Dünya Okul Yemekleri Günü’nde Türkiye’de yaşayan çocuklar gıdaya erişemiyor: Okula aç gidiyorlar
Yeterli beslenemeyen çocuklarda sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın Dünya Okul Yemekleri Günü kapsamında paylaştığı veriler de bu gerçekleri gözler önüne serdi.
Her yıl mart ayının ikinci haftası Dünya Okul Yemekleri Günü olarak kutlanıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın paylaştığı Global Child Nutrition Foundation (Küresel Çocuk Beslenmesi Vakfı) verilerine göre Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 9 milyon 332 bin 860 çocuk ücret beslenmeye ulaşıyor, bu toplam öğrenci sayısının yüzde 72’si ediyor.
Filipinler’de 3 milyon 491 bin 28 öğrenci beslenmeye ulaşırken bu toplam öğrenci sayısının yüzde 13’ü ediyor. Nijerya’da 9 milyon 990 bin 862 öğrenci ücretsiz gıdaya ulaşıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın verilerinde, Türkiye’de yalnızca taşımalı eğitim kapsamındaki 614 bin 680 öğrencinin ücretsiz beslenmeye ulaşabildiği bilgisi yer aldı.
Cumhuriyet konuya ilişkin Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Dr. Önder Uçar ve avukat Kardelen Ateşci ile konuştu.
Önder Uçar, “Genel seçimler öncesi tüm ilkokul öğrencilerine ücretsiz beslenme dağıtılması MEB’in programına eklenmiş olsa da seçimlerden sonra rafa kaldırıldı” dedi.
Uçar, “Filipinler, Nijerya, Kolombiya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmişlik düzeyi ve kişi başına düşen geliri bizden çok daha az olan ülkeler. Ne yazık ki bu durum mevcut sosyal politika ve kamu sağlığı anlayışımızın ne kadar geride kaldığını; hatta daha acısı, ülkemizde yetersiz beslenen milyonlarca çocuğun nasıl gözden çıkarıldığını gösteriyor. Sistemimizde kayıtlı haneler arasında Eylül 2024’te yaptığımız son araştırmamız, yoksulluk koşullarındaki öğrencilerin yüzde 47.3’ünün kantinden hiç alışveriş yapamadığını, yüzde 40.2’sinin ise haftada bir alışveriş yaptığını gösteriyor. Öğrencilerin sadece yüzde 32’sine düzenli beslenme çantası hazırlanabiliyor. Çocuklar okula aç gidiyor” ifadelerini kullandı.
ÖZEL STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ
Yetersiz beslenmden çocuklarda büyüme geriliği, düşük kilo ve boy gelişimi gibi temel sağlık sorunları meydana geldiğini dile getiren Uçar, “Uzun vadede de kronik hastalıklara kapı açıyor. Bunun yanında bağışıklık sistemleri zayıflıyor; bu da enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelmelerine, dolayısıyla salgınların artmasına yol açıyor. Ddüşük gelirli ve dezavantajlı grupların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde özel stratejiler geliştirilmeli” dedi.
SÖZLEŞME VURGUSU
Avukat Kardelen Ateşci, “Veriler Türkiye’de çocukların beslenme hakkına erişimde ciddi sorunlar yaşadığını gösteriyor. Oysa Türkiye’nin taraf olduğu çocuk haklarına ilişkin sözleşme, devletlerin çocuklara temiz içme suyu ve besleyici yiyecekler sağlamasını ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele etmesini zorunlu kılıyor” dedi.
Ateşci sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk yoksulluğunu önlemeye yönelik sosyal politikalar güçlendirilmeli, özellikle yoksulluk riski altındaki çocuklar için özel destek mekanizmaları oluşturulmalı. Devlet, çocukları sadece sosyal yardımlarla destekleyen bir anlayıştan çıkıp onların sağlıklı gelişimini esas alan, bilimsel ve insan hakları temelli politikalar üretmeli.”