Futbol Konseyi’nden çok konuşulacak sözler: Bizim derbimiz maalesef büyük hayal kırıklığı! | Ey Türk hakemleri, yıllarca nasıl tahammül etmişiz size

Aylardır beklenen dev derbi sonunda Pazartesi günü oynandı. Yabancı hakem Slavko Vincic’in yönettiği karşılaşmada Galatasaray ile Fenerbahçe golsüz berabere kaldı. 

Hürriyet yazarları Uğur Melek, Güntekin Onay, Mehmet Arslan ve Fırat Aydınus Futbol Konseyi’nde golsüz beraberlikle sona eren dev derbiyi analiz etti.

Derbide Vincic’in performansını ve Beşiktaş başta olmak üzere diğer kulüplerin yabancı hakem isteğini nasıl değerlendirirsiniz?

MEHMET ARSLAN: SLOVKO VINCIC ŞAHANE MAÇ YÖNETTİ

Maçı izlerken hissiyatım şuydu; “Ey Türk hakemleri, yıllarca nasıl tahammül etmişiz size.” En küçük temasa düdük çalan, bir maçı 110 dakikada bitiren, sahtekarlığa izin veren, büyük takım oyuncusuna kart göstermekten korkan hakemlere alıştık. Kimse TFF’yi eleştirmesin. Şahane bir maç yönetti Vincic. Öyleyse, yaşasın Vincicler.

GÜNTEKİN ONAY: HERKES İYİ NİYETLİ OLMALI

Vincic açısından zor bir maç olmadı. Oyuncuların Türk hakemlere oranla Sloven hakemin otoritesine daha fazla saygı duyduklarını gördük. Oyuncular iyi niyetli olurlarsa hakemin işi de kolaylaşıyor. Artık hakemler üzerinde baskı kurmaktan vazgeçip sahaya ve oyuna odaklanmanın zamanı gelmedi mi! Beşiktaş-Trabzon maçında iki taraf da sadece oyuna odaklanınca hakem için kolay bir maç olmuştu. Hakemler tabii ki istenilen seviyede değil ama bazı teknik adamlar ve futbolcular hakemlerin üzerindeki baskıyı artırıyorlar

UĞUR MELEKE: ELİT HAKEMLER GELİRSE KATKI YAPAR

Ben Süper Lig’e 5 büyük ligden elit kategori hakem getirilebilirse katkısı olabileceğini tekrarladım birkaç kez. Süper Lig’de maçlar ortalama 100 dakika sürüyor ancak top oyunda 51 dakika kalıyor. En büyük sorunumuz oyunun aşırı durması. Çok fazla kesik kesik oynanması. Sporcularımız Süper Lig’de çok fazla dinlenerek oynadıkları için Avrupa’da tempolu rakiplere karşı maçları bitiremiyorlar. Benim yabancı hakemden beklentim, oyun süresini 60 dakikaya çıkarmaları.

FIRAT AYDINUS: ASIL SORUN SAYGI VE GÜVEN

Evet, bir derbi günü kurtarıldı. Peki ya bundan sonra ne bekliyor bizi? Ferhat Gündoğdu bu konuda ne düşünüyor. Ya da düşünmeye gerek duyuyor mu? Vincic’in yönetimi öyle ahım şahım değildi. Futbolcuların temkinli yaklaşımı ile yabancı hakem olma avantajını kullandı. Örneğin toplu itiraz görmedik. Demek ki asıl sorun saygı ve güven yokluğu.

Seyrantepe’de dağ fare doğurdu, derbi 0-0 bitti. Topun 49 dakika oyunda kaldığı, 4 isabetli şutlu derbiyi nasıl buldunuz?

UĞUR MELEKE: CiTY-LiVERPOOL EŞLEŞMESiNDE EN SON 7 SENE ÖNCE 0-0 VAR

96 dakika brüt oyun süresinin sadece 49’unda top oyunda kalmış. Toplam 35 faul, 47 taç, 8 aut atışı derken yanlış hesaplamıyorsam 97 kez de oyun durmuş. Üst üste 5 pas yok neredeyse. Tabii ki bir ligin simge maçında daha fazla futbol izlemeyi umut edersiniz. Barcelona-Real arasındaki son 10 maçta bir tane 5-2, bir tane 4-1, iki tane 4-0, bir tane 3-2, iki tane 3-1’lik sonuç çıkmış. El Clasico’da en son 2019’da bir maç golsüz bitmiş. Daha birkaç gün önce City-Liverpool maçını seyrettik hepimiz. Kemiksiz futbol vardı sahada. O eşleşmede de en son 7 sene önce bir maç 0-0 bitmiş. Orada baskı yok mu? Daha fazlası var. Maalesef büyük hayal kırıklığı bizim derbimiz.

