Dolar 36,4482
Euro 38,4270
Altın 3.407,35
BİST 9.898,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 17°C
Açık
Denizli
17°C
Açık
Çar 20°C
Per 21°C
Cum 21°C
Cts 21°C

Son Dakika… Özgür Özel’den TBMM Başkanı Kurtulmuş’a ‘süreç’ çağrısı: ‘Eğer çıkar ilişkilerine dayalı olursa…’

Son dakika haberi… CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.

Son Dakika… Özgür Özel’den TBMM Başkanı Kurtulmuş’a ‘süreç’ çağrısı: ‘Eğer çıkar ilişkilerine dayalı olursa…’
4 Mart 2025 15:07

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.

Özel, konuşmasının öncesinde İYİ Parti’den istifa eden Adnan Beker’e parti rozeti taktı. Beker, CHP’lilere teşekkür ederek  “Buradayım çünkü birlik ve beraberlik içinde bir şeyleri değiştirebileceğimize inanıyorum. İnşallah partimizi hep birlikte iktidara taşıyacağız” dedi.

Adnan Beker, 28 Mayıs 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy verdiğini “28 Mayıs’ta Tayyip Bey’e oy verdim. Başka aday mı vardı?” diyerek açıklamıştı.

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

“Geçtiğimiz pazar akşamı Büyük Usta Edip Akbayram’ın vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Bu dakikalarda çok sayıda milletvekili arkadaşımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, belediye başkanlarımız, il örgütümüz cenaze törenindeler. Edip Akbayram yalnızca şarkılarıyla her birimizin hayatında iz bırakmış bir müzisyen, bir sanatçı değil, aynı zamanda yaşantısıyla da bizlere örnek olan bir mücadele insanıydı. Her daim işçinin, emekçinin, ezilenin hikayesini anlattı. Kendi tabiriyle ezilenlerin melodik sesiydi. Cumhuriyetin sanatçısıydı. Cesaretini halktan alıyordu. O yüzden herkesin hocaefendi diye peşinden koştuğu zamanlarda FETÖ örgütünün ödülünü reddetme cesaretini gösterebilmişti. Türküler Yanmaz albümünü Madımak’a adadı. Her dönemin insanı olmadı. Her dönem insanlıktan yana oldu.

2024’TE 445 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

Açılışta selamladım. Bugün ülkenin dört bir yanından gelen emekçi kadınlar aramızda. En başta şehit anneleri gaziler, eşleri engelli evladı olan anneler, çiftçi kadınlar, emekli kadınlar, kooperatifçi kadınlar, afetzede kadınlar salonumuzdalar ve her biri dertlerini, her bir hafta bu kürsüden dile getiren ve bu kürsüyü onların kürsüsü haline getiren Cumhuriyet Halk Partisi’yle tüm bir yıl gösterdikleri dayanışmayı 8 Mart’ın öncesindeki salı günü göstermek için buraya koştular, geldiler.

Başımız gözümüz üstüne geldiler. Hepinizin karşısında saygıyla eğiliyorum. Ayrıca son yıl Polonez işçilerinin, Agrobay Seracılık’taki emekçi kadınların mücadelelerinin, Perfetti Van Melle’deki işçi kadınların, Mersin Tarsus sebze meyve halindeki kadınların mücadelesinin, Sakarya’nın Organize Sanayi Bölgesi’nde alın teri akıtan kadınların bu grup her daim yanında oldu.

Bundan sonra da kim haksızlığa uğruyorsa, kim mücadele ediyorsa onların yanında, kadın mücadelesinin yanında olmaya devam edeceğiz. Türkiye geniş tanımlı kadın işsizliğinde yüzde 38’le tarihi zirvede. Yani bugün 100 kadından 38’i Türkiye’de işsiz. Kayıt dışı işlerde çalışan kadınların oranı ise yüzde 34. Bu tablo kadınların emeğinin sistematik olarak görmezden gelindiğinin, sömürüldüğünün, sosyal adaletin erezyona uğratıldığının en önemli kanıtı.

Türkiye’de en önemli sorun kadına karşı şiddet durmuyor. 2024 yılını 445 kadın cinayeti ile kapattık. 2025’in bu kısa 2 ayında rakam 64’ü buldu bile. Kadınların maruz bırakıldığı şiddetin kaynağı sistemin ta kendisi. Ne oluyorsa bu ülkede, ne oluyorsa bu kadınlara iyi gelmiyor. Kadına karşı şiddete iyi gelmiyor. Kadın cinayetlerine iyi gelmiyor. Bu konuları uzun uzun konuştuk. Hafta boyunca konuşmaya devam edeceğiz. Madem ki Meclis çatısı altındayız, buradan salondaki kadınların huzurunda Türkiye’deki tüm kadınlara bir sözümüzü bir kez daha hatırlatalım. 100 yıl önce olduğu gibi 100 yıl sonra da.

