Erdoğan ve Erhürman Kıbrıs için hangi mesajları verdi, görüş ayrılığı var mı?
Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetiminin yeni lideri Tufan Erhürman, 19 Ekim’de göreve seçildikten sonra geçen hafta ilk kez Türkiye’yi ziyaret etti.
Kıbrıs‘ın kuzeyindeki Türk yönetiminin yeni lideri Tufan Erhürman, 19 Ekim’de göreve seçildikten sonra geçen hafta ilk kez Türkiye‘yi ziyaret etti.
Ankara’daki yoğun görüşmelerde hedef, özellikle Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin farklılıkları gidermek ve ortak bir söylem oluşturmaktı.
Türkiye “iki devletli çözüm” söyleminden vazgeçmedi. Erhürman ise çözüme ilişkin esnek yaklaşımını reddetmeyen bir çizgi izledi.
Tarafların üzerinde uzlaştığı unsurlar ise “eşit siyasi egemenlik, garantörlüğün devamı ve eşgüdüm içinde çalışma” oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Kasım’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Kıbrıs Türkü’nün gösterdiği yapıcı tutumu Rum tarafı da gösterirse, Ada’da egemen eşitliğe, eşit uluslararası statüye dayalı adil, gerçekçi çözüm bulunabilir” dedi.
Ankara’da yapılan değerlendirmeler, Erdoğan ile Erhürman arasında yapılan ilk görüşmelerin olumlu bir havada seyrettiği, tarafların pozisyonlarını birbirlerine daha fazla yaklaştırma olanağı bulduğu şeklinde.
Erhürman federasyon temelli bir formülü savunmuştu
Kıbrıs’ın kuzeyinde cumhurbaşkanlığı seçimlerini Cumhuriyetçi Toplum Partisi’nin (CTP) adayı Tufan Erhürman’ın kazanması, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye ve Kıbrıs Türkleri arasındaki uyumunun devam edip etmeyeceğini sorusunu gündeme getirdi.
Bunun nedeni Erhürman’ın, selefi Ersin Tatar ve Ankara’nın geliştirdiği “iki devletli çözüm” fikrine soğuk bakması, adadaki Rum ve Türk toplumlarını eşit egemenlik içinde buluşturabilecek federasyon temelli bir formülü savunmasıydı.
Erhürman’ın göreve başladıktan sonra ilk yurt dışı ziyaret kapsamında Ankara’da 13 Kasım’da gerçekleştirdiği temaslar, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi ile Türkiye arasında bundan sonra kurulacak ilişkilerin niteliği ve özellikle Kıbrıs sorununun çözümünde nasıl bir politika izleneceğinin görülmesi açısından önemli oldu.
Erhürman Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü.
Erdoğan ve Erhürman, kamuoyuna mesajlarını görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantısında iletti.
Eşgüdüm içinde çalışma arayışı
Tarafların verdikleri en önemli mesaj eşgüdüm içinde çalışmaya devam etmek oldu.
Erhürman’ın hem seçim kampanyası sırasında hem de seçimden sonra, Kıbrıs sorununun çözümünün “Türkiyesiz olmayacağını” kaydetmesi ve Türkiye ile birlikte bu sorumluluğu üstleneceği iletmesi önemli bir işaret olmuştu.
Benzer mesajları Ankara’da da veren Erhürman, selefleri gibi Kıbrıs sorunu ve dış politika ile ilgili süreçleri Türkiye ile birlikte yürüteceklerini kayda geçirdi.
Erdoğan da eşgüdümün önemine dikkat çekti ve Kıbrıs Türklerinin yanında olmaya devam edeceklerini belirtti.
“Dış politika koordinasyonu, söylem birliği, vizyon birliği, eylem birliği konularında neler yapılmalı, neler konuşulmalı, ne edilmeli o konuları genel itibariyle konuştuk detaylı bir şekilde, verimli ve faydalı bir görüşme oldu.
“Ben kendisiyle büyük oranda koordineli, verimli ve uyumlu çalışacağımıza da inanıyorum.”
İki devletli çözüm mü, federasyon mu?
Erhürman, önceki açıklamalarında iki devletli çözüm söyleminin Türk tarafının müzakere alanını daralttığını, Türk tarafının siyasi eşitliğini temel alacak bir federasyonun müzakere edilebileceğini savunmuştu.
