Böcek ailesi faciasında ikinci perde! Ortak nokta aynı otel mi? Tehlikeye dair 3 ihtimal
İstanbul Ortaköy’de yedikleri yemekten zehirlendikleri düşünülen Böcek ailesinin Fatih’te kaldığı otelde iki turistte daha benzer belirtiler görüldü. Soruşturmada ‘ortak maruziyet noktası’ ihtimalleri giderek güçlenirken, Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral tehlikeye dair 3 ihtimali Milliyet.com.tr’ye değerlendirdi.
Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr – Türkiye’de günlerdir Böcek ailesinin başına gelen trajik olayı konuşuyor. Almanya’dan Türkiye’ye gezmek için gelen ve İstanbul Fatih’te bir otelde konaklayan Böcek ailesi, 11 Kasım’da Ortaköy’de midye, tavuk tantuni, kokoreç yedikten sonra fenalaştı. Önce hastaneye giden ve akşam otele dönen aile üyeleri, gece geç saatlerde mide bulantısı ve kusma şikâyetleri artınca 112’yi arayarak yardım istediler. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen 6 yaşındaki Kadir Muhammet ve 3 yaşındaki Masal hayatını kaybetti. Anneleri Çiğdem Böcek de dün yaşamını yitirdi. 2 çocuğunu ve eşini kaybeden baba Servet Böcek’in yoğun bakımda tedavisi sürerken, ailenin yemek yedikleri belirlenen restoran da mühürlenerek 4 kişi gözaltına alındı. Adli tıp uzmanları, ön rapordaki bulgulardan yola çıkılarak kati bir sonuca varılamayacağını, ölüm nedeninin ancak toksikolojik analizle netleşeceğini ifade ediyor. Ortaköy’de yedikleri yemekten zehirlendikleri düşünülen ve 3 kişinin hayatını kaybettiği faciada yaşanan son gelişme ise ailenin kaldığı otelde 2 kişinin daha bulantı ve kusma şikayetiyle hastaneye başvurması oldu. İtalyan ve Faslı turistler de zehirlenme şüphesiyle Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Turistlerin hayati tehlikelerinin bulunmadığı bilgisine ulaşıldı. Ek olarak 11 Kasım Salı günü otelde ilaçlama yapıldığı da iddia edildi. Otelde polis tarafından inceleme yapıldığı öğrenildi.

ALINTI CNN TÜRK Muhabiri Merve Tokaz, olayla ilgili son gelişmeleri canlı yayında aktardı. Tokaz şunları söyledi:
“Olayın seyri farklı bir noktaya evriliyor. Bu sabah aynı otelle ilgili yeni bir gelişme daha yaşandı: İki kişi zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Olay yeri inceleme ekipleri, ailenin konakladığı otelin önünde çalışma yürütüyor. Zehirlenen iki kişiden biri aşçı, diğeri ise mühendis. İtalya ve Fas uyruklu oldukları, turistik amaçla Türkiye’ye giriş yaptıkları ve otelde 501 numaralı odada kaldıkları belirlendi. Dikkat çeken benzerlik şu: Bu iki kişinin de tıpkı Böcek ailesi gibi aynı yerlerde ve aynı türden yiyecekleri tükettikleri belirtiliyor. Kaldıkları otelde yalnızca damacana su içtikleri, bunun dışında herhangi bir gıda almadıkları tespit edildi. Otelde zaten bir mutfak bölümü bulunmuyor. Damacana sudan alınan örnekler ekipler tarafından incelemeye alındı. Saat 02.00 sularında Mustafa adlı turistin fenalaşarak ambulansla hastaneye kaldırıldığı, aynı gün saat 17.00 civarında ise oda arkadaşının ticari taksiyle hastaneye götürüldüğü öğrenildi. Ayrıca Böcek ailesinin yemek yediği tüm noktalar inceleniyor. Ailenin pide, tantuni ve midye tükettiği biliniyordu ancak aynı gün içerisinde Ayasofya Camii çevresindeki bir kafede su ve çay içtikleri de tespit edildi. Bunun üzerine kafenin sahibi de gözaltına alındı.”
Otel yetkilisi Orhan Oğlak da, “Biz otelimizden eminiz. Bizim kapalı Hamidiye Su dışında herhangi bir ikramımız veya satışımız yok. Rutin olarak bütün otellerimiz ilaçlanıyor. Dün gece gelenlerden bir tanesinin zaten midesi rahatsızmış. Oğluma da söylemişler, ‘Biz nerede yemek yiyebiliriz’ diye. Ortaköy’deki adama nasıl yönledireyim. Herhangi bir kahvaltı servisimiz yok. Damacana suyumuz kapalı bardak suyumuz var. Gerekli yerlere söyledik” dedi.

