Ankara Baro Başkanı Köroğlu, İmamoğlu’nun tutuklanmasına, tespit ettiği hukuksuzluklara tepki gösterdi: ‘Halk iradesine müdahale’

Köroğlu, İmamoğlu ve ekibinin Çağlayan Adliyesi’ndeki sorgulamalarını bizzat yerinden izledi. İzlenim ve hukuki değerlendirmelerini Cumhuriyet’e anlatan Köroğlu, hukukun üstünlüğü ve adaletin tarafsız işlemişi kuralının demokratik toplumun temel dayanağı olduğuna dikkat çekti. Köroğlu, “Son yaşanan gelişmeler, hukuk devletinin evrensel ilkelerinden giderek uzaklaşıldığını göstermektedir. İmamoğlu’nun tutuklanması, yargının bağımsızlığına gölge düşüren ve kamu vicdanını derinden sarsan bir karar olmuştur” dedi.

Adil yargılanma hakkının siyasi nedenlerle yürütülen yargı süreçleriyle ihlal edilemeyeceğini, adaletin belli kişi ve gruplara göre şekillenemeyeceğini vurgulayan Köroğlu, “Yargı siyasi rekabetin aracı haline getirilemez. Ceza muhakemesi süreçleri, hukuki güvenliği sağlamak için vardır, bireylerin haklarını keyfi müdahalelerle ortadan kaldırmak için değil. Seçilmiş belediye başkanının hukuki dayanaklardan yoksun kararla özgürlüğünden yoksun bırakılması halkın demokratik iradesine de doğrudan bir müdahaledir. Bu tür uygulamalar hukuk düzenine duyulan güveni ciddi şekilde zedeleyecektir” değerlendirmesini yaptı. Köroğlu, Ankara Barosu olarak hukukun siyasallaştırılmasına ve yargının bağımsızlığına yönelik her türlü tehdide karşı durmayı sürdüreceklerini belirterek, kaçma şüphesi olmayan İmamoğlu’nun ivedilikle serbest bırakılarak görevine dönmesi çağrısı yaptı.

‘BAZI SUÇLAR HAKİMLİKTE ÖĞRENİLDİ

Köroğlu, bazı sanıklara polis ve savcılık sorgusunda isnat edilmeyen konuların sulh ceza hakimliğinde gündeme getirildiği bilgisini paylaştı. Köroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Savcılık tarafından ifade alma aşamasında şüpheliye isnat edilmeyen, yani suçlamaya konu edilmeyen bir konudan dolayı doğrudan sulh ceza hakimliğine sevk edilmesi hukuka aykırı olur. Savcılık tarafından ifade alma aşamasında şüpheliye yüklenen suçlamalar açıklanmalı ve şüphelinin bu suçlamalara karşı savunma yapma hakkı tanınmalıdır. Eğer şüpheliye isnat edilmeyen farklı bir suçtan dolayı sulh ceza hâkimliğine sevk edilirse, bu durum savunma hakkının ihlali, isnat edilen suçun belirsizliği, adil yargılanma hakkının ihlali sonuçlarını doğurur ve işlem hukuka aykırıdır.”