Erdoğan’ın adaleti ‘Hizbullahçılar’ için çalıştı: 301 öğrenci içerde, 2 Hizbullahçı dışarıda!
Türkiye’de demokratik ve barışçıl eylemler kapsamında 301 öğrenci tutuklanırken, tutuklu bulunan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ise anjiyo oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “hukukunu” Hizbullahçılar için işletti ve Hizbullah hükümlüleri Şeyhmus Alpsoy ile Hamit Çöklü’yü affetti. Alpsoy da önce affedilen Mehmet Emin Alpsoy’un oğlu. Baba – oğul örgüt adına domuz bağ katliamlarını yapmaktan ceza almıştı.
CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun “gizli tanık” ifadeleriyle gözaltına alınıp, tutuklanmasıyla başlayan ve yurttaşların “seçme ve seçilme” hakkını korumak için sürdürdüğü eylemler kapsamında 301 öğrenci tutuklandı. Bununla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında; tutuklanan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ise dün sağlık sorunları nedeniyle anjiyo oldu.
İKİ HİZBULLAHÇI SERBEST
Kamuoyu; eylem ve siyasi soruşturmalar kapsamında yaşanan son gelişmelere tepki gösterirken; bugün resmi gazetede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararla iki Hizbullahçının affedilmesi ise tepkileri daha da arttırdı. Erdoğan’ın imzasıyla Hizbullah davalarında müebbet hapis cezasına çarptırılan Şeyhmus Alpsoy (56) ve Hamit Çöklü’nün (67) cezalarını “sürekli hastalık” gerekçesiyle affedildi.
BABASINI DA AFFETMİŞTİ
Erdoğan’ın kararıyla affedilen Şeyhmus Alpsoy; terör örgütü Hizbullah’ın kurucu elebaşısı Hüseyin Velioğlu’nun özel kuryesi, örgütün silahlı kolunun sorgucusu Mehmet Emin Alpsoy’un oğlu. Baba-oğul Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005 tarihli kararıyla İran İslam Devleti modeline benzeyen bir Kürdistan devleti kurma gerekçesiyle “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmak” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Baba Alpsoy; Mayıs 2023’te yine Erdoğan’ın imzasıyla “kocama hali” gerekçesiyle affedilmişti.
HİZBULLAH’IN KATİLLERİYDİ
Baba-oğulun ilk sorgusu 2000’de Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce (DGM) yapıldı. Yapılan sorgulama sonucunda; Baba Alpsoy, terör örgütünün sorgulamalarında işkenceyle öldürdüğü kişileri, kardeşi Hasan Alpsoy’un Ankara Etimesgut’taki evinin bodrumuna gömdüğü ortaya çıktı. Polislerin günlerce yaptığı arama sonucunda, söz konusu evde 3 ceset bulundu.
Oğul Alpsoy’un da cesetleri araca yükleyip, eve taşıyan kişi olduğu saptandı. Hasan Alpsoy ise sorgusunda cesetlerden haberinin olmadığını, bilseydi evini değiştireceğini ifade etti. Baba Alpsoy’un, yargılama sırasında pişman olmadığını söylediği ve “şeriat ve Allah için yaptık” dediği kamuoyuna yansıdı.
TAHLİYELERİ 6 KEZ REDDEDİLDİ
Baba ve oğul; geçmiş yıllarda yargılamanın DGM’de yapıldığını gerekçe göstererek tahliye ve yeniden yargılama istedi. Söz konusu istem 6 kez tekrarlansa da her seferinde mahkemeler bu talepleri kesinleşmiş hüküm olması ve davanın esasını etkileyecek bir bulgunun ortaya çıkmaması gerekçesiyle reddetti.
(Hamdi Çöklü)
KONCA KURİŞ’İ ÖLDÜRMEDEN YARGILANDI
Erdoğan’ın imzasıyla affedilen diğer Hizbullah sanığı Hamit Çöklü ise Adana 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce 2007’de “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldı. Çöklü, 1998’de Hizbullah davasında yakalandı. Çöklü’nün yargılanmasına Adana 2 No’lu DGM tarafından 2000’de başlandı. Terör örgütünün sığnakçıları arasında gösterilen Çöklü; İslamcı feminist yazar Konca Kuriş ve kapatılan HEP’in milletvekili Mehmet Sincar’ın da aralarında bulunduğu 24 kişiyi öldürme, 10 kişiyi de kaçırma iddiasıyla 10 Hizbullahçı ile birlikte “idam cezası istemiyle” yargılandı. Ancak 2004’te DGM’lerin ve idam cezasının kalkmasıyla, Çöklü 2007’de söz konusu cezaya çarptırıldı.
(En soldaki Şeyhmus Alpsoy. En sağdaki ise babası Mehmet Emin Alpsoy. Baba Alpsoy’da Erdoğan’ın imzasıyla 2023’te “bunama hali” gerekçesiyle affedilmişti.)
DGM SAVCILARI TEHLİKEYİ YILLAR ÖNCE YAZMIŞTI
Çöklü’nün DGM’deki iddianamesini hazırlayan dönemin DGM Savcıları Kasım Yağmur ve Semih Üreten ise söz konusu iddianamede şu ifadeleri kullanmıştı:
“Kendi deyimleriyle; ‘Baş kopunca gövde fonksiyonlarını yitirmiştir.’ Başsız ve lidersiz kalan örgütün dağılması kaçınılmazdır. Örgütün can damarı mahiyetindeki ana arşivinin ele geçirilmiş olması nedeniyle halen firarda olan üst düzey yöneticilerinin örgütü toplaması, mümkün değil. Zaten alt kadrodaki militanların tamamına yakını yakalandı. Ancak bunlarla ülkenin kangren haline gelmiş meselelerinden olan irtica tehlikesinin bittiğini söylemek mümkün değildir. Zira, ülkemizde Hizbullah İlim dışında aynı görüşteki çok sayıda grup ve cemaat halen faaliyetlere devam etmektedir.”