Son dakika… İstanbul’da kilitli fay hattı! Science dergisi inceledi, Naci Görür ve Şener Üşümezsoy’dan açıklama geldi
Uluslararası bilim dünyasının en saygın dergilerinden Science’ta yayımlanan yeni araştırma, İstanbul’u doğrudan ilgilendiren alarm verici sonuçlar ortaya koydu. Marmara Denizi’ndeki Ana Marmara Fay Hattı’nın doğuya doğru kademeli olarak kırıldığını ortaya koyan çalışmada, özellikle Avcılar ve Prens Adaları açıklarındaki segmentler için 7 büyüklüğünde deprem potansiyeline dikkat çekildi. Bilim dünyasında büyük yankı uyandıran çalışmanın ardından gözler Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarına çevrildi. Aynı veriler üzerinden farklı değerlendirmelerde bulunan Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, Prof. Dr. Naci Görür ile Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un açıklamaları ise Marmara depremi tartışmasını yeniden alevlendirdi.
Uluslararası saygın bilim dergisi Science’ta yayımlanan yeni bir araştırma, İstanbul’u doğrudan ilgilendiren çarpıcı bulgular ortaya koydu.
Marmara Denizi’ndeki Ana Marmara Fay Hattı’nın doğuya doğru kademeli şekilde kırıldığını ortaya koyan çalışma, özellikle Avcılar ve Prens Adaları açıklarındaki segmentler için 7 büyüklüğünde deprem potansiyeline dikkat çekiyor. Bilim insanları, fayın bu bölümünün artık “gerçek zamanlı” izlenmesi gerektiği uyarısında bulundu.
MARMARA FAYI AVRUPA’NIN EN RİSKLİ NOKTALARINDAN BİRİ
Aralarında Türk bilim insanlarının da yer aldığı 14 kişilik ekip tarafından hazırlanan çalışmada, Marmara Denizi’nden geçen Ana Marmara Fay Hattı’nın (MMF), Avrupa’daki en yüksek sismik riski barındıran faylardan biri olduğu vurgulandı. Araştırmada, 2025 yılında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki Marmara depreminin, son 60 yıldaki en büyük deprem olduğu hatırlatıldı.
DEPREMLER DOĞUYA DOĞRU GÖÇ EDİYOR
Yaklaşık 20 yıllık sismik verilerin analiz edildiği çalışmada, son 15 yılda 5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin MMF boyunca belirgin biçimde doğuya doğru ilerlediği tespit edildi. Bu durum, fayın batıdan doğuya doğru kademeli olarak kısmi kırılma yaşadığını gösteriyor.
KİLİTLİ PRENS ADALARI SEGMENTİ 7 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM ÜRETEBİLİR
Bilim insanlarına göre, İstanbul’un güneyindeki Prens Adaları segmenti büyük ölçüde kilitli durumda ve bu bölümün 7 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli bulunuyor. Son depremlerin yarattığı stres birikiminin, bu segment üzerindeki riski artırdığı ifade edildi.
AVCILAR SEGMENTİ İÇİN ÖZEL UYARI
Çalışmada özellikle Kumburgaz ile Prens Adaları arasında kalan ve “Avcılar segmenti” olarak tanımlanan bölgeye dikkat çekildi. Son 10–15 yılda çevresinde yoğun sismik aktivite yaşanmasına rağmen bu bölümün görece sessiz kalması, bilim insanlarına göre yeni bir orta veya büyük depremin habercisi olabilir. Bu segmentin en az 6 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek kapasitede olduğu belirtildi.
“GERÇEK ZAMANLI İZLEME ŞART”
Araştırma ekibi, Marmara Denizi’nin kuzeyindeki bu kritik fay segmentlerinin sürekli ve gerçek zamanlı olarak izlenmesi gerektiğini vurguladı. Uzmanlara göre, stresin doğuya doğru aktarılması İstanbul’un güneyindeki faylarda yeni kırılmaları tetikleyebilir.
Çalışmanın sonuç bölümünde, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Marmara Denizi içindeki bu bölümünün, yalnızca Türkiye için değil, Avrupa genelinde de en kritik sismik risk alanlarından biri olduğu ifade edildi. Araştırmacılar, İstanbul çevresindeki fay segmentlerinin gelecekteki büyük bir depremin kaynağı olabileceği konusunda açık uyarıda bulundu.
NACİ GÖRÜR: ER GEÇ OLACAK, ÇÖZÜM DEPREM DİRENÇLİ KENT
Çalışmanın ardından değerlendirmelerde bulunan Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara’da tarih boyunca depremler yaşandığını hatırlatarak, Cumhuriyet döneminde de bunun kaçınılmaz olduğunu söyledi. Görür, çözümün korku değil, deprem dirençli kentler olduğunu vurguladı ve “Kentsel dönüşüm deprem dirençli kent demek değildir” ifadesini kullandı.

