Özel’den Bakan Şimşek’e ‘TÜSİAD’ önerisi: “Mehmet Şimşek sunumu tek slayta indirsin”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TÜSİAD’a yönelik polis kontrolünde ifade vermeye götürülme görüntülerine ilişkin ”Mehmet Şimşek sunumu tek slayta indirsin. TÜSİAD Başkanı’nın polis kolundaki fotoğrafını yatırım ortamı müsait diye gösterebilir” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ı ziyaret etti.
Özel, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’ın polis kontrolünde ifade vermeye götürülme görüntülerine ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e seslenerek, “Mehmet Şimşek sunumlar yapıyor. Sunumunu tek slayta indirsin. ‘Türkiye yatırım yapmak için böyle bir ülke’ desin. TÜSİAD Başkanı’nın, iki polisin kolundaki fotoğrafını, Türkiye’deki yatırım ortamı bu kadar müsait diye gösterebilir. Herhalde Mehmet Şimşek’in en son isteyeceği fotoğraf, kendisi açısından o fotoğraftır. Yani hukuk güvencesinin olmadığı, mülkiyet güvencesinin olmadığı, insanların ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkeye kimse gelip de yatırım yapmak istemez” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi parti ziyaretleri kapsamında bugün TİP Genel Başkanı Erkan Baş ile görüştü. TİP İstanbul İl Başkanlığı’nda yapılan görüşme sonrasında ikili kameralar karşısına geçti. Türkiye’nin çok ağır bir süreçten geçtiğini söyleyen Baş, şöyle konuştu:
“Türkiye şu an itibarıyla Yunanistan nüfusu kadar işsizin, Hollanda nüfusu kadar yoksulun yaşadığı bir ülke hâline gelmiş. Böyle bir iktidar tarafından yönetiliyoruz ve bu iktidarın sürdürülebilmesinin tek yolunun, toplumun tüm kesimlerini baskı altına alınması, toplumun tüm kesimlerinin deyim yerindeyse yargı sopasıyla dövüle dövüle bu yoksulluğa mahkum edilmesi, buna isyan edenlerin polis copuyla, cezaevleriyle korkutulması ve sindirilmesi olduğunu görüyoruz. Tablo şudur. İktidar, bir oyun planlıyor. Bizi satın alabilecekleri bir para yoktur, korkutabilecekleri herhangi bir enstrümanları da yoktur. Bu ülkede kim bu iktidara karşı mücadele ediyorsa TİP olarak sonuna kadar onun yanında olacağız.”
“SEÇİME HAZIR OLDUĞUMUZU GÖSTERECEĞİZ”
Özel de pek çok konuda görüş alışverişinde bulunduklarını vurgulayarak şunları dile getirdi:
“Bütünüyle muhalefetin yargı sopasıyla, yargı taciziyle sindirilmeye çalışıldığı bu süreçte partimizin buna karşı geçmişte konvansiyonel muhalefet yöntemlerinin tamamını tükettiği süreçte, seçilmiş organlarının yaptığı değerlendirmeler sonucunda erken seçim sandığının bir an önce gelmesi için tüm yönleri ile bu seçime hazır olduğumuzu göstermek ve bir seçimin olmazsa olmazı partinin adayının da belirlenmesi sürecinde olduğumuzu, bunu 23’ünde yapacağımız bir ön seçimle CHP’ye şubat ayı sonuna kadar üye olmuş herkesin oy kullanacağı bir ön seçimle belirleyeceğimizi ve bundan sonraki sürecimizle ilgili TİP’in değerli heyetine CHP’nin içinden gerekli bilgilendirmeleri yaptık. Onların önerilerini, değerlendirmelerini dinleme imkanı bulduk.
“YAPILMASI GEREKEN, HEP BİRLİKTE OLMAKTIR”
İktidar, muhalefete ayrı ayrı saldırarak, bazen çok stratejik hedefler belirleyip o hedefler üzerinden muhalefeti bölmeye çalışarak, hatta bir siyasi partinin iç işlerine müdahale edip CHP’ye karşı yargı eliyle bir siyasi operasyon ve darbe girişiminde bulunarak 1,5 yıl önce bitmiş bir kurultayı ve olağan kurultay sürecine 6 ay kalmış bir yerde kurultayı iptal etmeye kalkacak kadar bir darbe ittifakını örgütlemeye çalışarak bu iktidar her şeyi deniyor. Bunun karşısında yapılabilecek tek şey, muhalefetin birlikte olmasıdır.
