Son Dakika… Özgür Özel’den Erdoğan’a çok sert ‘Filistin’ tepkisi: ‘Trump için Filistin davasını satıyorsan…’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantında açıklamalarda bulunuyor.
CHP lideri Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 110. YILI
Özel’in açıklamalarının satır başları şöyle:
Bu akşam iftarda şehit ailelerimizle ve gazilerimizle birlikte olacağız. Onlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ülkenin gündemi ne olursa olsun sürekli gözettiği, temas halinde olduğu, görüşlerini sorduğu, onlara rağmen bir şeyin yapılmayacağının teminatı olduğu, çok değer verdiğimiz büyüklerimiz, kardeşlerimiz ve evlatlarımız.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tam sekiz ay önce üç büyük yapıyı, yani devlet protokolünde de şehitleri ve şehit ailelerini ve gazileri temsil eden, biri vakıf, ikisi dernek, üç büyük yapının taleplerini alarak Türkiye’de 200’ün üzerinde şehit ailesini, şehit aileleri derneklerini, gazi derneklerini ziyaret ederek, sekiz ay önce 18 kanunda değişiklik yapan bir teklifi Meclisimizin ilgili komisyonlarına emanet ettik.
Süreleri doldu. Maalesef bir çalışma yok. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanlığı’ndan bu konuda bir çalışma yapıldığı söylendi, umutlandık, dikkatle takip ediyoruz. Hem Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüdür hem de Şehitleri Anma Günü’dür.
Buradan bir kez daha bütün parti gruplarına, siyasi parti gruplarına ve grubu bulunmayan siyasi partilere 18 kanun teklifiyle, Türkiye’de artık şehit ailelerin, gazilerin haksızlıktan, eşitsizlikten ya da kendilerine verilen sözlerin tutulmamasından şikayet etmedikleri bir kanuni düzenlemeler bütününü hayata geçirmek için hep birlikte olmamız gerekir. Bu noktadaki çağrımızı bir kez daha ifade ederek sözlerime başlıyorum. İki büyük facia birbirine çok benzeyen hukuki süreçler yaşanıyor.
KARTALKAYA YANGIN FACİASI
Bir tanesi en son yaşadığımız, tam 56 gün önce Bolu’da Kartalkaya’daki otel yangını. 78 kişi, 36’sı çocuk ve bebek katledildi orada. Gözaltılar yapıldı ve yedi kişilik bir bilirkişi heyeti görevlendirildi. Gerçekten liyakatleriyle, daha önceden zaten adliyeye başvurmuş, odalarından isim istenmiş, o isimler bildirilmiş. O havuzdan Bolu’daki adaleti sağlayacak olanların, savcıların seçtiği yedi bilirkişi görevlendirildi. Üç gün süre verdiler.
Üç gün içinde buradaki sorumlulukları bize rapor et, raporunu hazırla. O bilirkişiler gece gündüz üç gün yanmış otelin içinde çalıştılar. Bir rapor hazırladılar. Götürdüler, verirken, “Alamayız.” dediler. Neden? “Bu raporda, siz sorumlu diye, Turizm Bakanlığı yazmışsınız.” “Ne yazacaktık?” dediler. “Sorumluluk tamamen onda.” Kapıdaki tabeladan tutun bütün kanunlara kadar bütün düzenlemelerde sorumluluk onda. “Bunu böyle yazamazsınız. Silin. Yerine ‘Bolu Belediyesi’ yazın.” Bilirkişiler, teknik insanlar. Kanuna bakıyor, nizama bakıyor, yönetmeliğe bakıyor, yazışmaya, çizişmeye bakıyor.
Dediler ki, “Bolu Belediyesi’nin sınırlarının da dışında burası. İçinde de olsa Turizm Bakanlığı’nda yetki. Dışında, yıllar önce AK Parti’deyken Bolu Belediyesi’ne bir uygunluk verilmiş. O günden beri de, ne yıllarca 15 yıl AK Parti gitmiş ne de şimdi Bolu Belediyesi’nin oraya gitmeye yetkisi yok. Yazamayız.” “Yazamazsanız istifanızı yazın.” Buradan gösterdim geçtiğimiz haftalarda. O kadar güzel azil talepleri var ki.
Üç gün gece gündüz çalışmış, üç gün sürenin sonunda rapor çıkmış, “İş yoğunluğum nedeniyle azlimi istiyorum. Bu üç gün burada emek veremeyeceğim. Zamanım yok. Başka işim var. Azlimi istiyorum.” Ben ilk görevlendirme yazısını da buldum.
Azil taleplerini de buldum. Raporu da buldum, sizlerle de paylaştım. Bütün aileleri de ziyaret ediyoruz. Hepsi o raporu da biliyor. O rapora “korsan” diyen Adalet Bakanı’nı da biliyor. Herkes o raporun ne kadar şeffaf, doğru yazıldığını da biliyor. İşine gelmeyenlerin bir adalet korsanlığıyla o raporu nasıl çaldıklarını biliyor.
Hatta şunu da hatırlatıyor aileler: “Bu bakan önce dedi ki, ‘Rapor genişleyecek. Heyet genişleyecek.’ Şimdi o heyet yok. Yeni heyet var diyor ama o günden bugüne 53 gündür yeni bir rapor da yok.“
İLİÇ MADEN FACİASI
Biz bu meseleyi takip etmeye, unutturmamaya devam edeceğiz. Aynı İliç’te olduğu gibi, nasıl bu faciada ilk günden beri Kartalkaya’daydık, ilk andan beri, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, geçen yıl da, bundan 13 ay önce İliç’teydik. İliç’te dokuz işçi hayatını kaybetti. O devasa bir linyitin altında kaldılar. Facia göz göre göre geldi.
