİ’
Bölgedeki yer altı su seviyelerinin doğal haline dönebilmesi için endüstriyel ve tarımsal kullanıma son verilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tecer, “Biliyorsunuz bu bölgede yer altı suları üzerine büyük bir baskı var hem miktar olarak hem de kalite olarak bir baskı var. Sanayi bölgesi ve sürekli tarımsal faaliyetlerin de yürütüldüğü bir bölge. 1,25’ti biliyorsunuz kullanım oranları. Yani bir birim yer altı sularında beslenme varsa yüzde 25 daha fazla bir tüketim var bu bölgede. Dolayısıyla yer altı suyu seviyesinin doğal haline dönebilmesi için öncelikle yer altı suyunun endüstriyel ve tarımsal kullanımlarına son vermemiz lazım. Buna son vermediğimiz sürece bu yağışların yer altı sularını dolduracağı, akiferlerin doluluk seviyesine ulaşacağını söylemek çok zor” diye konuştu.
‘YER ALTI SULARINDAN İSTİFADE ETMENİN MALİYETİ DE ARTTI’
Yer altı suyuna ulaşımın her yıl daha zorlaştığını kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Bu bölgede çok değil 30-35 yıl öncesine kadar 40 metreden, 50 metreden, 60 metreden yer altı suyu çıkabiliyorken bugün bizim de kampüsün bulunduğu alanda bile biz bile 400-450 metreden artık su almak zorunda kalıyoruz ve bölgedeki her yıl ortalama birkaç metre daha aşağılara düşüyor. Yani artık bu bölgede de yer altı suyundan istifade etmenin de maliyeti arttı. Umarım buradaki hem tarımsal hem de sanayi kullanımı, yer altı suyuna dayalı bir faaliyet, kendisine yavaş yavaş yeni mecralar alternatif su kaynakları arama noktasına getirir. Ne olursa olsun burada kullanılan suyun arıtılarak tekrar kullanımının sağlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.