Yalnızca birkaç gün arayla aynı otelde yaşanan zehirlenme vakaları akıllara cevaplanmayı bekleyen pek çok soruyu da getirdi. Yaşanan yeni gelişmeleri Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral ve Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ile masaya yatırdık.
— İstanbul’da Ortaköy’de yedikleri yemekten zehirlendikleri düşünülen ve 3 kişinin hayatını kaybettiği faciada ailenin kaldığı otelde 2 kişi daha bulantı ve kusma şikayetiyle hastaneye başvurdu. Otel iyi temizlenmediği için ailenin geçtiği, dokunduğu noktalardan mikrop kapanlar böyle bir durum yaşıyor olabilir mi?
Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral: Evet, teorik olarak mümkün ama hem tabloyu bu şekilde tek başına açıklaması zor hem de biraz daha ihtimal düşük. Norovirus, Shigella, bazı E. Coli türleri gibi etkenler kapı kolu, asansör düğmesi, musluk, masa yüzeyi gibi yerlerde saatlerce hatta günlerce canlı kalabiliyor ve çok düşük dozla bile bulantı–kusma yapabiliyor. Su kaynaklı salgınlara dair verilen bilgilerde Türkiye’de ve dünyada son 10 yılda su ve çevre yüzeylerinden Norovirus ve Shigella kaynaklı salgınlar bildiriliyor ancak şunu vurgulamak lazım: Böcek ailesindeki tablo çok ağır ve ölümcül seyretti. Böyle vakalarda genellikle primer kaynak yüksek dozda kontamine bir yiyecek veya su oluyor.
Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın: Evet, bu durumun otelden kaynakladığı düşünülebilir, otelde servis edilen su sebili gibi potansiyel yerlerin yeterince hijyenik olup olmadığı mutlaka değerlendirilmeli. Otelde başka bir toksik kimyasal madde olabileceğini düşünmüyorum. Sadece otel konumu düşünüldüğünde odalara gelebilecek bir karbonmonoksit gibi gaz sızıntısı olup olmayacağı değerlendirilmeli.

Böcek ailesinin hastanedeki kamera görüntüleri (sağda)
— Otelde böyle bir vakanın ortaya çıkması kimyasal birtakım ihtimalleri de akla getiriyor. Odaları haşerelerden korumak için yapılan ilaçlamalardaki bir yanlışlık ya da yanlış ürün seçimi bazı kişilerde reaksiyona yol açabilir mi? Bazı besinlerle tepkimeye girebilir mi?
Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral: Evet, literatürde bunun örnekleri var. Otellerde/hostellerde yapılan böcek ilacı uygulamaları sonrası turist ölümleri bildirilmiş. Örneğin Mısır’da bir otelde kalan İngiliz çiftin ölümünde, ilk başta ‘gıda zehirlenmesi’ düşünülürken daha sonra odadaki insektisit karışımının asıl neden olduğu raporlandı. Sri Lanka’da bir hostelde, yatak böceği için toksik fosfin gazıyla yapılan ilaçlamadan sonra, aynı katta kalan turistlerde ani kusma, solunum sıkıntısı ve ölümle sonuçlanan bir zehirlenme şüphesi gündeme gelmişti.
Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın: Otelde böyle bir uygulamanın yapılıp yapılmadığı mutlaka araştırılmalı. Zira yapılmışsa gıdalarda veya ortamda bulunarak zehirlenmeye yol açabilir. Otelde olmasa bile eğer bitişikte bir otelde aynı uygulama yapılmışsa olayın yaşandığı otele kadar ulaşmış olabilir.

