Mansur Yavaş’tan ‘kurucu önder’ çıkışı: ‘Adı birden bire barış güvercinine çıkıyor’
Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, şehit yakınları ve gazilerle iftar yemeğinde bir araya geldi. Yavaş, “Çözüm, barış dendiği zaman bakıyoruz terörist başının adı birdenbire barış güvercinine çıkıyor. Kurucu önder deniyor. Bizim bildiğimiz bir tane kurucu önder var o da Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, şehit yakınları ve gazilerle ANFA Fuar ve Kongre Merkezi’nde iftar yemeğinde bir araya geldi.
Yavaş’a eşi Nursen Yavaş, kayınvalidesi Nevin Kıvanç ve ilçe belediye başkanları da eşlik etti.
Mansur Yavaş şöyle konuştu:
“Öncelikle ramazan ayı münasebetiyle tuttuğumuz oruçların, yaptığımız ibadetlerin hak katında kabul edilmesini Cenabıallah’tan niyaz ediyorum. Bu meyanda bugün burada bulunmamıza sebep olan adlarına iftar düzenlediğimiz şehitlerimizin Türklerin Anadolu’ya girdiği 1071’den beri bugüne kadar bu ülkenin, bu Anadolu’nun bize vatan yapan bütün şehitlerimizin bugüne kadar yine ülke sınırlarını korumada, ülke dışında, içinde şehit olan tüm şehitlerimizin mekanları cennet olsun, Peygamberimize komşu olsun inşallah. Şehit çocuğunu dinlediniz. Hep ateş düştüğü yeri yakıyor. Ama aradan zaman geçiyor.
Birileri geliyor. Birdenbire bazı insanları ‘akil insan’, ‘barış elçisi’, ‘barış güvercini’ gibi bizlere sunmaya başlıyorlar. Kim istemez barışı, kimi istemez ülkesinde huzuru? Bu huzuru bozanlar kimdi? Bu huzuru bozanlarla mücadele edenler kimdi? Bu huzuru bozanlara, ülkenin diğer yerlerindeki insanların rahat uyuması için bunlarla mücadele edenler kimdi? Bu uğurda ülke sınırlarını korumak için bedenlerini siper edip toprağa verenler kimdi? Şimdi birdenbire 50 yıllık bir mücadele ortadan kaldırılıyor ve daha önce 2015 yılında olduğu gibi bir çözüm süreci gündeme getiriliyor. Üzüntümüz şu; çözeceğiz derken o tarihlerde o çözüm sürecinin arkasından bu sefer azan terörizmi ortadan kaldırmak için tam 800 şehit verdik. Yani o çözüm sürecindeki o azgınlık 800 tane şehidimize mal oldu. Bu nedenle tedirginiz.
“ELİNDEN GELENİ YAPMASI LAZIM”
Böyle çözüm barış dendiği zaman bakıyoruz terörist başının adı birdenbire barış güvercinine çıkıyor. Kurucu önder deniyor. Bizim bildiğimiz bir tane kurucu önder var o da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Yine aldanıyorlar. Diyorlar ki silah bırakılacak. Bakıyorsunuz açıklamaya silah bırakmanın ‘s’si yok. Ateşkes olarak adlandırılıyor. İki ülke arasında savaş olurken ateşkes yapılır. Karşınızda düşman bir ülke falan yok. Ülkeye düşmanlık edenler var. Ateşkes diye bir şeyi tanımıyoruz. Silah bırakacaklar. Öncelikle içeride ve dışarıda silah bırakacaklar. Ancak bugüne kadar bunun emaresini de görmedik.
Sayın Cumhurbaşkanı ve diğer bütün yetkililer şunu söylediler; bu silah bırakıp sadece yurt içindeki PKK’yı değil, Kandil’i ve Suriye’yi de oradaki YPG’yi de kapsıyor dediler. Halbuki bakıyoruz ki YPG orada Suriye ordusuyla yan yana gelmiş zaten akıl var mantık var, Amerika oraya binlerce tır silah gönderdi. O silahları bırakmaları bence hiç mümkün değil. Bunları bırakmayacaklar. Korkumuz tekrar bu silahları Türkiye’ye karşı kullanacaklar. Dolayısıyla hükümetimizin ve devletimizi güçlü bir şekilde Suriye’de de YPG’yi silahsızlandırmak için elinden geleni yapması, bütün gücünü kullanması lazım.
“ŞEHİT AİLELERİ DERNEKLERİ TEMSİLCİLERİNİN DE O MASAYA OTURMASI LAZIM”
Ben her şeyden önce şunu söylerim; madem bu toplumun vicdanı kanatmadan bir şey planlıyorsunuz, toplumun tümünün kabul etmesi için öncelikle hepsini için rahatlaması için ne planlanıyorsa anayasa değişikliği olarak sizden ne isteniyorsa siz onlara ne verecekseniz buna öncelikle toplumla paylaşmanız lazım. Ve eğer bir şekilde sözler verildiyse bunların kamuoyuna açıklanması lazım. Ve bu masaya bir sürü artık bugün vakıf ve şehit aileleri derneklerimiz var değil mi?
Mutlaka onların temsilcilerinin o masaya oturması lazım. Onlardan helallik almadan onların iznini almadan hiçbir şey yapamazsınız. Bu toplumdaki bu yıllardır akan kanı hiçbir şey yokmuş gibi bu toplumun davranmasını hiç kimseden isteyemezsiniz. Bu nedenle ben diyorum ki böyle bir talep olabilir ama bilin ki toplumu büyük bir kısmı sizinle beraberdir. Sizin arkanızda ve sizin yanınızdadır. Bu şekilde oldubittiye gelmesine de asla müsaade etmeyecektir. Etmeyecek çok sayıda insan vardır. Bunu böyle bilinmesini istiyorum.
Bu konuşmaları yapmak bile bizim için ne kadar üzücü. Biz sadece ve sadece şehitlerimizin bize bıraktığı anneleri, babaları, aileleri onların çocuklarının geleceği istikballeri, eğitimleriyle ilgilenmemiz el üstünde tutmamız gerekirken bugün neleri konuşur hale geldik. İnşallah kalbimiz ister ki iyi olsun ama tereddütle yaklaşmak da hepimizin hakkı. Çünkü daha önce denendi, daha kötü oldu. İnşallah öyle olmaz diyorum.”