Otoriter dalgaya karşı direniş: Halkın gücü demokrasiye sahip çıkıyor

CHP’nin dış politika kurmayı İlhan Uzgel, iktidarın gücünü dünyadaki ‘otoriter dalgadan’ aldığını belirterek, “Bunun sonuçlarını, ağır bir ‘otoriterlik krizi’ olarak yaşıyoruz. Biz bu mücadelenin Türkiye’ye, bize düşen payını yaşıyoruz. Bu mücadele, toplumsal muhalefet ile siyasal muhalefetin birleştiği noktada gerçekleşebilir. Halkımızdan başka direnç noktamız yok” dedi.

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali ve gözaltına alınmasıyla başlayan, İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla şiddetlenen eylemler ile dünyadaki ‘otoriter dalganın’ Türkiye’ye etkilerine ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulundu.

‘OTORİTER DALGANIN MERKEZİ ABD’

Mevcut iktidarın gücünü otoriter dalgadan ve ‘Donald Trump gibilerden’ aldığını belirten Uzgel, “Ancak biz gücümüzü halkımızdan alıyoruz. İktidarın kendi yönetim anlayışıyla dünyadaki otoriter dalga, özellikle Trump’ın yeniden başa geçmesiyle birlikte örtüştü. Bunun sonuçlarını, daha ağır bir ‘otoriterlik krizi’ olarak yaşıyoruz. Burada esas mücadele küresel ölçekte otoriter siyaset anlayışıyla demokratlar arasında yaşanacak. Biz bu mücadelenin Türkiye’ye, bize düşen payını yaşıyoruz. Bu mücadele, toplumsal muhalefet ile siyasal muhalefetin birleştiği noktada gerçekleşebilir. Bunun dünyada başka bir çözümü yok. Trump yönetiminin kategorik olarak dünyada insan haklarıyla ilgilenmediğini biliyoruz. Dünyada otoriter dalganın şu anki merkezi ABD. Halkımızdan başka direnç noktamız yok. En büyük gücümüz 15 milyon kişi, saatlerce kuyrukta bekleyip oy veren insanlarımız. Demokrasi gücünü halktan alır” dedi.

‘HAKLILIKLARINDAN GÜÇ ALIYORLAR’

Ülkenin dört bir yanındaki eylemlerde, insanların dayanak noktalarının ‘haklılıkları ve meşruiyetleri’ olduğunu vurgulayan Uzgel, “Haklılıkları üzerinden güç alıyorlar. Geleceğini kendi ellerine almak istiyorlar. Daha iyi bir Türkiye’de yaşama arzusunu dile getiriyorlar. Bundan daha güçlü bir direniş yok. Erdoğan, Türkiye’nin stratejik konumu Batı ile pazarlık masasına yatırılabilir, bize ise muhalefet olarak herhangi bir stratejik konum pazarlayamazlar. Biz dünyada müttefik aramıyoruz. Dünyada hiçbir partiye, ülkeye, ‘çağrı yapın, bize destek’ olun demiyoruz. Biz kendimize yeteriz, toplum kendisine yeter. Kimsenin desteğine ihtiyacı yok. Türkiye’de otoriterliğe kayış ciddi bir sorun” diye konuştu. Uzgel, bu sorunla hem halkın hem da partisinin mücadele edeceğinin altını çizdi.

ZAMANLAMAYI İŞARET ETTİ

Yoğunlaşan Ankara-Vaşington görüşmelerini ise “arkaplanda ne tür pazarlıklar yapılıyor bilmiyoruz” şeklinde değerlendiren Uzgel, “ABD ile görüşme trafiğini ‘teknik uçak alımı’ konusunda sıkıştırılmasının aldatıcı olduğunu düşünüyorum. 16 Mart Erdoğan-Trump görüşmesi, 19 Mart İmamoğlu operasyonu…” diyerek görüşmenin ‘zamanlamasına’ dikkat çekti. Dün ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gündem maddelerinden birisi olan ‘savunma sanayii işbirliğinde engellerin kaldırılması’ konusunu da yorumlayan Uzgel, “Eğer bütün dert F-35 programına geri dönüşse, şu anda çok sayıda ABD müttefiği F-35 alımından vazgeçti. ABD’nin zaten F-35’leri satmak için muhtemelen yeni pazarlara ihtiyacı olacak. Burada Türkiye bir pazar olarak kendisi öne çıkarmaya çalışıyor. Bu yine ‘pazarlıkçı zihniyetin’ ortaya çıkmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.