Önce kum yedi, sonra beşik kemirdi! Kreşten gelen telefon gerçeği ortaya çıkardı
Önce annesinin aldığı cırt cırtlı defteri yalamaya başladı. Gün geçtikçe yaşı ilerliyor ve garip şeyleri kemirip duruyordu. Dikkatleri kreşte avuç avuç kum yemesiyle üzerine çekmişti. Peşine duvar, kapı pervazı ve hatta mobilyalar geldi. Henüz 21 aylık bebeklerinde sıradan olmayan bir durum vardı ve aile için artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Peki bebeğin davranışı basit bir merak mıydı, yoksa vücudun verdiği sessiz bir alarm mı?
Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr – Bebekler dünyaya geldikten kısa bir süre sonra adım atmaya başladığında, ebeveynlerin endişeli bakışları da onların peşine takılır. Düşüp canlarını acıtmalarından, uzanmamaları gereken yerlere uzanmalarından korkulur. Kimi bebek daha sakindir, kimi ise yerinde duramaz; bazıları için uzaktan bir göz yeterliyken, bazıları anbean takip ister. Galler’in Wrexham kentinde yaşayan 31 yaşındaki Jess Harry de iki erkek çocuk annesiydi. Ancak 21 aylık oğlu Junior söz konusu olduğunda, gözlerini üzerinden bir dakika bile ayırmaması gerekiyordu. Çünkü diğer annelerden farklı olarak onun için ‘bir anlık dalgınlık’ bile risk demekti.
Bir gün kreşten gelen telefon, Harry ailesinin hayatını kökten değiştirdi. Küçük Junior’ın yaşadıkları sıradan bir merak ya da yaramazlık değildi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, nadir görülen bir sendromla karşı karşıya olduklarını öğrendiler.

GECELERİ UYANIP DUVARLARI KEMİRİYORDU
Şimdilerde 21 aylık olan Junior doğduğu ilk aylarda eline geçen birbirinden farklı sayısız cismin tadına bakmak istiyordu, ilk belirtileri annesinin ona verdiği cırt cırtlı defterleri yalamaktı. Ancak bu Jess Harry için enteresan bir durum değildi. Oğlunun yeni bir şeyler keşfetmeye başladığını düşündüğü için bunun üzerinde çok durmamıştı. Zaman zaman başka bir bebeğin yeme eğilimi olmayan yiyecekleri yeme çabası Jess Harry’i endişelendirse de durumun ciddiyeti Junior kreşe başladığında resmiyete kavuşmuş oldu. Okuldayken avuç avuç kum yiyen, sınıftaki halı ve mobilyaları yemek isteyen Junior öğretmenlerinin uyarısıyla kontrol altına alınmaya çalıştı. Jess Harry okula geldi ve durumu dinlediğinde şoke oldu ve ne yazık ki oğlunu kreşten almak zorunda kaldı. Oğlunu gözlem altına alan Jess Harry evin gizli kamera kayıtlarını izledi, oğlunun kreşten döndükleri gece duvarı kemirdiğini ve yemeye çalıştığını gördü. Ardından sabah beşiğindeki diş izlerini gördü ve beşikten bazı parçaların yerde durduğunu fark etti. Bunun üzerine ahşap beşiği metal bir çocuk karyolası ile değiştirdi ancak bu küçük Junior’ı yıldırmadı. O geceki kamera kayıtlarında gece boyunca odanın kapı pervazını kemirdiği görüldü.
En son bir alışveriş merkezinden perde alan Jess, eve gelene kadar küçük oğlunun perde kutusunu kemirip neredeyse bitirdiğini görünce artık gözlemlerine bir son verip onu doktora götürmeye karar verdi. İşe ilk olarak kan testi yapmakla başlayan uzmanlar Junior’ın kanında kurşun tespit ettiler ve bu maddenin kemirdiği kapıdaki boyalardan kaynaklandığı düşünüldü. Yapılan tetkiklerde küçük Junior’da Pika Sendromu’nun büyük bir belirtisi olan demir eksikliği görüldü. Doktorlar konuyla ilgili aileyi bilgilendirdi. Jess Harry bir dakika bile gözünün önünden ayırmadığı küçük oğlunu çok daha yakından izlemeye başladı. Yemek konusunda seçici olan ve özellikle yenilebilir olmayan ürünleri yeme konusunda ısrarcı olan küçük Junior’ın şu sıralar ahşap ve karton tüketmek konusunda ısrarcı olduğu biliniyor. Annesi oğlunu yenilebilir ürünlere teşvik etme konusunda ciddi bir uğraş verse de parka gitmek bir alışveriş merkezinde gezmek gibi rutin etkinliklerden uzak durmayı tercih ediyorlar.