BM parametrelerinde yer alan federasyon modeli, iki toplumlu ve iki kesimli bir çözüm öneriyor, kurulacak devletin tek bir uluslararası kimliğe sahip olmasını içeriyor.
Ankara’da “federasyon” kelimesini kullanmayan ama önceki çizgisini koruyan Erhürman, belirli koşulların sağlanması durumunda müzakere masasından kaçmayacaklarını söyledi.
Bu koşullar arasında müzakerelerin sonuç odaklı olması, belli bir zamanla sınırlandırılması ve çözüme ulaşılamaması durumunda eski statükoya dönülmemesi yer alıyor.
Erhürman, bu koşullar sayesinde, “müzakere etmiş olmak için değil, çözüm için müzakere edilmiş olacağını” kaydediyor.
Erdoğan ise “Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün Ada’da iki devletin bir arada var olmasından geçtiğine inanıyoruz” diyerek Ankara’nın yaklaşımını bir kez daha ortaya koydu.
Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi, 2017’de İsviçre’nin Crans Montana kasabasında yapılan ve federal bir çözümü içeren son müzakerelerin Rumların masadan kalkması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yeni bir politika oluşturmuştu.
Bu politika artık federasyonu değil ancak iki devletli çözümü müzakere etmeye dayalıydı.
Fidan da röportajında, “Kıbrıs Türkü’nün eşit, egemen, varoluş hakkını kimse alamaz. Ada’da ikinci sınıf statüye düşürülmesine kendileri de izin vermez, garantör ülke olarak biz de izin vermeyiz. Ya eşitlik içinde var olunur ya da olmaz” dedi ve ekledi:
“Şu anda iki devletli çözüm olarak tanımladığımız bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını esas alan yapı. Her iki tarafın da eşitliğini garanti altına alan ve sorun çıkarmayan en iyi yapı.”
Erdoğan ve Fidan’ın açıklamaları Ankara açısından iki devletli çözüm formülünün hala en iyi ve gerçekçi model olarak görüldüğünü gösteriyor.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimini, Türkiye’den başka hiçbir ülke tanımıyor.
Eşit egemenlik ve garantörlük vurgusu
İki devletli ve federasyon temelli çözümlere bakışa yönelik farklılığa karşın, Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetiminin söylem birliği içinde oldukları önemli başlıklar da bulunuyor.
Bunların başında Kıbrıs Türklerinin 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucusu olarak siyasi eşitliğe sahip olduğu.
Erhürman, bu unsuru, “Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs’ta iki eşit kurucu ortaktan biridir. Halkımın bu statüsü tartışmaya, müzakereye, pazarlığa açık değildir. Kıbrıs Türk halkı bu statüsü gereği Kıbrıs Adası’nın tamamında egemenlik haklarına sahiptir” ifadeleriyle vurguladı.
Erdoğan da Erhürman’ın bu vurguyu yapmasını “isabetli” bulduğunu kayda geçirdi.
Tarafların vurguladığı bir diğer konu ise Türkiye’nin garantörlüğü.
Erhürman, Türkiye’nin garantörlüğü konusunda güçlü mesajlar verdi ve “Yalnızca aramızdaki sarsılmaz kardeşlik ilişkisi dolayısıyla değil özellikle Kıbrıs’ın güneyinde ve bölgede silahlanmanın günden güne arttığı koşullarda Kıbrıslı Türklerin kendilerini güvende hissetmelerinin hukuki dayanağı olan garantör ülke olma vasfıyla da Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin tüm çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de en önemli aktörlerin başında gelmektedir” dedi.
Garantörlük ve eşit egemenlik, 2017’de Crans Montana’da yapılan müzakerelerde tarafların üzerinde en çok tartıştığı konuların başında geliyordu.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan, garantörlük sisteminin ortadan kaldırılmasında ısrar etmiş, Türkiye ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk yönetimi ise bunu kabul etmemişti.
Ankara’da hangi değerlendirmeler yapılıyor?
Ankara’da, Erhürman’ın Kıbrıs sorununa genel yaklaşımının Türkiye’nin siyasal ve güvenlik öncelikleriyle çelişmiyor olması önemli bir unsur olarak görünüyor.
Ankara Kıbrıs sorununda Türk tarafının tarihsel olarak çözümü isteyen ve geçmişte de bunu gösteren taraf olduğu, bu nedenle asıl politik kararlılık göstermesi gereken tarafın Kıbrıs Cumhuriyeti olduğu değerlendirmesi yapılıyor.

Kaynak: Haberler