Dolar 42,7141
Euro 50,2464
Altın 5.877,65
BİST 11.371,66
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 13°C
Açık
Denizli
13°C
Açık
Çar 13°C
Per 14°C
Cum 15°C
Cts 14°C

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Bu dönemi iyi anlamak ve tedbirler almak zorundayız

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 16. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Meclis’te düzenlenen programda yaptığı konuşmada, dünyada tek kutuplu sistemin sona erdiğini ve çok kutuplu bir yapının hızla şekillendiğini vurguladı. Küreselleşme ile bölgeselleşmenin eş zamanlı ilerlediği, teknolojik gelişmelerin ve iklim değişikliğinin uluslararası ilişkileri derinden etkilediği ‘yeni bir eşikte’ olunduğunu belirten Kurtulmuş, Türkiye’nin bu süreçte barış, istikrar ve güven eksenli, ilkeli ve kararlı bir dış politika izlediğini ifade etti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Bu dönemi iyi anlamak ve tedbirler almak zorundayız
REKLAM ALANI
16.12.2025 12:24
29

İşte TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkan satır başları; Dünyadaki düzeni tanımlamak bakımından farklı bir süreçten geçiyoruz. Süreçlerin eş zamanlı olarak ortaya çıktığı bir dönemdeyiz.

Tek kutuplu dünya sisteminin sona ermesiyle birlikte çok kutupluluk, bütün unsurlarıyla gelişmeye başlıyor. Ancak bunun yanında hem küreselleşme hem de bölgeselleşme eğilimlerinin fevkalade ciddi bir şekilde eş zamanlı ve yan yana yürüdüğünü görüyoruz.

ARA REKLAM ALANI

“BU DÖNEMİ İYİ ANLAMAK VE TEDBİRLER ALMAK ZORUNDAYIZ”

Bütün bunların hepsinin, diplomaside de farklı alanlarda güçlü bir şekilde mücadele etmeyi gerektirdiği aşikârdır.

Ayrıca yüksek teknolojilerin, tanımlandığının ve tahmin edildiğinin çok ötesinde büyük bir hızla gelişmesi; sadece teknoloji ve ekonomi alanlarını değil, aynı zamanda toplumsal hayattan uluslararası alana, uluslararası ilişkilere kadar birçok alanı birebir etkilemektedir.

Teknoloji; uzay teknolojilerinden mikro teknolojilere, yapay zekâdan uydu teknolojilerine kadar çok farklı alanlarda hepimizi, gündelik hayatımızı ve ilişkilerimizi etkilemektedir.

Aynı şekilde iklim değişikliği, artık alınması gereken bir tedbirler manzumesi olmanın çok ötesinde, devletler ve kıtalar arasındaki ilişkileri de etkileyen bir siyaset alanı hâline gelmektedir.

Yine iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklığın da, özellikle dünyanın bazı bölgelerinde Afrika gibi fevkalade önemli yeni bir uluslararası sorun hâline geldiği aşikârdır.

Buna bağlı olarak gıda güvenliğinin ve ayrıca son dönemlerde artarak gelişen bir süreç olarak enerji hatları ve ulaştırma hatları üzerindeki bağlantısallık meselesinin de hem yeni gerilimlerin hem de yeni anlaşmaların merkezine oturduğu açıktır.

Dolayısıyla bütün bunları hepimiz çok yakinen biliyor ve takip ediyoruz.

“YENİ BİR EŞİKTE OLDUĞUMUZ AŞİKAR”

Düne göre alışık olmadığımız yeni durumların, yeni çelişkilerin, yeni çatışmaların ve yeni gerilimlerin olduğu; ancak aynı zamanda yeni fırsatların da ortaya çıktığı bir dönemden geçiyoruz.

Biz insanoğlu olarak yaşadığımız dönemi adlandırmayı, tanımlamayı severiz. Uzay çağı, sanayi toplumu gibi tanımlarla geçmiş dönemlerde yaşanan gelişmeleri ifade ettik.

Herhâlde bu dönemi tanımlamak gerekirse, yeni bir eşikte olduğumuz aşikârdır. Bu yeni eşik, yeni bir dünya düzeninin kurulmasına doğru mu gidiyor, gitmiyor mu bilmiyorum. Ancak bu yeni eşiği tanımlamak gerekirse, “yeni zamanların eşiği” olarak ifade edilebilir.

Önümüze yeni, belirgin ve ilginç zamanların gelmekte olduğu, hatta geldiği aşikârdır. Dolayısıyla Türkiye olarak, bütün bu süreçlerde devasa ve geniş bir alana yayılmış gelişmeleri yakinen takip etmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetimiz vardır.

Çok şükür, Türk dış politikası olarak özellikle son yıllarda fevkalade etkin ve ciddi atılımlar içerisinde olduğumuzu hepimiz iftiharla izliyoruz. Türk dış politikası, öncelikle ilkeli ve kararlı bir şekilde yoluna devam etmektedir.

Hele hele böyle bir dünyada, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışıyla günü gün ederek dış politikayı kurmanın mümkün olmadığını çok iyi biliyor ve Türkiye olarak buna göre hareket ediyoruz.

Müsaadenizle, hepimizin bildiği Türk dış politikasının bu dönemde, yeni zamanlar eşiğindeki özelliklerini sizlerle bir kere daha birlikte hatırlamak isterim.

Her şeyden evvel Türkiye’nin dış politikası; barış, istikrar ve güven ekseninde bir dünyayı tasarlamak ve bunun nasıl mümkün olabileceğine ilişkin eldeki imkânları kullanmak için fevkalade güçlü bir anlayış içerisindedir.

Bölgemizdeki sorunların tamamının çözülebilmesi için barış, istikrar ve güven perspektifini fevkalade güçlü bir şekilde koruyor, bunu çevremizdeki ülkelere de telkin ediyoruz.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Türkiye’nin takındığı tutum, Kafkaslar’daki gerilimlerde ortaya koyduğu tavır, Gazze’de ateşkesin sağlanması ve İsrail’in saldırganlıklarının durdurulması konusunda sergilediği yaklaşım, tam da bu anlayıştan kaynaklanmaktadır.

 

Kaynak: Milliyet

REKLAM ALANI
ETİKETLER: , , , ,
Şehrin nabzını tutan, en son gelişmeleri anında sizlere ulaştıran sesimiz olmaya devam ediyoruz. Denizli’nin sesi olan Denizlim Haber ile şehre dair herşeyi keşfedin. Takipte kalın en yeni haberlerle güncel kalın.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.