Beyrut Havalimanı’nda ele geçirilen para dolu valizin ‘İstanbul’dan sevk edildiği’ iddia edildi
Beyrut Havalimanı’nda ele geçirilen ve Türkiye üzerinden Lübnan’a sevk edildiği iddiasıyla soruşturulan nakit para dolu valizle ilgili yeni detaylar ortaya çıktı.
ABD’nin önde gelen basın kuruluşlarından Wall Street Journal, 3 Şubat tarihli bir haberinde, “İstanbul’dan hava yoluyla Beyrut’a nakit para transferi yapıldığını ve bu sevkiyatta Türk vatandaşlarının kullanıldığını” ileri sürmüştü. Haberde parayı gönderen tarafın İran, alıcısının ise Lübnan’daki Hizbullah örgütü olduğu iddia edilmişti.
İstanbul’dan geçen yüklü miktarda nakit paranın X-ray cihazları veya diğer güvenlik önlemleri sayesinde kolaylıkla tespit edilebileceğini belirten Türk yetkililer ise gazeteye yaptıkları açıklamada, “Böyle bir para hareketliliğinin tespit edilmediğini ve hiçbir ülkenin bu konuyla ilgili Türkiye’ye resmi bir şikayette bulunmadığını” açıklamıştı.
KONSEY, ‘PARA BİZİM’ DEDİ, KANIT SUNAMADI
Al Arabiya‘da yer alan bir habere göre, ‘Türkiye’den Lübnan’a yüksek miktarda nakit para taşıma’ suçlamasıyla tutuklanan şüpheli Muhammed Arif Hüseyin, ele geçirilen paranın Şii hayır kurumlarına ait olduğunu ve kaynağını bilmediğini belirtti.
Olayın ardından devreye giren Lübnan İslamî Şii Yüksek Konseyi ise Lübnan Başsavcılığına bir yazı göndererek, “Devlet tarafından mahkeme kararıyla el konulan 2,5 milyon doların (yaklaşık 91,2 milyon TL) kendilerine ait olduğunu ve Hizbullah ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını” belirtti.
Paranın yurt dışındaki derneklerden gelen bağışlar olduğunu ifade eden konsey, tutarın kendilerine iade edilmesini talep etti.
Şüpheli Muhammed Arif Hüseyin’in uyruğu ile ilgili herhangi bir ayrıntı paylaşılmadı.
‘SABİHA GÖKÇEN’ DETAYI
Al Arabiya‘ya göre, soruşturma kapsamında tutuklu olan Muhammed Arif Hüseyin, parayı İstanbul’daki Sabiha Gökçen Havalimanı‘nda kimliğini bilmediği bir İranlı’dan aldığını iddia etti.
Öte yandan, Hüseyin’in, ifadesinde Lübnan İslamî Şii Yüksek Konseyi’nden hiç bahsetmediği belirtildi.
Konseyin ise paranın kendilerine ait olduğunu iddia etmesine rağmen, ‘resmi belge veya kanıt sunmadığı’ öne sürüldü.
Ateşkes antlaşması, Lübnan’ın sınırlarını kontrol etmesini ve Hizbullah gibi ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanan gruplara silah ve malzeme girişini engellemesini öngörüyor. Ancak antlaşmada nakit para sevkiyatlarıyla ilgili özel bir madde bulunmuyor.
Lübnan yargısına yakın kaynaklar, dosyanın Cebel Lübnan Savcılığı tarafından ‘kara para aklama’ suçlamasıyla özel mahkemeye sevk edildiğini belirtti.
Kaynaklara göre, mahkeme delilleri inceledikten sonra iddianameyi açıklayacak. Söz konusu meblağ ise kaynağı ve kime ait olduğu kesinleşene dek devletin kasasında tutulacak.
NE OLMUŞTU?
Wall Street Journal (WSJ) Tel Aviv muhabiri Dov Lieber, İsrail makamlarına dayanarak aktardığı haberinde, “İsrail, İstanbul üzerinden Lübnan’a hava yoluyla para taşımak için Türk vatandaşlarının kullanıldığını öne sürüyor” ifadelerine yer vermişti.
WSJ’ye göre, söz konusu iddia, ABD öncülüğündeki Lübnan-İsrail Ateşkes Komitesi‘ne sunulan resmi raporda yer almıştı.
Raporda, İranlı diplomatlar ve İran ile ilişkili üçüncü kişilerin, “Hizbullah’ın yeniden toparlanmasını sağlamak amacıyla Lübnan’a on milyonlarca dolar nakit para taşıdığı” iddia edilmişti.