Bir kişi istendi. Orada da bilirkişi dedi ki: “Buraya kapasite arttırmasının altına imza atanlar sorumludur. Burası ilk ruhsattan sonraki kapasite artışlarını kaldıramaz, olacağı belliydi.”
“İMZA MURAT KURUM’UN ÇIKTI, SADECE İNKAR ETTİLER”
İmza kimin çıktı? Murat Kurum’un çıktı. İmzayı gösterdik. Bakan adına atılan imzayı, kendisinin yerine imza atması için yetkilendirmesini, ne yaptı? Sadece inkâr ettiler önce. Belgeleri görünce sustular. O dönemde İstanbul’a adaydılar. Dedik ki: “İliç’in felaketi oldun. İstanbul’un felaketi olmana İstanbullular izin vermeyecek.” Sonra döndü tekrar onu bakanlığa atadı. Bu sırada da o rapor, diyor ya sorumlu kamu görevlileri, imzayı atanlar yani Murat Kurum, “Sorumlulukların yüzdeleri belirtilmemiş.” diye, bunu soracak, raporu yazana değil, yeni bilirkişi heyetine yolladılar. Uygun bilirkişi heyetinden “sorumluluğu yoktur” yazısı aldılar.
“BİR TANE KAMU GÖREVLİSİ YARGILANMADI!”
Dün de duruşma vardı. Bir tane kamu görevlisi yargılanmadı. Yani İliç’e adaleti getirmek bundan bir sonraki iktidara, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına kaldı.
“TRUMP GAZZE’DE OTELLER AÇACAĞIM DİYOR”
Mübarek Ramazan ayındayız. Ancak İslam coğrafyasında gözyaşı dinmiyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında bir buçuk yılda yirmi bini çocuk, elli bin kişi hayatını kaybetti. Elli bin şehit var. 19 Ocak’ta bir ateşkes başladı. Memnuniyetimizi ifade ettik, umutlandık. Sonra o ateşkesten sonra Trump’ın Filistin’e emirleri başladı ve ondan cesaret alan Netanyahu’nun “Şunu yapmazsanız ateşkesi bozarım. Bunu yapmazsanız bozarım.”
Maalesef dün akşam ateşkesi bozdular. Ben bu konuşmaya hazırlanırken 300 kişiydi. Buraya gelirken 404’e ulaştı katliamda ölenlerin sayısı. Çok sayıda çocuk ve kadın hayatını kaybetti. Rakam 500’e doğru ilerliyor. Her yarım saatte 20-30 artıyor ve gerekçe, niye bozdun sen bunu?
1- Bütün rehineleri teslim etmediler.
2- ABD’nin tekliflerini reddediyorlar. Ne teklif ediyor ABD? Filistinlilerden Gazze’yi arındıracak, Filistinlileri civar ülkelere yollayacak. Gazze’ye Trump oteller, tesisler yapacak. “Çok güzel yermiş burası.” diyor. Orayı turizme açacak.
İsrail’le birlikte ve böyle bir şey konuşulduğunda Alman Cumhurbaşkanı “Tehcir kabul edilemez.” dedi. “İnsanlık suçudur bu.” dedi. Yanında duran Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Steinmeier’i dinledi, ağzını açmadı. Günlerce sustu. Dedim ki: “Cesaret muhalefete saldırmakla olmaz. Filistin davasına sahip çıkmakla olur. Geçmişte söylediğini, ettiğini söyleme. Bugün Trump’a ne söylüyorsun onu söyle.” dedim. Bana eskiden “One minute” demiş, onları falan anlatıyor. “Ben bugün diyorum. Trump’a karşı bir şey söyle.” diyorum.
Dün bir telefon görüşmesi gerçekleşti, evvelsi gün. Nihayet Trump’la telefonda görüştü. Hepimiz bekliyoruz ki İsrail’e karşı sert bir dil, Filistin’i sahiplenen bir duruş ve Trump’a bir meydan okuyuş. Bizimkilerin açıklaması bir kelime Filistin’in “F”si yok. İsrail’in “İ”si yok.
ERDOĞAN’A ÇOK SERT ‘TRUMP’ TEPKİSİ: “FİLİSTİN DAVASINI SATIYORSA YAZIKLAR OLSUN!”
Barış yok, ateşkes yok, 1967 sınırları yok, bağımsız Filistin yok. Ne var? Hiçbir şey yok. Karşı taraf, böyle görüşmelerden sonra açıklama yapılır, hiçbir açıklama yok. Diplomatik geleneklerde olmayacak bir şey. Niye? Bu “Filistin” demedi ya da demeye kalktı, çok sert bir cevap aldı. Gelen bilgi: Bu taraf Amerikalılardan görüşmeyle ilgili açıklama yapmamasını talep etmiş. Soruyorum Erdoğan’a: Bugün akşam iftarda çıkacaksın yine o kürsüye. Trump’a Filistin’le ilgili ne dedin? Bir şey dedin mi? Dediysen niye yazmaya korkuyorsun? Demediysen bunu nasıl söylemiyorsun? Deyip de bir cevap aldıysan o cevabı söyle de bilelim ama şunu biliyoruz ki, Nisan sonunda randevu istiyorsan Trump’a laf etmeyeceksin, Filistin’e sahip çıkmayacaksın. Trump’tan randevu için. Yani buradaki iktidarını sürdürmek için dışarıdaki tek umudu, Trump’a tutunabilmek için Filistin davasını satıyorsa Erdoğan, yazıklar olsun. Yazıklar olsun.
AYRINTILAR GELİYOR…