“UMUT CHP İKTİDARINDADIR”

100 yıl önce olduğu gibi 100 yıl sonra da Umut Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarındadır. O iktidar olunduğunda bu bu meclise bir kez daha geldiğinizde belki bu salonda olmayacağız. İktidar partisi olduğumuz için daha büyük bir salonda olacağız. Koca koca grubumuz burada. Sizler yukarılarda olacaksınız ve sizin gözünüzün içine bakarak bugünü hatırlatacağım ve diyeceğim ki hoş geldiniz. Buraya size verilen sözü tutmanın mutluluğuyla çıkmış durumdayım. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe aldı Türkiye Büyük Millet Meclisi. O gün bugünü hatırlayacağız. Tarihe not bırakıyorum bunu.

Bu gündemi bu olumsuz gündemi yaratan biz değiliz. Ama bu gündemde olanları da yalnız bırakacak halde değiliz. Biz pazar günü bugünü de organize eden Kadın Kolları Genel Başkanımızın önerisiyle öncülüğüyle Bolu Kartalkaya’daydık. Yanan o utanç otelinin önündeydik. Karanfilleri bıraktık. Mevlütler okundu camilerde. Orada duamızı yaptık ve Bolu’da hayatını kaybeden bir aileden 8 kişinin iki anne, iki baba dört torun. Onları mezara koymuş, bir başına kalmış bir dedenin yanındaydık kırkında. Ya da bir anneannenin torunu ve annesi, kendi evladı kızı ve kızının kızını toprağa vermiş bir annenin yanında.

Bu büyük acı 40. gününde ilk gün 40 mum yanıyordu yüreğimizde. Söndü söndü söndü. O bir mum kaldı. Yüreği taş kesenlere karşı işte bu salon ve bu salonla birlikte Kartalkaya’ya adalet isteyenler o bir ateşi yüreklerinin altını yakan bir mumu hiç söndürmeyecek olanlardır. Biz o bir mumu Soma için de söndürmüyoruz. Biz o bir mumu infilak eden havai fişek fabrikasında hayatını kaybedenler için de söndürmüyoruz. Afyon için de söndürmüyoruz. Çorlu tren kazası için de söndürmüyoruz. Ermenek için de söndürmüyoruz ve Sivas Madımak için de söndürmüyoruz.

“O CANLARIN HESABI SORULMADAN BU ATEŞ DİNMEZ”

Nerede yüreğindeki o mum yüreğini yakmaya devam edenler varsa ahlaklı insanlar varsa iyi insanlar varsa onlara söz veriyoruz. Unutmuyoruz. Unutturmuyoruz, affetmeyeceğiz ve teker teker hesabını soracağız. Bir yanda rapora Korsa diyen sonra mahcup olan, kendi yazılarıyla mahcup olan Adalet Bakanı koltuğunda otursun. Bir yanda 10 güne bütün sorumlular hakim karşısına çıkacak deyip o günden beri susmuş olan İçişleri Bakanı otursun. Bir yandan bütün raporlar her şey sorumluluğunu işaret ettiği halde 78 candan sorumlu Turizm Bakanı otursun.

Onları atayan her birini atayan Recep Tayyip Erdoğan’a şunu söylüyorum. Bu işin siyaseti olmaz. Bakan koruması olmaz. Yandaş kayırması olmaz. Bu iş can meselesidir. O canların hesabı sorulmadan bu vicdanlardaki bu ateş dinmez. Bunu ya hissedeceksin ya hissedenlere saygı duyacaksın. Bir diğer taraf yüreğimiz Madımak için yanıyor dedik. Yanmaya devam ediyor 32 yıldır. Ama maalesef 35 canımızı yakarak öldürenlere yapılan muamele vicdanları kanatmaya devam ediyor.