MEHMET ARSLAN: BU KÖTÜ FUTBOL BASKI VE STRES GiBi GEREKÇELERLE AÇIKLANAMAZ

Mücadeleyi harika buldum ama ortaya konan futbolu beğenmedim. Büyük bir heyecanla beklediğimiz maçta ne yazık ki, dağ fare doğurdu. Baskı, stres gibi bir takım gerekçelerle açıklanamaz bu kötü futbol. Aynı baskıyı dünyanın önde gelen tüm takımları hissediyor. Onlar kötü oynamıyor ama. Korkunun sahaya egemen olduğu bir derbiydi. Okan Buruk, “Aman kaybetmeyeyim”, Jose Mourinho ise, “Gol yemeyelim, 1 tane atalım yeter” anlayışı.

GÜNTEKİN ONAY: HiÇ KiMSE KALEYE ŞUT ATILMAYAN BiR MAÇI SEYRETMEK iSTEMEZ

Derbide oynanan futbol kimseyi mutlu etmedi. Futbol görsel bir şölen. Kazanmanın ötesinde insanları eğlendirmek bu işin önemli bir parçası. Kimse, kaleye şut atılmayan, gol pozisyonunun olmadığı bir maçı seyretmek istemez. Kimse bir basketbol maçının 50-45 bitmesini istemez. İki takımın da iyi savunma yaptığı bir gerçek ama hücumda hiç risk almadan, çoğalmadan pasif bir futbol sergilediler. Güreşte bile pasif güreşen sporcuya ihtar veriliyor. Bu kadar pahalı kadrolar izleyiciye daha fazla futbol sunmalıydı.

FIRAT AYDINUS: 520 MiLYON EURO’LUK iKi TAKIMIN MAÇINDA GOL BEKLENTiSi SADECE 0.82

Puan tablosunda birinci ve ikinci… Şampiyonluğa oynayan iki takım… Toplam piyasa değerleri: 520 milyon Euro. Toplam yabancı sayıları: 33. Toplam milli futbolcu sayıları: 30. Maçın brüt süresi: 96 dakika. Topun oyunda kaldığı süre: 49 dakika. 96 dakika içindeki gol beklentisi: 0.82. Net pozisyon sayısı: 2. Gol: 0. 35 faul, 7 sarı kart. Oyun nasıldı mı? “Hakem yabancıydı, yerliydi, iyiydi, kötüydü, gerekliydi, gereksizdi vs., vs. vs.”

G.Saray, 6 puanlık farkı koruduğu için beraberliğe tabii ki daha olumlu bakacak. Okan Buruk’un derbideki stratejisiyle ilgili görüşünüz nedir?

GÜNTEKİN ONAY: OKAN BURUK’UN HÜCUMDAKi SORUNLARA ÇARE BULMASI ŞART

Galatasaray’ın akan oyunda pozisyon üretmekte son dönemde ciddi sorunları var. Sarı kırmızılıları izlerken gol beklentisi sadece duran toplar ve Victor Osimhen’in bireysel çabası gibi gözüküyor. Barış Alper Yılmaz çok çalışkan ama yaratıcı ve yetenekli değil. Diğer kanatta oynayan Roland Sallai üretken değil, rakip için tehdit oluşturmuyor. Dries Mertens de olmayınca Galatasaray’ın pozisyon üretmesi iyice güçleşiyor. Okan Buruk’un Galatasaray’ın hücumdaki sorunlarına çare bulması şart. Ayrıca Gabriel Sara’da da büyük düşüş olduğu görülüyor. Aylardır skor katkısı yapamıyor.

UĞUR MELEKE: ELDEKi KADROYA UYMAYAN DiZiLiŞ FANTEZiLERiNiN BEDELi AĞIR OLDU

Okan Buruk’un elindeki oyuncu listesine uymayan diziliş fantezilerinin bedelleri ağır oldu: Süper Kupa’da ikinci yarıda Dries Mertens’i çıkarıp 4-4-2’ye döndü, 5-0 oldu maç. Young Boys önüne Michy Batshuayi’yle 4-4-2 ile çıktı, Şampiyonlar Ligi gitti. Malmö önünde 3’ü savunmayla 2 puan gitti, gruplardan direkt terfi şansı kayboldu. Alkmaar’daki maça üçlüyle çıkıp Avrupa’ya veda etti. Eğer artık bu fantezilerden vazgeçilip, klasik 4-2-3-1’e döndüyse bir eşiği aştı bence Okan Buruk. Futbolsuz derbide de beraberlik Galatasaray’ın lehine elbette.

FIRAT AYDINUS: 4’LÜ SAVUNMAYI TERCiH ETMESiNiN SEBEBi 6 PUANLIK FARKI KORUMAKTI

Okan Buruk derbide 4’lü savunmayı tercih etmesinin temelinde yatan en önemli etken 6 puanlık avantaj ve galip gelinmese de bu puan farkını muhafaza etme düşüncesiydi. Nihayetinde skora baktığımızda bunda da muvaffak olduğunu görebiliriz. Aslında iki takımın şampiyonluk mücadelesi üzerinden okuduğumuzda; Galatasaray kazanamasa da bu farkı koruyarak bir derbiyi kendi açısından kayıpsız noktaladı diyebiliriz. Bu sonuçla Fenerbahçe ile arasındaki mesafeyi korumuş oldu. Bir nevi derbide istediğini alan taraf Galatasaray ve Okan Buruk oldu.