— Hem Böcek ailesinin hem de iki turistin sadece oteldeki sebilden su içtiği bilgisi paylaşıldı. Su bu tarz bu zehirlenmeye yol açabilir mi? Ayrıca aile Sultanahmet’teki bir kafede de gazlı meşrubat, su, çay tüketmiş. Bununla ilgili yorumunuz ne olur?
Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral: Otel sebilinden içilen su için şu ihtimaller değerlendirilmeli:
1- Mikrobiyolojik kontaminasyon: Bunların arasında depo/şebeke kaynağının kirlenmesi, yetersiz klorlama, sebilin iç parçalarının, tankının düzenli temizlenmemesi sayılabilir. Bu gibi durumlarda ise ani bulantı, kusma ve ishal şikayetleri gelişebilir.
2- Kimyasal kontaminasyon: Temizlik kimyasalının su sistemine karışması, çok yüksek dozda klor, metal borulardan ağır metal sızıntısı yapabilir. Genelde yine bulantı, kusma, karın ağrısı ve bazen nörolojik belirtilere sebep olabilir.
Böcek ailesinin ve iki turistin sadece sebilden su içmiş olması, soruşturma açısından kesinlikle ‘su hattını ve sebili detaylı inceleyin’ diyen bir işaret olarak yorumlanmalı.
Gazlı meşrubat, su, çay için genel risk sıralamasını şu şekilde düşünebiliriz: Gazlı içecekler eğer kapalı şişe veya kutudaysa burada ana risk buz ve bardağın kendisindedir. Çay kaynar suyla demlendiği için mikrobiyel açıdan nispeten güvenlidir ama yine bardak, kaşık, kullanılan su (öncesinde) ve özellikle buzlu içeceklerde buz riskli olabilir. Kafedeki su ise eğer damacana veya sebil sistemiyle servis ediliyorsa aynı şekilde depo ve sebil hijyenine bağlı bir durum gelişebilir. Eğer hem otelde hem kafede aynı marka damacana veya aynı lojistik zincirinden su kullanılıyorsa, gıda güvenliği açısından ortak bir su tedarik zinciri de mutlaka sorgulanmalı.
Farmasötik Toksikoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın : Su sebilleri de potansiyel bir kontaminasyon kaynağı olabilir. Sebile konulan suyun kalitesi de çok önemli. Damacananın dolum şartlarının mikrobik olması doğrudan bu olayı tetikleyebilir. Kafede içilen çay, kahve gibi sıcak içeceklerden bir risk beklenmez ancak içilen içme suyu yine mikrobik olarak kontamine ise beklenebilir. Tüm olasılıklar yapilacak olan toksikolojik ve hijyenik analizlerle ortaya çıkacaktır.

— Hem ailenin hem de turistlerin benzer yerlerde gezip benzer şeyleri tükettikleri ifade ediliyor. Bu durum sizce neye işaret ediyor?
Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral: Eğer farklı kişiler benzer zaman aralığında, benzer bölgelerde (Ortaköy, Sultanahmet aynı otel, aynı su kaynağı) benzer gıdaları veya içecekleri tükettikten sonra benzer belirtiler gösteriyorsa ortak bir maruziyet noktası var demektir. Bu ortak nokta:
– Aynı sokak satıcısı (midye, kokoreç, kumpir gibi yüksek riskli ürünler),
– Aynı restoran mutfağı,
– Aynı su sistemi/sebil,
– Daha nadir olarak aynı kimyasal uygulamaya maruziyet (misal aynı katta ilaçlanan odalar) olabilir.
Gıda güvenliği tarafında ise biz bu durumda şunu isteriz:
-HACCP ve izlenebilirlik: Yani aile ve turistlerin gittiği tüm işletmelerin listelenmesi, kullanılan su markaları, sebil bakımları, tedarikçiler ve aynı gün aynı menüden yiyen başkalarında semptom olup olmadığı.
– Numune ve laboratuvar tarafında ise otel suyu + sebil filtresi + depo suyundan mikrobiyolojik ve kimyasal analizi, Ortaköy’de yenilen ürünlerden (midye, kumpir vb.) ve bu ürünlerin tedarik zincirinden numune alımı, ve otel odasında ilaçlama yapıldıysa kullanılan ürünün etiketi, uygulama dozu, yüzeyden ve çarşaftan kalıntı analiz alınarak ancak bu şekilde en doğru analiz yapılır.
“Benzer yemekler yedilerse gıda zehirlenmesi diyebilmek mümkün ancak eğer otel birkaç gün önce ilaçlandıysa, ben hem ailenin hem de 2 turistin pestisitler sebebiyle zehirlendiğini düşünüyorum.” – Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç Saral
Kaynak: Milliyet