Dolar 36,4935
Euro 37,8900
Altın 3.346,41
BİST 9.658,72
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 13°C
Hafif Yağmurlu
Denizli
13°C
Hafif Yağmurlu
Pts 16°C
Sal 17°C
Çar 19°C
Per 20°C

Türkiye’de ilk kez uygulanacak: Kanser tedavisinde yerli teknoloji

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı. KANSER TEDAVİSİNDE YERLİ TEKNOLOJİ Koruyan, üreten, geliştiren sağlık vizyonunun ilk meyvelerini vermeye başladığını belirten Bakan Memişoğlu, bazı kan …

Türkiye’de ilk kez uygulanacak: Kanser tedavisinde yerli teknoloji
1 Mart 2025 22:20

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı.

KANSER TEDAVİSİNDE YERLİ TEKNOLOJİ

Koruyan, üreten, geliştiren sağlık vizyonunun ilk meyvelerini vermeye başladığını belirten Bakan Memişoğlu, bazı kan kanseri türlerinin tedavisi için umut olan yeni nesil genetik tedavi CD19 CAR-T hücre tedavisinin klinik araştırmaları ve üretim aşamalarının Türkiye‘de ilk kez yerli bir firma tarafından gerçekleştirilmesini sağlayacak protokolün imzalandığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) desteğiyle Türkiye’de artık fikirden ürüne, her türlü ilaç, tıbbi cihaz veya ürün geliştirmenin yerli imkanlarla mümkün olabileceğini belirten Bakan Memişoğlu, bu kapsamda çocukluk çağında görülen tip 1 diyabetin takibi için hayati öneme sahip sensörlerin de yerli olarak üretilmeye başlandığını ve haziran ayında hastaların kullanımına sunulacağını söyledi.

“ÇOK YAKIN ZAMANDA BÖYLE BİRÇOK MÜJDEYİ TOPLUMUMUZA İLETECEĞİZ”

Türkiye’nin, sağlık hizmetleri konusunda çok iyi bir yerde olduğunu söyleyen Bakan Memişoğlu, “Biz aynı zamanda sağlık teknolojisi, sağlıkla ilgili bilgi üretimi konusunda da son 10 yıldır büyük çaba içindeyiz. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın politikalarında üreten sağlığı desteklemesi ile biz bunu daha da hızlandırma sürecine girdik. CAR-T Cell, kanser tedavisinde çok ileri teknoloji tedavi yöntemlerinden biri. Bunu da çok kısa zamanda Türkiye’de yerli olarak üreterek insanlarımızın hizmetine sunacağız. TÜSEB de bu işin bir parçası. Biz Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını üreten sağlığın lokomotifi olarak değerlendiriyoruz. Bununla ilgili bir kanun da çıkardık. Artık Türkiye’de bilim alanında bir fikri olanın fikir aşamasından itibaren bilimini, araştırmasını, sanayisi ve üniversitesiyle birleştirerek ticari bir ürün haline getirebilmesini sağlayacak ‘fikirden ürüne’ diye bir üreten sağlık modeli oluşturduk. Bunun ilk meyvelerinden biri de CAR-T Cell olacak. TÜSEB birçok alanda çalışıyor. Covid’de solunum cihazı üretti ülkemiz. Akciğer pompasından kalp kapaklarına kadar, üretebilir Know-How’a, bilgiye sahibiz. Çok yakın zamanda böyle birçok müjdeyi toplumumuza ileteceğiz. Çünkü biz sadece sağlık hizmetine değil aynı zamanda sağlığın teknolojisini, bilimini üreten, dünyanın öncü, lider ülkelerinden biri de olmak istiyoruz. Hem insan gücümüz, hem altyapımız, hem de siyasi irademiz ve desteğimiz var. Birkaç yıl içinde Türkiye’de özellikle sağlıkla ilgili birçok cihaz, malzeme, ilaçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacak” dedi.

‘YENİ MOLEKÜL GELİŞTİRİLMESİNDE YOL ALMAMIZ LAZIM’

Türkiye’nin ilaç üretiminde halen kendisine ait orijinal molekül üretmekte istenen düzeyde olmadığını ifade eden Bakan Memişoğlu, “Biz ilaçları kutu bazlı üretebiliyoruz ama kendi molekülümüz ya da cihazımız konusunda daha iyi yerlere gelmemiz gerekiyor. İlk olarak o anlamda bir protokol imzalandı, inşallah en geç 2026’da insanlarımıza bu tür tedavi yöntemlerini ulaştırmış olacağız. Bizim stratejik olarak gördüğümüz bir diğer şey, TÜSEB’in ortak ve paydaşı olduğu ya da onayladığı bilimsel çalışmaların hasta maliyetinin artık Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması. Yani siz bir ilaç üreteceksiniz ya da bir cihaz geliştireceksiniz. Bunun bilimsel çalışmasını yapmanız gerekiyor. Bilimsel olarak etkisi ve güvenliğini ispatlamanız, bunun için de faz çalışmalarını yapmanız gerekiyor. O cihazı, ilacı ya da uygulama yöntemini herkesin kullanımına açmanız için faydalı olduğunu kanıtlamanız lazım. Yani ‘kanıta dayalı tıp’ dediğimiz aslında bu. Bu aşamalar Faz 0, Faz 1, Faz 2, Faz 3 dediğimiz aşamalardan oluşur. Hayvan deneyleri, gönüllüler üzerindeki klinik çalışmalar ve benzeri yüzyıllardır bu şekilde yürütülen bir süreç” diye konuştu.

