Hüda-Par Genel Başkanı Yapıcıoğlu: “Kürtler Kiracı veya Mülteci Değil, Bu Vatanın Sahibi ve Kurucu Halklarındandır”
Haber: Ahmet ÜN / Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI (DİYARBAKIR) – Diyarbakır’da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “1071’deki Malazgirt’teki birliktelikle Anadolu’nun fetih …
Haber: Ahmet ÜN / Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) – Diyarbakır‘da düzenlenen “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nda konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “1071’deki Malazgirt’teki birliktelikle Anadolu’nun fetih kapıları açıldı. 1915’teki birliktelikle Çanakkale Boğazı ve Anadolu’nun kapıları batılı emperyalistlere kapandı. Bunlar tarihin kırılma noktalarıydı. Kürtler kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve kurucu halklarındandır” dedi.
HÜDA-PAR tarafından Diyarbakır‘da iki gün sürecek “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”, açılış konuşmalarıyla başladı. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcı Mehmet Emin Ekmen, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, yazar, siyasetçi ve akademisyenlerin katılımıyla yapılan çalıştayın açılış konuşmasını yapan HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin değerlendirmede bulundu.
Kürt sorununun 200 yılı aşkın çözüm bekleyen en önemli meselelerden biri olduğunu aktaran Yapıcıoğlu, “Kimine göre, terör, şiddet, asayiş meselesidir, kimine göre kısmen bölgesel ekonomik geri kalmış meselesidir, kimine göre meselenin özünde Kürtlerin varlığının, kimliğinin, dilinin inkar edilmesi vardır. Kimine göre, bin yıl önce Türklerle başlayan bu kardeşlik serüveninin iki kavim arasındaki kardeşlik zemini olan İslam’dan uzaklaştığı için kardeşliğin zarar görmesidir. Velhasıl meselenin sebebi tarihi kökleri ve çözüm önerileri konusunda farklı düşünceler, farklı fikirler olsa da bu meselenin var olduğu ve çözüme kavuşturulması konusunda herkes hem fikirdir” diye konuştu.
‘Kürtlerin, Müslüman Türk kardeşleriyle tarihsel birliktelikleri tarihin akışını değiştirmiştir’
Türk ve Kürtler arasındaki birlik ve beraberliğinin önemini anlatan Yapıcıoğlu, şunları söyledi:
“Çalıştayımızın adı Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’dır. Evet, meselenin sosyal, siyasal hata uluslararası boyutları vardır. Çalıştayın isminin bu şekilde verilmesinin bir mesajı vardır. Bu mesaj da şudur, insani olmayan hiçbir çözüm gerçekçi de değildir, kalıcı da olamaz. Pansuman tedbirlerle daha fazla zaman kaybedilmemeli, kardeşliğin salt edebiyatını yapmayı bırakmalı ve artık hukukunun tahakkuk edilmeli diyoruz. 7 yıl önce Diyarbakır’da basın toplantısı düzenlemiştik, bizim o toplantı söylediklerimiz hak ettiği yankıyı bulmadı. O gün şöyle demiştim, Kürtlerin, Müslüman Türk kardeşleriyle tarihsel birliktelikleri tarihin akışını değiştirmiştir. 1071’deki Malazgirt’teki birliktelikle Anadolu’nun fetih kapıları açıldı. 1915’teki birliktelikle Çanakkale Boğazı ve Anadolu’nun kapıları batılı emperyalistlere kapandı. Bunlar tarihin kırılma noktalarıydı. Kürtler kiracı veya mülteci değil, bu vatanın sahibi ve kurucu halklarındandır. 100 yıllarca diğer Müslüman kavimlerle birlikte kardeşçe yaşayan Kürtler, ulus devlet fikrinin revaç bulmasından sonra sorun olarak algılanmış, kimlikleri ve varlıkları inkar edilmiş. Daha sonra varlıkları kabul edilip, meseleye çözüm arayışları olmuşsa da sorun doğru isimlendirmediği ve doğru yöntemler kullanılmadığı için çözülememiş. Çözülemeyen bu sorun derinleşerek uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu nedenle de gittikçe çözümü daha da zorlanmıştır. Başarısız denemeler sonucunda yöntemin ve yaklaşımın düzeltilmesi gerekirken, sorunun varlığı yeniden inkar edilmeye, yapılması gereken her şeyin yapıldığı ve sorunun aslında çözüme kavuştuğu iddia edilmeye başlandı. Mesele bitmemiştir, devam ediyor. Sorun bizimdir, hepimizindir ve mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.”
‘Herkes mutlaka bu meselenin çözülmesi konusunda hem fikirdir’
Bu meselenin sadece Kürtlerin meselesi olmadığını belirten Yapıcıoğlu, “Bu mesele aslında ben insanım, haktan, adaletten yanayım diyen herkesin meselesidir. Herkesin elini taşın altına koyması gerekir. Mesele hukuku olmayan, sözde kalan kardeşliğin tahakkuk edilmemesidir. Adaletten sapma ve ortak paydaları yok sayma nedeniyle birliğin bozulmasıdır. Mesele budur. Çözümün gerekliliği konusunda tereddüt yoktur. Herkes mutlaka bu meselenin çözülmesi konusunda hem fikirdir. Birlik olmak, kardeş olmak, iç cepheyi güçlendirme ya da benzeri ifadeler bir mecburiyeti ifade ediyor. Biz, bir çözüm bulmak ve bu meseleyi köklü bir şekilde çözmek zorundayız. Meselemizi sulh yoluyla, adaletle çözmek mecburiyetindeyiz. Zira meselenin çözümsüz kalması sonucu emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve ekonomik çöküntüdür” ifadelerini kullandı.
‘Tahkik, tetkik, tahlil ve teşhis doğru yapılırsa tedavi kolaydır’