Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Halen piyasalara konuşuyor…’

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sonunda kamuoyunun önünde konuştu ve ekonomiye dair değerlendirmelerde bulundu. Elbette konuştuğu yer bir emekli kahvesi, işçi sendikası ya da esnafın dükkânı değildi. Önemsediği kişilerle Bloomberg Zirvesi’nde bir araya geldi.

Bakan Şimşek, “Enflasyon düşecek, ama piyasadaki şüpheleri anlıyorum” diyerek, kendince güven veren bir tavır sergiledi. Oysa güvensizlik tam da bu ifade de başlıyor. Çünkü piyasalar, beklentilere paralel olarak, ekonominin iyi olduğunu süreçte de, kötüye gittiğinde de para kazanmaya kabiliyetli yapılardır.

Bu nedenle anlamınız gereken kesim piyasalar değil. Ama meseleye bakış açısı bu. Hatırlayacaksınız yurtdışında bir konuşmasında da ‘yerellerin iknası’ ifadesini kullanan yine Şimşek’ti.

Mesele sonra hamasi noktalara kadar çekildi, lakin konunun esas bam teli atlandı. Yereller tanımı, yurtiçi yatırımcıları kast eden bir vurgu. Yani yerliler vesaire çıkışlarıyla bu işi sulandırmak, konunun aslının kaçmasına neden oldu.

Oysa o günkü ifade de, son yapılan konuşmadaki piyasalar vurgusu da, bu ekonomi yönetiminin ülkede finans piyasalarından başka bir hassasiyeti olmadığını, altını çizerek ülkeye anlatıyor.

Memlekette esnafın, sanayicinin, çiftçinin, emeklinin, işçinin, işsizin ne yaşadığı Bakan Şimşek’in ve onun nezdinde ekonomi yönetiminin zerre kadar umurunda değil. Bakan, finansçıların endişelerini anlıyor, ama koca bir Millet’in yaşadıklarını umursamıyor.

Daha ilginç olan ise, rantiyeyi memnun etmek için, enflasyon rakamlarından kurlara kadar her şeyi bu talepler doğrultusunda oluşturuyor. Nereden anlıyoruz? Yine dünkü konuşmasında ‘TL’de reel değerlenme sürecek’ vurgusunu yaptı mı?

Bu ne demek? Başta carry trade tayfası olmak üzere, yurtiçindeki rantiye de dahil hepsine şu mesajı veriyor: Gelin dolarınızı bozdurun, oradan faize ya da farklı enstrümanlara koyun, tekrar dolara döneceğiniz zaman mağdur olmayacağınızın sözünü veriyorum.

Peki döviz kurları ülke ekonomisi çok iyi olduğu için mi yerinde duruyor? Hayır… Sadece kimsenin inanmadığı enflasyon kadar bile değer kaybetmemiş, aşırı değerli TL ortamında ihracatçıdan vatandaşa herkes bunun bedelini ödüyor.

Yani kurların bu seviyede tutulabilmesi için TL yakılıyor ve maliyeti de, cebine para konulması enflasyonun gerçek nedeniymiş gibi anlatılan geniş kesimlere ödetiliyor. O yüzde adına tasarruf yılı denilen 2024’te anormal rakamlarla karşılaştık.

Düşünsenize tasarruf yılında, Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe açığını verdik. 2,1 trilyon TL. Ortalama her yıl 1,2 trilyon TL faiz öderken, faiz ödememiz 1,9 trilyon TL’ye çıktı. Bir yıl içinde bulmamız gereken dolar, yani kısa vadeli dış borç ve cari açık finansmanı 240 milyar dolardan 270 milyar dolar seviyesine çıktı. Üstelik hepsi vergi gelirleri yüzde 62 artarken oldu. Ama Şimşek, tüm faturayı ödeyeni değil de, piyasaları anlıyormuş.

[email protected]