ÖZEL’DEN MADIMAK KARARINA TEKİ

İçerideki sanıklardan bir tanesinin 4 yıl önce AYM’ye yapmış olduğu bir başvuru kendisi açısından sonuç verdi. Bir anda bütün Madımak katilleri açısından sonuç verdi. Başvurusu şuydu. 2023’te başvurdu. Şubat 2025’te uygulamaya kondu. Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay Selahattin Demirtaş, Osman Kavala için verdiği kararları uygulamayanlar Anayasa Mahkemesi’nin Sivas katilleri için iyi halden yararlanabilirler terör örgütü üyesi değiller kararı üzerine aslında insanlığa karşı bir suç olduğu için zaman aşımı olmayacağı halde bazı sanıkları zaman aşımından yararlandıranlar. Bazılarını çok daha beter durumdaki insanlar koğuşlarında can çekişirken onlara kullandırtmadığı hakları Hayrettin Gül ve Ahmet Turan Kılıç için af yetkisi kullananlar bu sefer de bir AYM kararını araçsallaştırarak bu şubat ayı içinde 29 caniden 23’ünü serbest bıraktılar. 6 suçlunun da ilerleyen günlerde tahliye edilmesi bekleniyor. Ve Erdoğan zamanaşımı kararında mikrofon tutulduğunda şunu demişti. Milletimiz için hayırlı olsun. Sayın Erdoğan her zamanki gibi safını seçmiş. Biz de safımızı belli edelim.

ERDOĞAN YAKANLARDAN YANA

Bir daha söyleyelim. Sayın Erdoğan görünen o ki Kartalkaya’da da, Madımak’ta da yakanlardan yana. Biz de yananlardan tarafız. Yananlardan tarafız. Bu büyük yürek yangınlarının bu büyük bir yürek yangınlarının emsal olmaz.

GÜLLAÇ HESABI YAPTI

TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre maaşına zam alanlara soruyorum. 100 liralık mal 140 liraya çıktı diyorlar. Kaliteli olması gereken eğitim en büyük rant alanına dönmüş.

‘Tayyip Bey bana kızıyor, altın hesabını bırak diyor’ dedim. Ramazan mübarek ay, Tayyip Bey’i üzmeyeceğim, altın hesabını bırakıyorum dedim. Güllaç hesabı yapacağım. 2018’de 25 lira olan güllaç, 2025 yılında 355 lira olmuş. Evde yapmanın maliyeti 7 yılda yüzde 1320 artmış.

Tayyip Erdoğan, Kıbrıs harekatına gittiğimizi unutup tüp kuyruklarının hesabını Ecevit’ten sormuştu. Şimdi ne ambargo var ne savaş var, ama ey Erdoğan, ah alırsan ah tutar da bu vatandaşın suçu ne. Et kuyrukları oluşturuyorsun, vatandaşın suçu ne? Bu kuyruğa girenler seçim sandıklarının başında kuyruğa girecekler ve bu kuyrukları bitirecekler.

Millet kuyruklarda ömür tüketirken Erdoğan zenginlik masalı anlatmaya kalktı. Ülkedeki işsiz ordusu Kuzey Avrupa ülkelerinin nüfusuyla yarışıyor.

Bir yandan Halk TV davası görülüyor. Çok kıymetli Suat Toktaş Silivri’de bugün özgürlüğüne kavuşmasını umuyoruz. Serhan Asker’in, Kürşad Oğuz’un, Barış Pehlivan’ın, Seda Selek’in yanındayız. Suçları Ekrem başkanımızın uğradığı haksızlığa her seferinde 8000 kişi içinden çıka çıka aynı bilirkişinin çıkmasına bu bilir kişinin bu tesadüfü bu bilirkişiye sormak için haber yapmaya çalışan arkadaşlarımızı yargılıyorlar.Kuvvetli bir heyetle İstanbul’da yanlarındayız.

“KAYYUM ATAMAYA ÇALIŞIYORLAR”

İstanbul Barosu dünyanın en büyük barosuna seçimle alamadılar. 2. bir baro açılması için olmadık kanun çıkarttılar. Başaramadılar. Şimdi bir terör yaftası yapıştırarak kayyum atamaya çalışıyorlar. Baronun davası var. Oradayız. Bir yandan da hem gazetecileri hem her türlü doğru bilgiyi halka sansürsüz ulaştırmaya çalışanları baskı altına almak için şimdi de meclise bir siber güvenlik kanunu getirdiler. Grubumuzun önünde şunu ifade edelim. Cumhuriyet Halk Partisi bu çağda bir siber güvenlik kanunu olması gerektiğini hep söyledi.