ŞEKER HASTASI ÇOCUKLARA YERLİ SENSÖR

Bakan Memişoğlu, açıklamasının devamında, “Gerçekten orijinal bir fikirse ve TÜSEB bunun ‘Çalışalım’ kararını verirse işte burada fikirden Faz 1 aşamasına gelmiş bir ilaç ya da yöntemle ilgili klinik çalışmalarda kullanılacak malzeme, gönüllülerin maliyetleri ve benzeri masraflarda SGK, finansal destek verebilecek. Normalde uluslararası piyasada maliyetli bir yöntem bu. Bunu yerli olarak üretirsek bu maliyeti düşürür ve bize ait stratejik bir ürün haline getiririz. Uluslararası firmalar sponsor gibi bu aşamaları kendisi finanse edebiliyor. Türkiye’deki bir hekimin bir fikrini uygulanabilir ticari ürün ya da yöntem haline getirmek için de bu bizim için çok değerli. Bu aynı zamanda dışarıya bağımlılığı da azaltmış olacak. Bugün mobil röntgen cihazı yapıyoruz, monitör yapıyoruz, birçok cihaz yapıyoruz. Başka bir müjde daha vereyim; Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 18 yaş altı çocuklarda glikoz sensörlerinin (sigorta kapsamına alınarak) kullanabilmeleri sağlandı. Şu anda yerlisini yapıyoruz ve inşallah haziran-temmuz ayında ete kemiğe bürümüş olarak kullanılır hale gelecek. TÜSEB bu konuda çok büyük yol katetti. Tamamen yerli olacak, hatta şu anda halihazırda kullandığımız uluslararası muadillerinden bile iyi olacağını düşünüyorum” dedi.

AİLE HEKİMLERİNE TEŞEKKÜR

Aile hekimliğinde hekim başına düşen nüfusun 4 binden 3 bin 500’e indirilmesi ve yeni yönetmelik hakkında konuşan Bakan Memişoğlu, “Esas hedefimiz hastalanmadan sağlığımızı korumak. Bunu da sağlayacak olan Aile Hekimliği. Kişinin evine, ailesine en yakın olan hekim, aile hekimi. Her aile hekiminin kendisine bağlı bir nüfusu var. 4 bin nüfus vardı eskiden ve aile hekimine kendiliğinden gelmesini bekledik bu insanların. Ama toplumda böyle bir alışkanlık maalesef oluşmadı, özellikle orta yaş grubunda. Çünkü ondan önce sağlık ocağı sistemi olduğu içinö ifadelerini kullandı.

Bakan Memişoğlu, kayıtlı olduğu aile hekimini bir kez bile ziyaret etmemiş kişiler olduğunu da vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu mantığı değiştirmeye çalışıyoruz. Şu anda sayıyı 3 bin 500’e düşürdük ama aile hekimine de şunu dedik. Bu nüfusun sağlıkla ilgili sorumlusu sensin. Eğer bir sene önceye göre daha az hastaneye gitme ihtiyacı duyuyorsa, sen başarılısın demektir. Çünkü sana bağlı nüfusun hastaneye gitme ihtiyacı azaldı demek bu. O zaman sana maaşının üstünde ki, 3 kat arttırdık teşviği, teşvik veriyoruz. Bu 3 bin 500 nüfus, 1 sene öncesine göre daha az ilaca ihtiyaç duyuyorsa ücretin biraz daha artacak. Bu nüfus senden memnunsa il ortalamasına göre, sen gerçekten bu nüfusa sahip çıkıyorsun demektir. Yaşlı gruba kronik hastalıkları daha başlamadan tanı koyduk. Gerçekten aile hekimlerine ben çok teşekkür ediyorum, bizim için çok değerli işler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar.”

