Türkiye ne enerji üretiyor, ne de enerji dağıtıyor: ‘Tek çözüm, yeniden kamulaştırma’
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 5 Nisan’dan itibaren elektrik fiyatlarının mesken abone grubu için yüzde 25 zamlandığını açıkladı. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mahir Ulutaş, Cumhuriyet’e konuştu.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 5 Nisan’dan itibaren elektrik fiyatlarının mesken abone grubu için yüzde 25, kamu ve özel hizmetler sektörü abone grubu için yüzde 15, sanayi abone grubu için yüzde 10 ve tarımsal faaliyetler abone grubu için yüzde 12,4 oranında zamlandığını açıkladı.
Türkiye’de ulusal tarifeden fatura ödeyenler, yani yılda 5 bin kilowat saatin altında tüketim yapan yurttaşlar elektrik faturalarında yüzde 25’lik bir zam oranıyla karşılaşacak. Türkiye’de mesken abone grubunda 42 milyon 389 bin 208 konut yer alıyor. Bu konut abonelerinin yaklaşık yüzde 97’si, zamlı tarifeden fatura ödemek zorunda kalacak.
Nüfusunu büyük çoğunluğunu oluşturan mesken grubuna yüzde 25 olarak yansıyan zammın büyük bir kısmı dağıtım bedeline yapıldı. Zammın yüzde 34,5’ini kapsayan dağıtım bedellerine yapılan artış, özelleştirilmiş dağıtım şirketlerinin ceplerini dolduracak.
“YÜZDE 70 DAĞITIM BEDELİNE RAĞMEN İYİ BİR HİZMET ALMIYORUZ”
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Mahir Ulutaş, söz konusu zammı Cumhuriyet’e yorumladı. Ulutaş, “Türkiye enerji enflasyonunun yüksek olduğu, nüfusun büyük çoğunluğunun asgari ücret civarında hane gelirine sahip olduğu bir ülke olduğu için, enerji bedellerindeki bu artış aslında halkın geçimini, enerjiye erişimini büyük oranda kısıtlayan bir hale dönüştü” dedi. Yurttaşların enerjiden çok enerjinin dağıtımına para ödediğini belirten Ulutaş, “Faturaların yüzde 70’i dağıtım bedelinden oluşuyor. Dağıtım şirketlerinin özelleşmesiyle birlikte ‘hizmetin ucuzlayacağı ve kalitesininin artacağı’ söyleniyordu. Yaşanan kesintiler, orman yangınlarındaki bakımsızlıklar, Isparta’da bir kente bir hafta boyunca enerji verilememesi, İzmir’deki ölümlü kazalar gibi dağıtım şirketleri kaynaklı pek çok sorun yaşıyoruz. Enerji faturamızdaki yüzde 70 dağıtım bedeline rağmen iyi bir hizmet almadığımız açık. Dolayısıyla ortada çarpık, dağıtım şirketlerini besleyen bir yapı var” ifadelerini kullandı.
PARALAR HER YOLDAN ÖZEL ŞİRKETLERİN CEBİNE GİDİYOR
Özelleştirmenin yurttaşlara yaşattığı sorunların git gide daha da dayanılamaz bir hal aldığını vurgulayan Ulutaş, söz konusu zamların devletin kasasına değil, özel şirketlerin ceplerine gittiğini şu sözlerle açıkladı:
“Zammın büyük kısmı dağıtım bedeline yapıldığı için ve dağıtım şirketleri de özel şirketler olduğu için onların kasasına gidiyor. İkincisi; enerji üretiminde de devletin üretim payı yüzde 16-17’lere düştü. Enerji bedeli de şirketlerin kasasına gidiyor. Devlet enerji üretmiyor artık. Üçüncüsü; Devlet ‘ben düşük kademe gruplarını sübvanse ediyorum’ diyor ya, bunu nasıl yapıyor? İkili anlaşmalarla pahalıya alıp, ucuza veriyor. Sübvanse de özel şirketlerin kazandığı ayrı bir mekanizma oluyor. Dördüncüsü; Biz asılnda özel üretim şirketlerine, ‘kapasite kullanım bedeli’ diye üretmedikleri enerjinin de bedelini ödüyoruz. Her an üretimde olma durumuna karşılık bir bedel ödeniyor. Dolayısıyla çeşitli teşvik mekanizmalarıyla kamudan özele bir kaynak da aktarılıyor. Hem faturaların pahalı olma dolayısıyla vatandaşın ödemiş olduğu ve şirketlerin kasasına giden bir pay var, hem de kamunun özel üretim şirketlerini çeşitli teşvik mekanizmalarıyla beslediği bir durum var.”
“YENİDEN KAMULAŞTIRMA DIŞINDA BİR ÇÖZÜM YOK”
Ulutaş, söz konusu pahalılık ve kalitesizlik sorunlarının çözümü için önerilerini, “Birincisi; dağıtım şirketlerinin kamulaştırılması gerek. İkincisi; devletin üretimdeki payının peyderpey artıp, üretimi de büyük oranda devletin yapacağı bir yapı oluşması lazım. Enerjide pahalılık getiren bu özelleştirmelerin geri alınması, enerjideki bu borsa yapısının dağıtılması lazım. Yeniden kamulaştırma dışında bir çözüm yok” diyerek açıkladı.