Siber güvenlik kurumu olmasını söyledi. Ancak bu kurumun hukuk çerçevesinde denetlenebilir, şeffaf, herkese güven veren bir kurum olmasını istedik. Ama AK Parti’nin getirdiği taslakta Siber güvenlik Kurum başkanına bunu atama yetkisini cumhurbaşkanına, bu başkana da konutta, iş yerinde kapalı alanlarda arama yapılmasının ve kopya çıkarmanın ve el koyma işlemlerinin bir savcı kararı olmadan durum acil diyerek Erdoğan’ın atadığı birinin bu kararı verebilme yetkisi veriliyor. Grubumuz buna çok esastan itiraz ediyor.

Direniyor, mücadele ediyor. Biz de bu meselenin Türkiye’de herkesi suçlu ilan etme, gazetecileri baskı altına alma, gerçekleri gizleme ve haksızca sabahın bir köründe gidip de evleri basma, arama yapma yetkisinin Cumhurbaşkanının atadığı birine bir hakime bir savcıya değil bir atanmışa verilmesini sonuna kadar eleştiriyoruz. Bunun için arkadaşlarımız ellerinden gelen mücadeleyi verecekler. Kanun çıkarsa da çıkar çıkmaz Anayasa mahkemesine götüreceğiz ve bunu denetim altına alacağız.

“SİLİVRİ’DE YATACAK YERT KALMAZ”

Kim ki bu iktidarı rahatsız ediyor karşısına yargı sopasıyla dikiliyorlar. Bugünden itibaren İstanbul’un seçilmiş 3 belediye başkanı Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat’ın yanına maalesef Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler’i de yolladılar. Alaattin Başkan’ın suçu Beykoz gibi bir ilçeyi daha önce belediye başkanlığı yaptığı bir ilçeyi bu kez AK Parti’nin elinden alıp Cumhuriyet Halk Partili bir belediye yapmak. Dün çok sayıda yerel yönetici Alaattin başkanın muhatap olduğu sorular ve verilen kararı görünce şunu söylediler. Bu soruların sorulup da alınan cevaplarla eğer bu memlekette hukuk devleti olsa bir tane AK Partili bir tane Milliyetçi Hareket Partili belediye başkanı sokakta olamaz. Hepsi birden Silivri’de yatacak yer kalmaz.

Hepsi birden Silivri’de olurlar. Alaattin başkana 65 yaşındaki başkana belediye başkanı olduğu halde kendisi sorumlu olmadığı, imzasının olmadığı, talimatının olmadığı işlerden her belediyenin iş ve işleyişinde olan hesap sorulacaksa da yapandan sorulacak olduğu ve yüzde 99’unda da normal işleyiş dışında bir şey olmadığı meselelerden Alaattin Başkanı hapse atmaya Bir algı yaratmaya niyetli olan o kötü niyet şöyle bir süreç yürüttü. Sabahın 4’ünde buraya geliyordu. Ön seçim tanıtım toplantımıza geliyordu. Sabahın 4’ünde gittiler.

Evini bastılar evinde arama yaptılar ve oradan güya delil topladılar. Ne kadar hukuksuz olduklarını söylüyoruz. Biliyoruz. Herkes biliyor ama ne kadar hukuksuz olduklarını anlatmak için çok basit bir örnek. Türk Ceza Kanunu değişirken oradaydım. 4. yargı paketi. Çok net biliyordum. Sordum hukukçu arkadaşlar elbette dediler. Tartışmıştım burayı. Övüne övüne 4. yargı paketinde artık şafak operasyonları yok. Artık gece yarısı baskınları yok. Türkiye’de aramalar gündüz gözüyle yapılacak dediler. Dediler ki konutta, iş yerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz. Bunu yazdılar. Altına da gece vakti nedir? maddenin e fıkrasına. Gece vakti deyiminden güneşin batmasından 1 saat sonra başlayan doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zamana gece vakti denir dediler.

Bu hesaba göre İstanbul’da gün doğumu o gün 7.34 aramanın yapıldığı saat 4 4. Avrupa’ya benziyoruz. Gece aramalarını bitiriyoruz. Kanun çıkarıyoruz diye övünen bunlar. Bu kanuna el kaldıran bunlar. Oraya o savcıyı atayan bunlar bu aramayı yapan yine bunlar.

Böyle yapılan bir aramayla başlayan 4 gün boyunca 65 yaşında seçilmiş belediye başkanını nezarethanede tutan 4 günün son saatinde ifadesini alan ondan sonra götürüp adliyede tutuklayan zihniyete soruyorum. Bunu yapmakla iktidarda kalabileceğini düşünüyorsan avcunu yalarsın kardeşim, avcunu yalarsın.

