İngiltere’nin unutulan kralı Athelstan neden gölgede kaldı?
İngiltere’nin ilk kralı Avrupa genelinde tanınan bir kraldı ama aradan geçen yüzyıllarda tarih tarafından gölgede bırakıldı.
İngiltere‘nin ilk kralı, döneminde Avrupa genelinde isim salmıştı ama aradan geçen yüzyıllarda tarihin tozlu rafları arasında kayboldu.
Bu kadar çok şey başarmış bir kral olarak Athelstan şaşırtıcı bir şekilde tarih kitaplarında pek yer almıyor.
Üstelik oldukça gizemli bir hükümdar olmasına karşın.
Athelstan’ın kendisi büyük ölçüde unutulmuş olabilir ama mirası hala çok büyük.
İngiltere‘nin farklı krallıklarını birleştirmenin dışında, kıta Avrupası’yla da derin ve karmaşık bir ilişki kurdu.
Ülkesinde farklı kültür ve kimliklerden gelen halkları yönetti.
Ayrıca taç giyen ilk İngiliz kralı oldu ve bu gelenek hala devam ediyor.
Ancak öldükten sonra Athelstan, dedesi Büyük Alfred’in gölgesi altında kaldı.
16. yüzyılın ikinci yarısında İngiliz halkının kökenleri konusunda hikayeler aranmaya başlandığında gözardı edildi.
19. yüzyılın büyük kısmında tarihçiler imparatorluk kimliğini güçlendirmek için geçmişe bakarken, bir dipnottan fazlası değildi.
Athelstan’ın yeni bir hayat hikayesini yazan Cambridge Üniversitesi Robinson Koleji’nden tarih profesörü David Woodman artık bu kralın hatırlanma zamanının geldiğini düşünüyor.
Eylül 2025 Athelstan’ın tahta geçmesinin 1.100’üncü yıldönümü olarak kayda geçti.
Woodman’a göre Athelstan’ın hikayesi aynı zamanda, söylenegelen İngiltere‘nin başta homojen bir kültüre sahip olduğu inancını da alt üst ediyor.
Bu yanlış inanç bugünlerde aşırı sağ tarafından tekrarlansa da gerçek çok farklı.
Athelstan kimdi?
Athelstan erken Ortaçağ döneminin belki de en ünlü kralı Büyük Alfred’in torunuydu.
Alfred Vikinglerle savaşlarıyla ve Danimarkalıları 9. yüzyılda kesin bir şekilde yenmesiyle tanınıyor.
Alfred, Danimarkalılarla mücadelesi sırasında, eskiden rakip krallık olan ve İngiltere‘nin orta kesimlerinden doğusuna uzanan Mercia’nın bazı kesimlerinde nüfuz edindi.
Krallığını daha sonra İngiltere‘nin güneyindeki Wessex bölgesinden kuzeye doğru genişletti.
Christ Church Koleji’nden tarih profesörü Sarah Foot, “Doğu Anglia bölgesini (Norfolk, Suffolk ve Cambridgeshire) Danimarkalılardan alan Alfred’in oğlu Edward olmuştu” diyor.
Edward, kale içine inşa edilen kasabaları sayesinde, ele geçirilen düşman topraklarını elinde tutabildiği yeni bir savaş yöntemi geliştirdi.
Edward Doğu Yorkshire bölgesine kadar giden Humber Nehri’ne kadarki bütün toprakların kralı olarak öldü.
Athelstan M.S. 894 civarında doğdu, tahtın varisiydi ve ailesinin krallığı genişletme geleneğini sürdürdü.
Athelstan İngiltere‘yi nasıl yarattı?
Athelstan M.S. 924’te babası Edward ölünce kral oldu.
Üvey kardeşi Alfweard ile farklı krallıkları yönettiklerine de inanılıyor.
Ancak Woodman, “Her ne olmuş olursa olsun, Alfweard öldü. Nasıl öldüğünü bilmiyoruz ve Athelstan da doğal olarak Anglo Saksonların tek kralı haline geldi” diyor.
Resmen M.S .925’te taç giydi. Bir yıl sonra kız kardeşini, krallığının kuzeyindeki Northumbria bölgesinin Viking Kralı ile evlendirdi.
Bir yıl sonra Viking Kralı öldü ve Athelstan Northumbria’yı da ele geçirdi.
Liverpool Üniversitesi’nden Ortaçağ tarihi profesörü Clare Downham, “Bir komplo olduğunu varsaymak kolay ama bilmiyoruz. Bu, İngiltere‘nin yaratılmasında önemli bir an” diyor.
Daha önce ayrı krallıklar olan Wessex, Mercia ve Northumbria’yı birleştiren Athelstan tüm İngiltere‘nin ilk kralı oldu.
Foot, “Ne yaptığını biliyordu” diyor:
“Yeni bir tür ülke yarattığını ve Britanya adalarında, Roma İmparatorluğu zamanında görülmeyen bir birlik sağladığını biliyordu.”
Bu birlik yeni kurduğu krallığı savunmakta önemliydi.
Woodman, “Viking saldırıları karşısında insanları bir araya getirmenin önemini biliyordu. Fakat burada kişisel hırs unsuru da var. Bu, otoritesini genişletmenin de bir yöntemiydi” diyor.
Yeni İngiltere Krallığı Athelstan’ın yaşamı boyunca birarada kaldı. İktidarına meydan okuyan Vikingler, İskoçlar ve Strathclyde Gallilerinin oluşturduğu ittifakı M.S. 937’deki Brunanburh Savaşı’nda yenerek krallığını güçlendirdi.
Bu savaşın nerede yaşandığı tam olarak bilinmese de İngiltere’nin kuzeydoğusu olduğu sanılıyor.
