Prof. Dr. Türkçapar: Nasıl “yeterli” olabiliriz?
Kendini yetersiz olarak gören pek çok kişi kaygı ve özgüven eksikliği yaşar. Bu durum da sosyal yaşamını olumsuz etkiler. Peki, nasıl “yeterli” olabiliriz. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, yazdı.

Pek çok insan kendisini yetersiz gördüğü/inandığı için psikolojik sıkıntılar, kaygı ve özgüven eksikliği yaşar, kendisi ve yaşamı bundan olumsuz etkilenir.
Yetersizlik kişinin kendisiyle ilgili bir inancı/kanısıdır
Bu inanç yani yetersizlik genellikle kişinin yaşam tecrübeleri sonucu oluşur. Yaşamımızın erken dönemlerinde maruz kaldığımız eleştiriler, aşırı beklentiler ve uygunsuz karşılaştırmalar, yetişkinlikteki özgüvenimizi büyük ölçüde etkileyebilir. Yaşantıyla oluşan bu inanç daha sonra da kişinin bu inancı destekleyen verileri görmesi fark etmesi aykırı verileri ise görmemesi veya yok sayması ile sürer.
YETERSİZLİK GERÇEK Mİ?
Oysaki yetersizlik aslında gerçekte var olmayan soyut ve göreceli bir kavramdır. “Masa”, “sandalye”, “kalem” bunlar somut ve gerçek varlıklardır, oysa ki “yetersizlik” bizim zihnimizde olan soyut bir kavram, bir inançtır.
GERÇEK NEDİR? İNANÇ-KANI NEDİR?
Gerçeğin sözlük anlamı “nesnel gerçekliği olan bilgi” dir. Bu, gerçeklerin somut kanıtlara dayalı olduğu anlamına gelir. İnanç veya kanı ise belirli bir konu hakkında zihinde oluşmuş algı, yargı veya değerlendirmedir. İnanç kişiye özgüdür ve görüşler birinin bir durumu nasıl algıladığına göre değişir.
Gerçek ve inanç-kanı arasındaki farkı daha iyi görebilmek için bazı örneklere bakalım:
“Benim gözlerim mavidir” bir gerçektir “mavi göz en güzel gözdür” ise bir inanç veya kanıdır. Neden? Çünkü bir başkası da “ela göz daha güzeldir” diyebilir. “Ben bir mühendisim”, “Ben Türkiye’de yaşıyorum” bir gerçektir. İnançlar-kanılar tam olarak sınanamaz, oysaki gerçeklikle ilgili varsayımlar test edilip sınanabilir ve bunların gerçek olup olmadıkları anlaşılabilir. Yani o kişinin “mühendis” olup olmadığı “nerede yaşadığı” bulunabilir veya bilinebilir.
YETERSİZLİK İNANCINDAN NASIL KURTULABİLİRİZ?
“Kendimizle ilgili kanılarımızın ve inançların (yetersizim-yeterliyim) gerçeklik değil inanç veya düşünce olduğunun farkında olmak” ve “bunlara inanmak veya bunlara uygun yaşamak zorunda olmadığımızı fark etmek” çözümün ilk adımıdır.
Yetersiz olduğumuz bir gerçek değil bir inançtır, yani kanaat veya görüş ise ve inançlar bunlara inanmak aslında bir seçim ise bunu seçmemek de mümkündür. Bu seçimi yapan kişi ise bizzat herkesin kendisidir. Değişimin sorumluluğu da bu seçimi yapan kişiye yani bize aittir.
Bu inançlarımızı fark ettikten sonra eğer değişim istiyorsak atacağımız ilk adımlar bu inançlara bağlı olmanın duygu, düşünce ve davranışlarımızı, dolayısıyla bizi nasıl etkilediğini fark etmek ve bunlara inanmanın bize ne kazandırıp ne kaybettirdiğine bakmaktır. İşte bu konuda yardımcı olabilecek birkaç soru örneği;
- Bu inancın bana etkisi ne? Yararları neler? zararları neler?
- Yetersiz olduğuma inanmak benim hayatımı, ilişkilerimi, tercihlerimi nasıl etkiliyor?
- Yetersizlik inancım değişse yani yeterli olduğuma inansam hayatım nasıl olurdu?
- Daha sağlıklı ve dengeli bir inanç geliştirmek isteseniz bu nasıl bir düşünce olurdu?
Unutmayın;
Kendimizle ilgili yaşantıya dayalı köklü bir inancın değişmesi sadece lafla, sözle veya düşünerek olmaz. Yaşantıyla oluşan inançlar yine bu inanca aykırı olan yeni yaşantı ve tecrübelerle değişir. Yetersizlik inancını inanmamayı seçtiğimizde bizi nasıl bir yaşam beklediğini ancak bizzat yaşayarak görebiliriz. Bunun için ise “eğer ben burada yeterli biri olduğuna inanan birisi olsam nasıl davranır? nasıl konuşurdum?” diye düşünerek ardından bu inanca uygun şekilde davranmak ve konuşmak en geçerli değişim yoludur.