TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Akbelen’den Seslendi: “Su Havzaları Yok Olacak.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Akbelen’deki ağaç kesimine karşı çıkmak için mücadele eden doğaseverleri ziyaret etti. Akbelen’de konuşan Karaca, “Su havzaları yok olacak. Yangınlar, sel baskınlarıyla, iklim krizi ile mücadele ederken neden iklim krizini tetikleyecek bu katliama sessiz kalınıyor? Neden iki şirketin daha çok kar etmesi için sessiz kalınıyor? Bunu kabul etmeyeceğiz” dedi.
‘’Su Havzaları Yok Olacak’’
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Akbelen’deki ağaç kesimine karşı çıkmak için mücadele eden doğaseverleri ziyaret etti. Akbelen’de konuşan Karaca, “Su havzaları yok olacak. Yangınlar, sel baskınlarıyla, iklim krizi ile mücadele ederken neden iklim krizini tetikleyecek bu katliama sessiz kalınıyor? Neden iki şirketin daha çok kar etmesi için sessiz kalınıyor? Bunu kabul etmeyeceğiz” dedi.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Akbelen’de yapılan ağaç kesimine karşı çıkmak için mücadele eden doğaseverleri ziyaret etti. Akbelen’de köylüler ve doğaseverlerle birlikte basın açıklaması yapan Karaca, şöyle konuştu:
“Dün akşam Sayın Genel Başkanımız’ın görevlendirmesiyle sabah yola çıktım Denizli’den. Milletvekili arkadaşlarımıza da bir çağrı yaptık. Çevrede bulunan milletvekili arkadaşlarımızla önce bugün sabaha karşı oldukça sert bir müdahale sonucunda gözaltına, gözaltına diyemeyeceğim çünkü bir gözaltı işlemi de yoktu. Ormanına, doğasına ve buradaki yurttaşlarımızla birlikte bir dayanışma duygusuyla, mücadelesiyle buradaki her bir ağaca sahip çıkabilmek için mücadele eden yoldaşlar, karakolun bahçesindeydi. Onlarla görüştük. Dört arkadaşla ilgili de gözaltı kararı verildi saatler sonra. Diğer arkadaşlarımız da ifadeleri alınarak serbest kalacaklar.
“İKİ YIL ÖNCE BİR AĞACI KURTARMAK İÇİN ŞEHİT OLAN YURTTAŞIMIZ, NE İÇİN ŞEHİT OLDU?”
Biz buraya geldik tam yukarıdaki bu katliama tekrar geldiği boyutu görmek için çıktığımız sırada yeni bir gözaltı işlemi uygulanmış. Şunu ifade etmek isterim: Bugün Marmaris yangınlarının iki yıl önceki Marmaris yangınlarının çıktığı gün. Hepimiz hatırlayalım. Burada bulunan, bulunmayan 100’lerce yurttaşımızla birlikte güvenlik güçlerimizle birlikte ve topyekün bir ağacı kurtarmak için hep beraber seferber olmuştuk. Hatırlayın. Muğla’daki bir kardeşimiz, yangın söndürme mücadelesindekilere kendi olanaklarıyla su taşırken şehit olmuştu. Şimdi ben soruyorum buradan, bu ülkede bu iki şirketin çıkarını korumak için dilleri lal olmuş iktidara soruyorum: O iki yıl önce bir ağacı kurtarmak için şehit olan yurttaşımız, ne için şehit oldu? İki yıl önce o ağaçlar yanmasın diye topyekün, her birimiz elimizdeki bütün olanaklarla su taşırken günlerce ormanlarımız yanmasın diye mücadele ederken bugün bu yaşanan katliam, neden? O gün korunan ormanlar bugün neden korunmuyor? O gün ormanlar korunurken iki şirketin çıkarı olmadığı için mi korundu? Bugün o iki şirketin çıkarları için mi korunmuyor?
“DAKİKA DA BİR NEREDEYSE AĞAÇLAR İNDİRİLİYOR ARKADAŞLAR”
Buradan sadece bir milletvekili değil, aynı zamanda TBMM Başkanvekili sıfatımla konuşuyorum. Dört yıl önce Akbelen’e geldiğimde bu yurttaşlarımız, yaşam alanlarının mücadelesini veriyordu. Az önce dün sayın Genel Başkanımız geldikten sonraki manzarayı gördük. Dün Genel Başkanımızın geçtiği güzergahtakiler tamamen yok olmuş, kesilmiş. Dakika da bir neredeyse ağaçlar indiriliyor arkadaşlar. Burası su havzası, şu anda büyükşehirlerin diğer illerin kalan su miktarını tartışır durumdayız. O zaman su havzalarını katletmek hangi akla, hangi vicdana sığıyor? Anayasa’da ormanları korumak, genişletmek görevi iktidarın, devletindir. Soruyoruz: Dönümlerce ormanı katledilirken o anayasal görevinin gereğini yerine getirmeyen iktidar, anayasal suç işlemiyor mu şimdi?
“BUGÜN AĞAÇ DİKEREK BU AYIBI, BU SUÇU ÖRTBAS EDEMEZSİNİZ”
Deniliyor ki şu kadar ağaç diktik. Bu ağaçlar kaç yılda bu hale geliyor? Bir ormanın orman olabilmesi için en az 50-100 yıl gerekir. Bugün ağaç dikerek bu ayıbı, bu suçu örtbas edemezsiniz. Az önce de talan edilen yerleri de gezdik. Bütün buralar o hale gelecek. Su havzaları yok olacak. Yangınlar, sel baskınlarıyla, iklim krizi ile mücadele ederken neden iklim krizini tetikleyecek bu katliama sessiz kalınıyor? Neden iki şirketin daha çok kar etmesi için sessiz kalınıyor? Bunu kabul etmeyeceğiz. Tüm yurttaşlarımıza şikayet etmeye devam edeceğiz. Ama bir şey daha burada ifade etmek isterim. Geçtiğimiz yıl Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onayladık diyerek gerim gerim gerinip koltukları kabararak gezinen iktidar milletvekillerine de buradan sesleniyorum: Paris İklim anlaşması eğer kabul edilmişse, uygulanacaksa burada bu talanı yapamazsınız, izin veremezsiniz. Sıfır karbon derken bu talan böyle devam ederse sadece Avrupa’ya, dünyaya daha şık görünmek için, oradaki yeşil fonları cebe indirmek için Paris İklim Anlaşması’nı imzaladıysanız kimseyi kandıramazsınız. Tüm dünya buradaki katliamı, talanı görecek. O nedenle bu ülke hepimizin. Bizler, kuraklıkla, sellerle, ormansızlaştırmayla mücadele ederken sizler de aynı ülkede yaşıyorsunuz. Bütün yurttaşlarımıza buradan bir davet de çıkarmak istiyorum. Gelin Akbelen’i kurtarırsak Türkiye’yi de kurtaracağız. Ülkemizin her bir köşesinin, Anadolu’nun bağrına saplanmış bir hançerleri Akbelen’den çıkartabilirsek gerçekten yaşam hakkımız kazanacak. Birlikte kazanacağız. Tüm yurttaşlarımızı buradaki mücadelede dayanışma için davet ediyorum.”