Diğer taraftan, diğer taraftan çıkmış her uzatılan teybe aynı cevabı veriyor Adalet Bakanı. Türkiye hukuk devletidir. Yasalar karşısında herkes eşittir. Herkes yasaların dediğine, mahkemenin kararına uymakla yükümlüdür. Öyle mi öyle mi Adalet Bakanı. İstanbul’u AK Parti’den aldık. 37 dosya. 4 başı mamur 37 büyük yolsuzluk dosyası. Süleyman Soylu denen zat o gün İçişleri Bakanı. Geldi. 37 dosyanın 33’üne el koydu. Bu yolsuzluk dosyaları bundan sonra İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturulacak. Nerede o dosyalar? Nerede o dosyalar? Birine işlem yapılmış mı birine birine? 4 başı mamur yolsuzluk dosyalarını aldı. Üstüne oturdu. Adaletin kanunu kuruttu. Şimdi de ortalıkta yok.

“MELİH GÖKÇEK DÖNEMİNE DAİR TAM 97 DOSYA VAR KAPAĞINI AÇAN VAR MI?”

Bu rakam Ankara’da. Tabii Ankara’nın kimden alındığının ve hangi dönemin sorgulandığının da farkında olalım. Melih Gökçek dönemine dair tam 97 dosya. 97 büyük yolsuzluk dosyası var. Kapağını açan var mı? Hesabını soran var mı? Bu yolsuzluk dosyaları üzerinden bir kelime konuşan var mı? Bundan sonra buradan konuşacağız arkadaş. Buradan konuşacağız.

“CHP’YE BİR ÖZÜR BİLE DİLEMİYORLAR”

Sayın Bahçeli’nin DEM grubunun elini sıkmasıyla başlayan süreci dikkatle, itinayla ve sorumluluğumuzu taşıyarak takip ediyoruz. CHP DEM Parti ile görüştüğünde terörist ilan ediliyorken, kayyım atamaya itiraz ettiğinde eleştirilmişse, CHP’nin bir belediye başkanı taziye için telefon açtığı için terör örgütü mensubu kabul edilip içeri atılırken heyet görevlendirmesinin önü açılıyorken CHP’ye bir özür bile dilemiyorlar. Bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesini savunuyoruz. Demokratikleşme adımları atılarak, kanunlar yapılarak çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Tam bir samimiyet, şeffaflık ve toplumsal mütabakatla sürdürülmesi gerektiğinin atını çiziyoruz.

2015’te olduğu gibi Erdoğan tarafından nasıl felakate sürüklendiğini biliyoruz. Bugün de aynı yanlış bakış açısı olduğunu ifade ediyoruz. Dolmabahçe’de masa kurulup canlı yayın hazırlıkları yapılırken Erdoğan tarafından inkar edildiğini hatırlatıyoruz. Bu süreci ‘Erdoğan doğru yönetiyor’ diyenlere hatırlatıyorum; Erdoğan’ın Dolmabahçe mamasındaki tüm aktörlerle yine aynı masada olduğunu hatırlatırım.

“AÇIK ÇAĞRI YAPIYORUM”

Müzakerelerin devlet tarafından yürütüldüğünü söylediğimizde DDM’den yalanlama yaptılar. Açık çağrı yapıyorum; Öcalan’a bir sihirli değnek değmesi ile, her şey yoluna girecek denmesiyle çözülmez, bunun gerçekliği yok. Böyle bir sorun çözülecekse demokratikleşme ile Meclis çatısı altında çözülecek. Gazeteciler, Gezi tutukluları, Krdü Türk’ü yerel yönetimciler içerideyken, kayyım uygulamaları devam ediyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Çıkar ilişkilerine dayalı bir ilişki olursa bu işin sonunda Kürtler de Türkler de kaybeder. 2015’te doğru bir süreç yönetilmeseydi, o günden bu güne akan kan, gözyaşı olmazdı. Despotik bir iktidar herkesi pataklayıp hapse tıkacak, sonra da demokratikleşme konuşulacak. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, sorumluluk almalıdır.  

Al ver pazarlığının içinde olmadık, sonunda da olmayız ama CHP olması gereken yerde olacak, uzatması gereken eli uzatacaktır. AB parlamentsonda konuşma yapacağız. Brüksel’e gidiyoruz.”

ETİKETLER: , , , ,
Şehrin nabzını tutan, en son gelişmeleri anında sizlere ulaştıran sesimiz olmaya devam ediyoruz. Denizli’nin sesi olan Denizlim Haber ile şehre dair herşeyi keşfedin. Takipte kalın en yeni haberlerle güncel kalın.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.