Eniştesi ablasını öldürdü: Cinayetin tek başına işlendiğine inanmıyorum
Konya’da, Hüseyin Akbulut’un (33), tabancayla öldürdüğü eşi Zeliha Akbulut’un (26) kardeşi İsmet Yıldız, cinayeti eniştesinin tek başına işlemediğini öne sürerek, ”Cesedin el ve ayak bileklerinde morluklar var. Ceset sürüklenmiş ve gömülmeye çalışılmış. O yüzden olayın tek kişi tarafından yapıldığına inanmıyoruz” dedi.
Zeliha Akbulut’un cenazesi, memleketi Ilgın ilçesi Göstere Mahallesi’nde defnedildi.
‘Ablam vahşi bir cinayete kurban gitti’
Zeliha Akbulut’un kardeşi İsmet Yıldız, “Ablam, vahşi bir cinayete kurban gitti. Olay gündüz yaşanmış, ancak biz gece eniştemin dayısı olduğunu iddia ettiği bir kişinin telefonla aramasıyla öğrendik. Ardından Konya Şehir Hastanesi’nin morguna gittik ve orada cenazesini gördük. O saate kadar ne beni, ne ailemi arayıp, durumu bildiren hiçbir resmi görevli olmadı. Çünkü ortada bir kadın cinayeti var. Benim ablam öldürülmüş, bunu, adını bile bilmediğimiz, eniştemin dayısı olduğunu söylediği kişi tarafından öğrendik” dedi.
Ablasının niçin ve nerede öldürüldüğünü öğrenmek için Cihanbeyli ilçesine gittiklerini belirten Yıldız, jandarmanın kendilerine başka bir yeri, cinayeti işlendiği yer olarak gösterdiğini öne sürerek, “Rastgele bir yeri bize dediler ki, ‘Olay yeri burası’. Gittiğimiz yerde kan yok. Herhangi bir sürünme izi yok. Hiçbir iz yok. Sadece bir tane arabanın teker izi var. Bize verilen hiçbir bilgi yok, ne karakoldan, ne adliyeden, ne hastaneden. Bu olayın üzeri neden bu kadar kapatılıyor” diye konuştu.
‘3 ay önce evi terk edip geldi’
İsmet Yıldız, ablasının evini terk edip, Ilgın’a geldiğini belirterek, “Ablam, yaklaşık 3 ay önce küs olarak buraya geldi. Aile içinde sıkıntılar vardı. Orada eniştemin ailesiyle birlikte yaşıyorlardı. Sonra ayrı bir ev kiralandı. Bunun üzerine ablam barıştı ve geri evine döndü. Aradan yaklaşık 3 ay geçti ve ablam öldürüldü. Bu olayda en büyük şüphemiz, cinayetin tek başına işlenmediğini düşünüyoruz. Diğerlerinin anlattığı gibi, aracın içinde kavga etmişler. Bir anlık sinir kriziyle işlenmiş bir cinayet olduğuna inanmıyoruz. Cesedin üzerinde farklı izler var. Çünkü cesedin el ve ayak bileklerinde morluklar var. Cesedi tek başına taşıdıysa el ve ayaklarında nasıl morarmalar olur? Ceset sürüklenmiş ve gömülmeye çalışılmış. Olay gündüz olmuş, bizi gece arıyorlar. O yüzden olayın tek kişi tarafından yapıldığına inanmıyoruz. Cinayetin nasıl ve niçin işlendiğine dair hiçbir yetkili de bizi bilgilendirmedi” ifadelerini kullandı.
Ablası Zeliha Akbulut’un 1,5, 3 ve 6 yaşında 3 çocuğunun olduğunu söyleyen Yıldız, “O gece bizi arayan kişi, çocukların da Sosyal Hizmetler tarafından alındığını söyledi. Ama şu an çocukların nerede olduğunu da bilmiyoruz. Devlet tarafından hiçbir bilgi alamıyoruz. Çocuklar nerede, olay nasıl olmuş hiçbir şeyi bilmiyoruz. Bize bilgi de vermiyorlar” dedi.
‘Deliller çöpe atılmak istendi’
Yıldız, olay günü ablasının üzerindeki kıyafetlerle, cesedinin sarılı olduğu battaniyenin çöpe atılmak istendiğini belirterek, “Cesedin üzerindeki battaniye, elbise çöpe atılır mı? Böyle bir şey mümkün mü? En büyük delil o değil midir? Katilin tükürüğü vardır. Belki parmağını kanatmıştır, kanı vardır, kılı vardır. Hastanede bunlar çöpe atılmaya kalkılıyor. Benim ailemde daha önce böyle şeyler yaşamış birisi fark ediyor, onu alıyor. Almasak ne olacaktı? Bu delil çöpe atılır mı? Hastanedeki memur, bunu çöpe atmaya kalkıyor. İhmal üzerine ihmal var. Şimdi çöpe atılmak istenenler bizde duruyor. Aralarında bir tane kanlı çarşaf var. Çarşaftaki kan akarak oluşan bir kan değil. Yaranın üzerine basılmış veya o sırada ağzına tıkanmış. Bunların hepsi bizde duruyor” diye konuştu.