Bütün hâlinde güçlü bir itirazı, güçlü bir direnişi hep birlikte örgütlenmesidir ve sonunda da bu iktidara karşı seçim sandığında hep birlikte olmaktır. Bu hep birlikte olmaktan ittifakları değil, bu iktidara karşı muhalefetin birbirine güç vererek, birbirinden güç alarak mücadele etmesinden bahsediyoruz. Bizim çok uzun yıllardır emek mücadelesinde duyduğumuz, şimdi de siyasette bir arada olmanın ve bir arada mücadele etmenin simge sözleriyle biz de ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ diyoruz.”
“TÜM ADAYLAR AÇISINDAN EŞİT VE ADİL YAKLAŞIYORUZ”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özel, cumhurbaşkanı aday adaylığı ön seçiminde başvurunun yarın sona erecek olması ve gelinen süreç hakkında şöyle konuştu:
“CHP Genel Başkanı olarak beklentim, bu sürecin tüm aday adayları açısından adil ve şeffaf bir şekilde yürümesidir. Gruptaki arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre, Sayın Ekrem İmamoğlu aday olmak için gerekecek imza sayısının üç katına yakınını zaten ilk günün sonunda veya 24 saat içinde tamamlamıştı. Salı günü ilk imza atıldıktan 24 saat sonra gerekli imza sayısına dakikalar içerisinde ulaşıp bir gün içinde de üç katına ulaşmıştı. Onun dışında grubumuza çeşitli başvurular oluyor ya da basına yansıyor.
Biz bütün başvurulara gidip kendilerini zaten milletvekillerimizin Ankara’da olduğu bir süreçte, bütün başvuranların gidip milletvekillerimize bu taleplerini iletmelerini ve tüm adaylar açısından eşit ve adil bir şekilde yaklaşıyoruz. Yarın akşamüstü saat 17.00’ye kadar imza sayısı 20’yi geçen aday adaylarını genel merkezimize bildireceğiz ve o aday adayları, kendi başvurularını diğer evrakları ile birlikte tamamlayacaklar. Süreç, ilk kez yaşanıyor olmasından dolayı ilgi çekici ve heyecan verici ama esas büyük heyecanın 81 il ve 973 ilçede ve bilhassa online üyelikler üzerinden 18-25 yaş arası seçmende CHP’ye kayıt olma noktasında yaşandığını görüyoruz.
Bu partiye olan teveccühün, yönelmenin ötesinde, Erdoğan’ın karşısında bir sonraki cumhurbaşkanlığı yarışına girecek adayı belirlemek ve aslında Erdoğan’ın değiştirilmesi, bu düzenin değiştirilmesi, yasakların kalkması, özgürlüklerin gelmesi, yasak olan tek şeyin yasaklar olacağı bir Türkiye’nin inşasına duyulan özlem, yoksulluğa itiraz, işsizliğe itiraz, örgütlenmenin karşısındaki her türlü engellemeye ve saldırganlığa itiraz, basın özgürlüğünün kısıtlanmasına itiraz noktasındaki bir toplumsal uyanışı ve hareketlenmeyi hep birlikte görüyoruz. Bizim esas heyecanla takip ettiğimiz taraf o taraftır.”
“LÜTFÜ SAVAŞ KİRLİ OYUNUN PİYONUDUR”
Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın, kurultayın iptaline yönelik açtığı davada mahkemenin ret kararı vermesini de değerlendiren Özel, “Yapılan başvurunun hukuki bir zemini yok. Siyaseten yıpratma başvurusudur. Bugünkü iktidarın, CHP’nin birinci parti olmasından ve Türkiye’de bu iktidara itiraz edenlerin çok büyük bir çoğunlukla bu iktidarı savunan Cumhur İttifakı’nın çok ilerisinde olmasından duyulan rahatsızlık ve panikle CHP’yi karıştırmaya, tartıştırmaya, bu tartışmadan medet ummaya çalışanların yaptığı bir planlamadır. Orada da Lütfü Savaş, sadece bu kirli oyunun kullandığı bir piyonudur” ifadesini kullandı.