BU SENDROMUN BİRÇOK NEDENİ VAR
Dünyanın birçok yerinde sayısız bebekte görülebilecek Pika sendromunu tüm detaylarıyla anlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Pınar Karadeniz, Pika sendromunun besin değeri olmayan toprak, kil, kağıt, kum, plastik gibi maddelerin en az 1 ay boyunca, çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayacak şekilde yenmesiyle giden bir yeme bozukluğu olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Pınar Karadeniz, “Dünya verilerine göre çocuklarda pikanın kesin sıklığını söylemek zor ancak son çalışmalar çocukluk çağı yeme bozuklukları içinde pikanın yaklaşık yüzde 2 civarında görüldüğünü bildiriyor. Genel pediatrik popülasyonda pikanın yüzde 0,5–2 civarında olduğu, bazı çalışmalarda ise çocukların yaklaşık yüzde 3–5’inde tekrarlayan pika davranışları saptandığı bildiriliyor. Otizm spektrum bozukluğu (OSB) ve zihinsel/developmental yetersizlikte pika sendromunun yüzde 18–30’lara çıkabiliyor“ diyerek çocukların en sık yediği maddeleri sıraladı. Bu maddeler arasında toprak, kil, kireç, duvar/boya parçaları, kum, kağıt, saç, kumaş, plastik, sabun, kül, buz vb. maddeler yer alıyor. Yenilebilir olmayan bu ürünlere olan eğilimin nedenleri arasında ise demir–çinko eksikliği, duyusal arayış (ağızda dokuyu hissetme), stres, ihmal, otizm gibi nörogelişimsel farklılıklar ve aile içi/çevresel faktörler sayılıyor.
“0-2 yaş arasındaki bebeklerin çevreyi ağızlarıyla keşfetmesi, yerden bir şeyleri alıp ağzına götürmesi gelişimsel olarak normal kabul edilir. Bu nedenle 2 yaş altındaki çocuklarda bu davranışları rutin ‘oral keşif’ olarak değerlendirir, Pika tanısını çok dikkatli koymak gerekir. Ancak 18–24. aydan sonra, ısrarlı, yoğun, tehlikeli ve durdurulamayan besin dışı madde yeme davranışı varsa hekim bu davranışı ‘Pika yönünden ciddi risk’ olarak ele alır ve demir-çinko eksikliği, kurşun maruziyeti, nörogelişimsel gerilik gibi durumlar açısından mutlaka değerlendirir.” Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Pınar Karadeniz

Pika sendromunun çoğu zaman ‘kendiliğinden ortaya çıkan’ bir durum olmadığını aksine altta yatan biyolojik ve psikososyal etkenlerin bir araya gelmesiyle geliştiğini söyleyen Uzm. Dr. Karadeniz, demir eksikliği ve demir eksikliği anemisinin pika ile güçlü bir ilişkisi bulunduğunu, çinko eksikliğinin de bu davranışı tetikleyebilen önemli bir faktör olduğunu söyledi. Otizm spektrum bozukluğunda, zihinsel veya gelişimsel yetersizlikler ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda Pika davranışının belirgin şekilde daha sık görüldüğünü ifade eden Uzm. Dr. Karadeniz, “Bunun yanında şiddetli stres, travma, ihmal, duygu düzenleme güçlükleri ve bazı psikiyatrik bozukluklar da riski artırır. Düşük sosyoekonomik düzey, kalabalık yaşam koşulları, eski binalarda yaşamak, toprakla yoğun temas ve kurşun içeren çevresel maruziyetler pikanın hem ortaya çıkışını hem de komplikasyonlarını tetikleyebilir. Aile içi bağlanma dinamikleri, ebeveyn tükenmişliği, ihmal, düzensiz beslenme ve çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması da önemli risk faktörleri arasındadır. Kısacası pikanın altında genellikle hem biyolojik (demir, çinko eksikliği, nörogelişimsel bozukluklar) hem de psikososyal birçok etken bir arada bulunur“ açıklamasında bulundu.