MEHMET ARSLAN: OKAN BURUK, LEMiNA TERCiHi iLE MAÇI GOLSÜZLÜĞE BAĞLADI

Beraberlik kadar yarıyordu Galatasaray’a. 6 puan artı averaj avantajı devam edecekti. Okan Buruk’u bu anlamda anlıyorum. Ama 0.12 gol beklentisi beni şaşırttı. Genlerinde hücum olan bir takımı dizginledi. 4’lü savunma ve Mario Lemina tercihi ile maçı golsüzlüğe bağladı. Son haftaların formda Fenerbahçe’si karşısında savunmaya anlayışını anlarım. Ama hücumu neredeyse hiç düşünmemesine katılmıyorum. Ama ne derler bilirsiniz; “Kazanan her zaman haklıdır.”

Fenerbahçe, derbide lider Galatasaray’la 6 puanlık farkı kapatma şansı bulamadı. Nasıl buldunuz sarı lacivertlilerin oyununu?

MEHMET ARSLAN: CESUR DEĞiLDi ÇÜNKÜ KAYBETMENiN NASIL YARALAR AÇACAĞINI BiLiYORDU

İlk 15 hafta boyunca Jose Mourinho’ya hep eleştirel gözle yaklaştım. Ne takım ne bireysel anlamda gelişme kaydedemiyordu Fenerbahçe. Ama ikinci yarı ile birlikte oluşturduğu takımı görmeye başladık. Dengeli bir Fenerbahçe. Rakibe pozisyon vermeyen, kupa kazanmanın öncelikle kaybetmemekten geçtiği anlayışını savunan ekip oluşturdu Portekizli. Derbide cesur değildi… Değildi çünkü Galatasaray’a kaybetmenin nasıl yaralar açacağını ve inşa ettiği her şeyin 1 dakikada yıkılacağını biliyordu. Derbiyi kazanamadılar ama takım oldular.

UĞUR MELEKE: MOURiNHO’DAN GALiBiYETi BiRAZ DAHA FAZLA ZORLAMASINI BEKLERDiM

Bir Jose Mourinho klasiği. 2004-05’te Chelsea’yi şampiyon yaparken ligde 12 maçın sonucu 1-0, 4’ünün de 0-0… Ancak Fenerbahçe’nin lider Galatasaray’dan 6 puan gerideyken galibiyeti biraz daha fazla zorlamasını beklerdim. Jose Mourinho maçta 4 oyuncu değişikliği yaptı: Stoper çıkardı stoper soktu. Sağ bek çıkardı, sağ bek soktu. Forvet çıkardı, forvet soktu. Pozisyonel bir risk almadı. İrfan Can Kahveci kenarda kaldı mesela. Son dakikada kazanılan korneri Anderson Talisca’nın ön direğe vurup harcaması bile dikkat çekici.

GÜNTEKİN ONAY: GALATASARAY’I BÖYLE YAKALAMIŞKEN KAZANMANIN BiR YOLUNU BULMALIYDI

Mourinho’nun belki başlangıç stratejisi doğruydu ama maçın devamında son yarım saate girilirken kazanmak için ofansif hamleler yapmadı. Galatasaray’ı sorunlu bir döneminde böyle yakalamışken kazanmanın yollarını bulmalıydı. İkili averajla birlikte Galatasaray’ın 7 puanlık bir averajı var. Mourinho’nun önüne bir daha böyle bir maç gelmeyecek. Bence her şeyi göze alıp tüm gücüyle rakip kaleye bir şekilde çullanmalıydı. Fenerbahçe’nin oynadığı futbol özellikle ofansif akıcılık bakımından çok yetersizdi. Bu kadar pahalı bir kadronun sadece bir tane karambol pozisyonu üretebilmesi kabul edilebilir değil.

FIRAT AYDINUS: KAFALARINDA ‘KAZANAMIYORSAN KAYBETME’ DÜŞÜNCESi DE VARDI

Özellikle ikinci devre göz önüne alındığında Fenerbahçe Galatasaray’dan bir adım öndeydi. Bu durum istatistik tablolarına da yansıdı. Atılan şut, gol beklentisi, ceza sahasında topla buluşma ve kaçan net pozisyonlar paralelinde 3 puana daha çok ihtiyacı olan takım Fenerbahçe olsa da, yine de oyunun genelinde kafalarının bir tarafında ‘kazanamıyorsan kaybetme’ düşüncesinin hakim olduğu yansımalara şahit olduk.