“ERDOĞAN’IN DÜN VERDİĞİ STARTLA O GÖRÜNTÜLERİ YAŞATTILAR”
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras’ın gözaltına alınma süreci ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in farklı ülkelere yaptığı yatırım ziyaretlerinin olumsuz etkilenip etkilenmeyeceğine ilişkin soruyu da Özel, şöyle yanıtladı:
“Mehmet Şimşek sunumlar yapıyor. Sunumunu tek slayta indirsin. ‘Türkiye yatırım yapmak için böyle bir ülke’ desin. TÜSİAD Başkanı’nın, iki polisin kolundaki fotoğrafını, Türkiye’deki yatırım ortamı bu kadar müsait diye gösterebilir. Herhalde Mehmet Şimşek’in en son isteyeceği fotoğraf, kendisi açısından o fotoğraftır. Yani hukuk güvencesinin olmadığı, mülkiyet güvencesinin olmadığı, insanların ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkeye kimse gelip de yatırım yapmak istemez.
TÜSİAD’ın yapmış olduğu geçen haftaki açıklamadan sonra durdular, beklediler ve Erdoğan’ın dün verdiği startla o görüntüleri yaşattılar. Sadece TÜSİAD değil; sendikalar, dernekler, vakıflar bunu söylüyor, muhalif gazeteciler bunu yazıyor, bütün siyasetçiler bunu söylüyor ve muhalefet, hangi kanattan olursa olsun aynı sert muameleye tabi tutuluyor. Çünkü buradaki bütün maksat, ‘Kimse sesini çıkarmasın, sesini çıkaranın başına bu gelir.’
“BÜTÜN TÜRKİYE’YE GÖZDAĞIDIR”
Dün de Erdoğan şöyle bir şey yaptı, ‘Bugüne kadar sendikacıları, işçileri, öğrencileri, gazetecileri, siyasetçileri cezalandırıyorduk. Bakın, kimsenin garantisi yok. Sermayenin temsilcilerinin de başına aynı şey geliyor. Kimse ağzını açmaya kalkmasın.’ Grup toplantısında söylemiştim bir Afrika atasözünü. Ormandan dışarıya doğru aslanla ceylan, sırtlanla kaplan bir arada kaçıyorsa birileri ormanı yaktı demektir. Orman yanıyor, Türkiye yanıyor.
Dünkü görüntüler, TÜSİAD’ın muhatap olduğu muamele, bütün Türkiye’ye gözdağıdır. Muhalefet zaten bu gözdağına çoktandır bedel ödüyordu. Şimdi sırayı TÜSİAD’a getirdiler. Biz özgürlükleri savunan, hukuku savunan, demokrasiyi savunan kim varsa onun yanındayız, arkasındayız ve her türlü özgürlüğü savunuyoruz.”
“DEMOKRASİ TRENİ YOLUNA DEVAM EDECEK”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arasında başlayan şiir polemiğine de değinen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Recep Tayyip Erdoğan, dün grup konuşmasında bir şiir polemiğini kendisi açısından sürdürmeyi tercih ediyor. Bir parmak bir yeri işaret ettiğinde gerçekten akıllı insanlar parmağın işaret ettiği yere bakar ama parmağın işaret ettiği yere bakmak yerine parmağın ucuna bakanlar, aslında akılları yerine duygularına esir olmuş ve kaybetmeye mahkum olanlardır. Ben Erdoğan’a şunu hatırlatıyorum. Bir şiir okumuştun, suç olacak bir şey de değildi ama bu Siirt’teydi. Sen Siirt’te bir şiir okudun, yasaklı duruma düştün.
Sonra CHP ile birlikte anayasa değişikliği yapıldı, kimse ifade özgürlüğünün engellenmesinden dolayı siyasi yasaklı olmamalıdır. Partinin başındaydın ama ‘Muhtar bile olamaz’ deniliyordu. Milletvekili yolu kapalıydı. Anayasa değişti ve Siirt’te yapılan seçimlerle ilk kez milletvekili ve başbakan oldu. Vaktiyle Erdoğan’a oy verip ona siyaset yolunu açan Siirt, yüzde 60 oy ile bir belediye başkanı seçiyor, sen de ona kayyum atıyorsun. Bu Siirt üçlemesi Erdoğan’ın ve AK Parti’nin demokrasi yolculuğunun özetidir.
Vaktiyle ‘Demokrasi bir trendir, gerektiğinde ineriz’ dediğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Şimdi trenden indi. İndiği istasyon, bizim CHP olarak tarihin bir kara lekesi olarak adlandırdığımız otoriterlik, despotluk ve bundan sonra Türkiye’deki hiç kimsenin mal, mülk, fikir, ifade özgürlüğünün olmadığı bir otoriter sistemdir. Onların varmak istediği istasyon burasıymış, indiler ama demokrasi treni yoluna devam edecek. Tarih inenleri de direnenleri de yazacak.”