ŞENER ÜŞÜMEZSOY: BİLİMSEL DAYANAĞI YOK
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise Science’da yayımlanan çalışmaya sert tepki gösterdi. Adalar Fayı’nın aktif olmadığını ve enerjisini geçmişte boşalttığını savunan Üşümezsoy, Marmara’da 7 ve üzeri büyüklükte, İstanbul’u yerle bir edecek tek parça bir fay bulunmadığını iddia etti.
Üşümezsoy’a göre asıl risk Kumburgaz Çukuru’nda bulunuyor ve buradaki olası bir kırılma en fazla 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretebilir. Üşümezsoy, Science’daki çalışmayı hedef alarak, ‘Bu tip yazıların hiçbir itibarı yoktur’ dedi.
Üşümezsoy, “Haritaya bakıp depremler batıdan doğuya gidiyor, sırada İstanbul var demek jeoloji bilmemektir” diyerek, Alman araştırmacıların ‘kilitli’ olarak tanımladığı Adalar Fayı’nın aktif olmadığını ve 1894 depremiyle enerjisini boşalttığını öne sürdü. İstanbul üzerinde uzun süredir “spekülatif bir korku iklimi” yaratıldığını savundu.
OKAN TÜYSÜZ: 7,2 BÜYÜKLÜĞÜNE KADAR DEPREM MÜMKÜN
Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, uluslararası çalışmayı değerlendirerek Marmara Denizi’nde beklenen büyük depreme ilişkin önemli uyarılarda bulundu. Bilimsel çalışmaların hakemli ve veriye dayalı olduğuna dikkat çeken Tüysüz, sosyal medyada yer alan “Marmara’da deprem olmayacak” yönündeki paylaşımların bilimsel bir dayanağı olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Okan Tüysüz’ün açıklamaları şöyle;
“Yapılan çalışmaların hepsi, Marmara’da bir deprem tehlikesinin olduğunu net bir biçimde bizlere göstermektedir. Burada 21 kilometre uzunluğunda kilitli bir bölümden bahsediliyor. Marmara Denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fayı, İzmit Körfezi’nden çıkar. Çınarcık Çukuru dediğimiz bölgeye gelir, Adalar’ın önünden Boğaz’ın açıklarına ulaşır. Daha sonra doğu-batı yönüne döner. İçerisinde birtakım çukurlukları barındıran bölgelerden geçer. Karaya az çok paralel olarak, 15–20 kilometre mesafede ilerler ve Ganos Dağları’ndan karaya çıkar. Oradan da Evreşe Ovası’na ve Saros Körfezi’ne uzanır.
Marmara Denizi içerisinde, 17 Ağustos 1999 sonrası yapılan çalışmalar, bu fayın birtakım bölümlerden oluştuğunu göstermiştir. Bunlardan bir tanesi Tekirdağ açıklarına kadar olan kısımdır. Şu anda gösterdiğimiz haritada, ortasında koyuluk olan bölgeye kadar Tekirdağ yazısının altına kadar olan kısım 1912 depremiyle kırılmıştır. Dolayısıyla burada yeni bir deprem oluşturma olasılığının uzak olduğu değerlendirilmektedir.
Yine haritada kırmızıyla gösterilen bölümün bir kısmı, yaklaşık olarak ortasına kadar olan Büyükçekmece–Mimar Sinan açıkları civarında, deprem oluşturmaksızın kaymaktadır. Fayın blokları burada sürtünmeden hareket etmektedir. Bu durum, o bölgede büyük bir deprem beklentisinin olmadığını göstermektedir. 23 Nisan’daki deprem de aşağı yukarı bu bölgede meydana gelmiştir. Buradan itibaren doğuya, yani İzmit Körfezi’ne doğru uzanan kesimde, haritada kesikli olarak gösterilen bir fay ve onun bir bölümü bulunmaktadır. Dolayısıyla yaklaşık olarak Büyükçekmece yazısının bulunduğu yerden İzmit Körfezi’ne kadar uzanan kısmın kırılmadığı ve bu bölümün 1766 depremini ürettiği kabul edilmektedir.
Bu nedenle Marmara’da bir deprem de olabilir, iki deprem de olabilir. Burada dikkat etmemiz gereken, olası en büyük ihtimaldir. En büyük deprem ne kadar olabilir? Hazırlıklarımızı buna göre yapmamız gerekir. Yoksa Marmara’da 5 deprem de olur, 6 deprem de olabilir; 3,5 büyüklüğünde depremler de olur, iki büyüklüğünde depremler de olur. Bu tür büyüklüklerdeki depremlerin olması mümkündür. Ancak bizim hazırlıklarımızı yapmamız açısından asıl bakmamız gereken, olası en büyük tehlikenin ne olduğudur. Bu da 7,2 büyüklüğüne kadar, hatta belki biraz daha üzerine çıkabilecek bir deprem tehlikesidir.”
Kaynak: Milliyet