Athelstan dönemi İngiltere’si neye benziyordu?
Bütün bu savaşların ve fetihlerin dışında Athelstan yeni krallığına kozmopolit bir hava da getirdi.
Bugünlerde özellikle aşırı sağda, erken dönem İngiltere’nin Avrupa’nın geri kalanından kopuk ve homojen bir kültürel yapıya sahip olduğuna inanma eğilimi var.
Gerçekte, yeni kurulan İngiltere Krallığı aslında dışa dönük bir toplumdu.
Woodman, Anglo Sakson kelimesinin aşırı sağla anılması yüzünden akademisyenlerin, erken Ortaçağ terimini kullanmayı tercih ettiğine işaret ediyor.
Woodman anlatıyor:
“Aşırı sağ kesim Anglo Sakson terimini kullandıklarında, 10. yüzyılda İngiltere’de tek kültürlü bir halkın yaşadığını düşünüyorlar. Gerçekte bu, dönemin nasıl olduğu konusunda büyük bir yanlış algı.
“10. yüzyılın başlarında aslında çok çeşitli bir yerdi. Hep Athelstan’ın kraliyet meclisinin nasıl olabileceğini düşünürüm ve İngiltere’nin içindeki farklı krallıklardan, genel olarak Britanya’dan ve Avrupa’dan çok fazla insan vardı.
“Eski İngilizce, Eski Norsça, Esi Galce ve Latince konuşuluyordu. Anglo Sakson terimini çok düşünmeden, 10. yüzyılın başlarındaki gerçekler değerlendirilmeden kullanılıyor.”
Downham da buna katılıyor.
“Bugün İngiltere dediğimiz yerde çok fazla kültürel çeşitlilik vardı. M.S. 500’lerde başlayan yekpare bir İngiliz kültürü yok” diyor.
Athelstan, seleflerinin aksine Avrupa’daki diğer ülkelerle derin ilişkiler arayışına girdi ve tutarlı bir dış politika geliştirdi.
Woodman, “O dönemki Avrupa’yla çok bağlantılıydı. Üvey kız kardeşlerinden birini Avrupa’daki hanedanlardan biriyle evlendirdi ve Avrupalı alimleri İngiltere’ye gelmeye teşvik etti” diyor.
Öldüğünde ne oldu?
Athelstan’ın liderlik özelliklerine karşın, kurduğu krallık ölümünden sonra yaşamadı. M.S. 939’da öldüğünde hızla bölündü ve Northumbria Krallığı yeniden kuruldu.
Fakat Athelstan’ınki gibi daha büyük bir krallık kurmak fikri devam etti. Foot “M.S. 954 ve sonrasında yine birleşik bir krallık oldu ve bir daha da hiç ayrılmadı” diye anlatıyor.
Athelstan neden unutuldu?
Foot’a göre tüm İngiltere’nin ilk kralı olarak çağdaş zamanlara ismi kalmalıydı ama Athelstan, Alfred’in gölgesinde kaldı.
Alfred’in yaşamı konusunda çok fazla kaynak var.
Bunlara yaşadığı sırada Galli keşiş Asser’in yazdığı biyografi de dahil.
Athelstan’ın ilk akademik biyografisini yazan Foot, kaynakların Alfred’i son derece canlı olarak tasvir ettiğine işaret ediyor.
Athelstan’da ise bu mümkün değil.
Woodman, “Athelstan’ın bugün çok az bilinmesinin nedenlerinden biri de bu. Döneminde, dedesi gibi hayatını yazan büyük bir biyografi yoktu” diyor.
Bunun nedeni ise bilinmiyor.
Downham “Belki de dedesinin şöhretinin tadını çıkartıyordu” diyor.
“Belki de bir biyografi yazıldı ama günümüze kadar gelemedi. O kadar çok metin kayboldu ki. Çok sayıda kitap yangınlarda, sellerde gitti ya da kasten yok edildi. Dolayısıyla bilmek mümkün değil” diye ekliyor.
Ölümünden sonra 10. yüzyılda bir biyografisi yazıldığı biliniyor. Çünkü daha sonra yazılan ve bu biyografiden bahseden bir metin var.
Fakat orijinal biyografi günümüze gelemedi.
Downham, “Dönemine dair iyi bir belge, buyruk ve sözleşme koleksiyonu var. Bu da büyük ölçüde Athelstan döneminde yönetimin daha etkin ve yerleşmiş olmasından. Fakat bir bireyin biyografisi kadar eğlenceli değiller” diyor.
Tarihçiler biyografisi olmamasına karşın. Athelstan’ın yaşamı ve mirası konusunda parçaları birleştirmeye çalışıyor.
Askeri bir güç, topraklarını genişletmekte acımasız ve diğer ülkelerle ilişkilerinde hırslı bir figür olan Athelstan için imaj da çok önemliydi.
Foot “Athelstan imajına çok dikkat eden bir kraldı. Nasıl göründüğüne, hakkında neler söylendiğine dikkat ederdi” diyor.
Woodman da Athelstan’ın birçok açıdan zamanının ötesinde bir kral olduğu görüşünde.
Entelektüel açıdan meraklıydı, krallığının nasıl yönetildiğini denetleyen merkezi bir yapı kurmuştu ve kraliyet gücünün ne anlama geleceğini bir anlamda tanımlamaya başlamıştı.
Athelstan’ın gösteri ve gösteriş kabiliyeti ise bugün hala yaşıyor.
Foot, Kral 3. Charles’ın 2023’teki taç giyme törenindeki ritüellerin çoğunun 1.100 yıl önce Athelstan’ınkiyle aynı olduğunu söylüyor ve “burada büyük bir devamlılık var” diyor.

Kaynak: Haberler