“Besin değeri olmayan maddelerin yutulması kısa ve uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Eski binalardaki kurşun içeren boyalar, kirli toprak ve bazı endüstriyel atıklar kurşun ve diğer ağır metal zehirlenmelerine neden olabilir. Bazı boyalar, kimyasallar, deterjan kalıntıları akut toksisiteye yol açabilir. Toprak ve kumla birlikte Toxocara spp., Ascaris gibi bağırsak parazitleri; kedi-köpek dışkısı ile farklı enfeksiyonlar bulaşabilir. Bağırsak tıkanıklığı (ileus), taşlaşmış kitleler (bezoar), perforasyon (delinme) ve ağır kabızlık görülebilir; bazı olgular acil cerrahi gerektirebilir. Ahşap, cam, metal gibi keskin cisimler özofagus, mide ve bağırsakta yırtılma riski taşır. Küçük cisimler boğaza kaçıp nefes borusunu tıkayabilir; bu durum yaşamı tehdit eder. Sert cisimler diş kırıkları, mine hasarı, ağız içi yaralar yapabilir. Nadiren eski inşaat malzemelerinden asbest lifleri gibi toksik maddelere maruziyet de söz konusu olabilir; bu nedenle çocuğun ne yediğini ve nereden aldığını bilmek kritik önemdedir.” Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Pınar Karadeniz
DOĞRU TEDAVİYLE SENDROMU YOK ETMEK MÜMKÜN
Açıklamalarına Pika sendromunun uzun vade yaratabileceği etkilerden bahsederek devam eden Uzm. Dr. Karadeniz, tedavi edilmeyen ya da altta yatan nedenleri düzeltilmeyen Pika’nın, uzun vadede ciddi fiziksel ve psikososyal sonuçlara yol açabileceğini söyledi. Sürekli besin dışı madde tüketiminin, çocuğun yeterli kalori ve protein alamamasına neden olarak büyüme geriliğine, ayrıca demir ve çinko gibi mikrobesin eksikliklerine yol açabileceğinin de altını çizdi. Uzm. Dr. Karadeniz, “Demir eksikliği de bilişsel ve motor gelişimi olumsuz etkileyen önemli bir risk faktörüdür. Buna ek olarak tekrarlayan bağırsak tıkanıklıkları, cerrahi müdahaleler gerektiren durumlar, kronik kabızlık ve karın ağrısı gibi fiziksel komplikasyonlar görülebilir. Pika’nın psikososyal etkileri ise aile içi stresin artması, ebeveynlerin sürekli tetikte olması, çocuğun akranları tarafından dışlanması, özgüven kaybı ve davranışsal sorunların ortaya çıkması şeklinde kendini gösterebilir” dedi. Ancak bu süreçte altta yatan biyolojik ve çevresel nedenlerin giderilmesinin ve uygun davranışçı müdahalelerin uygulanmasıyla, sendromun çoğu çocukta zamanla belirgin şekilde azaldığı ve hatta tamamen düzelebileceğinin altını çizdi.

Pika sendromu teşhisi almış bebeklerin kurşun ve diğer toksin birikimlerini değerlendiren Uzm. Dr. Karadeniz, Pika’nın özellikle eski binalarda yaşayan ve toprak/boya yiyen çocuklarda çocukluk çağı kurşun zehirlenmesinin önemli nedenlerinden biri olarak kabul edildiğini söyledi. Kurşunun sadece kronik birikimle değil, akut toksisiteyle de kendini gösterebildiğini: Baş ağrısı, kusma, karın ağrısı, uykuya meyil, nöbetler, ensefalopati gibi ağır bulguların görülebildiğinin altını çizdi. Gerçek riskin çocuğun ne yediğine (boya, pil, ağır metal içeren cisimler, sanayi atığı içeren toprak vb.), ne kadar süredir yediğine ve yaşadığı çevrenin kurşun ve diğer toksinlerle kirlenme düzeyine bağlı olduğunu hatırlattı.
TEDAVİSİ ÇOK YÖNLÜ AMA İMKANSIZ DEĞİL
Pika sendromunun tedavisinin çok yönlü olması ve çocuğun ihtiyaçlarına göre bireysel olarak planlanmasının önemli olduğunu ileten Uzm. Dr. Pınar Karadeniz, “İlk adım ayrıntılı değerlendirmedir; çocuğun hangi maddeleri, ne sıklıkta ve hangi ortamlarda yediği belirlenir, eşlik eden otizm, gelişimsel gerilik, anemi, beslenme yetersizlikleri ya da stresörler değerlendirilir ve Hb, ferritin, demir, çinko, kurşun gibi kan tetkiklerinin yanı sıra gerektiğinde parazit incelemeleri yapılır. Tıbbi tedavide saptanan demir, çinko ve diğer vitamin-mineral eksiklikleri yerine konur, anemi tedavi edilir; paraziter enfeksiyon varsa gerekli tedavi uygulanır ve kurşun yüksekliği söz konusuysa toksikoloji veya çocuk hematoloji ile birlikte süreç yönetilir” dedi.
Davranışçı ve çevresel müdahaleler kapsamında çocuğun ulaşabileceği tehlikeli maddeler ortadan kaldırılması, ev ve oyun alanlarının güvenli hale getirilmesi, davranışçı terapiyle çocuğun besin ve besin dışı maddeleri ayırt etmesi, besin dışı bir maddeyi ağzına götürdüğünde dikkatinin başka yöne çekilmesi ve doğru davranışlarının pozitif pekiştireçlerle ödüllendirilmesi gerektiğini iletti. Uzman isim tüm bunlara ek olarak gerektiğinde nörogelişimsel ve psikiyatrik desteğin de tedavi sürecine dahil edilmesinin önemine ve aile eğitiminin de tedavinin önemli bir parçası olduğunu belirtti. Uzm. Dr. Karadeniz, açıklamalarını ailelere Pika’nın sıradan bir alışkanlık değil, ciddiye alınması gereken bir durum olduğu ancak suçlayıcı bir yaklaşımın da doğru olmadığının anlatılması gerektiğini ve ev düzeni, gözetim, beslenme ile ödüllendirme sistemleri konusunda yapılandırıcı rehberliğin önemli bir aşama olduğuna dikkat çekerek sonlandırdı.
Kaynak: Milliyet