AİLE HEKİMLERİ TARAMASINDA İKİ AYDA 1,5 MİLYON KRONİK HASTA YAKALANDI

Bakan Memişoğlu, açıklamalarında şunları söyledi: “Her birinden Allah razı olsun. Özellikle aile hekimleri. Kasım, aralık ayı ile beraber yaklaşık 10 milyon insanımızı tek tek taradılar ve 1-5 milyon kişinin daha kendisinin haberi yokken kronik hastalığı olduğu tanısını koydular. Onların takibini ve tedavisini yapıyorlar şu anda. 1,5 milyon insanı, hastalık daha ileri safhaya geçmeden şekerini, böbrek yetmezliğini, tansiyonunu takip edilebilir hale getirdiler. Bunun için çok teşekkür ediyorum onlara. Bizim ilk kapımız, en önceliğimiz Aile Hekimliği olmalı. Bunu başaran, yüzde 90’a yakın aile hekimime ben minnettarlığımı buradan arz ediyorum. Çoğu insanın bilmediği başka bir temel ve koruyucu sağlık tarafımız daha var. Türkiye’de 285 tane Sağlıklı Hayat Merkezimiz var. Bu 285 Sağlıklı Hayat Merkezimizde insanlar fizik tedavisinden diyetisyenine, sosyoloğundan çocuk gelişimcisine, diş hekimine, koruyucu diş hekimliğine, kanser taramalarına, gebe eğitiminden anne eğitimine, psikoloğuna, hatta pilatesine kadar her şey var ve ücretsiz. Aile hekimlerinin buradan hastası için randevu alabilir hale getirdik. Aynı zamanda hastaneden de oraya hasta yönlendirilebilmesi için randevu alınabilir hale geldik. Yani diyelim ki hastanedesin endokrin doktoru hastanın diyetisyene gitmesini gerekli gördü, Sağlıklı Hayat Merkezi diyetisyeninden gidip randevu alıp diyetinize başlayabiliyorsunuz.”

HASTANELERLE ENTEGRE AİLE HEKİMLERİ

Aile hekimlerini hastanelerle de entegre hale getirildiğini anlatan Bakan Memişoğlu, “Yani bu 3 bin 500 nüfuslu aile hekimi, diyelim bir hastasında hastaneye gitme ihtiyacı duyuldu, bütün hastanelerden yüzde 10 kontenjanı aile hekimlerine ayırdık. Aile hekimi kendi nüfusundaki kişiye ilgili hastanelerden ilgili branşlarda kendisi randevu alabiliyor. 1,5 milyona yakın insan, bu şekilde şu anda randevu alıp hastalıkları için tedavi alıyor. Bu neyi sağlıyor, yanlış branşa başvuru veya gereksiz yere hastaneye gidişi engellemiş oluyoruz. Aile hekimiyle hastanelerdeki hekimin de birbirleriyle haberleşmesini sağlıyoruz artık. Böylece aile hekiminiz aynı zamanda hastanede yapılacak olan tüm uygulamaları vesaire hepsini takip edebilir. Biz vatandaşlarımızın aile hekimliğini bu şekilde daha etkin, hastaneye gitmeden, acile gitmeden problemlerini çözecek kapı olarak görmesini istiyoruz. Tedavi değil koruyuculuğu da önceleyecek aile hekimlerimiz” dedi.

HEKİM GEREKLİ GÖRÜRSE RANDEVU OLUŞTURACAK

Bakan Memişoğlu, vatandaşa yönelik talebini ifade ederek, şöyle konuştu: “Ayrıca şunu da istiyorum vatandaşlarımızdan, herkes hekimine güvensin. Hekimler insanların sağlıklı kalması ya da hastalandığı zaman tedavi edilmesi için yıllarca eğitim almış, adanmış insanlar. Biz sadece meslek yapmıyoruz, manevi bir tarafı da olan bir iş bu. O yüzden hekim ne derse onu yapmak durumundayız. Yıllarca bunun eğitimini almış, bedeninizi tanıyan bir hekimden bahsediyoruz. Vatandaşın aile hekimine gidip, ‘Bu ilacı, bu filmi yaz’ Ya da ‘Beni hastaneye sevk et’ demesini istemiyoruz. Vatandaşlarımız kendi aile hekimine derdini söylesin, ne yapılması gerektiğine hekim karar versin. Aile hekimi uygun görürse onu ikinci veya üçüncü basamak kurumlara sevk edecek. ‘Ben randevu alamadım, siz benim için randevu alın’ diye aile hekimlerine baskı yapılmasını istemiyorum. Aile hekiminin gerekli değilse bu randevuyu vermesini de istemiyoruz. Gerçekten hastanın hastaneye gitmeye ihtiyacı varsa, hekim buna lüzum görüyorsa randevu alsın istiyoruz. Ya da ilaç yazılacak, aile hekimi bunu istemezse baskı kurulmasın istiyoruz. Bugün siz gereksiz antibiyotik kullandığınız zaman hem mikropların direnci artıyor, hastalıkları tedavi etme oranımız azalıyor. Hem böbreğimiz, karaciğerimiz, vücudun her yerine zarar verebilecek risk yaratabiliyor gereksiz antibiyotik kullanımı. Hepinizin buzdolabında ya da sağında solunda fazla fazla ilaçlar var, yarısını kullanıyoruz yarısını kullanmıyoruz. Ya da gereksiz kullanıyoruz. Onun için toplumumuzdan kendi aile hekimi ya da muayene olduğu hekim gerçekten ilacı uygun görüyorsa ilaç kullanmasını talep ediyorum. Sonuçta bu işin bilimini, ilmini yapan kişiler hekimler. İnsana faydasını da zararını da bilen kişiler hekimler. Yoksa komşu söylemiş vesaire ilaç kullanmak doğru değil.”

85 YAŞ ÜSTÜNE EVDE İLAÇ RAPORU

Bakan Memişoğlu, 85 yaş üzeri kişilerin kronik hastalıkları için ilaçlarını alabilmesi amacıyla hastanelere gitmeden rapor alabilme şansı veren yeni uygulama ile ilgili olarak şunları söyledi: “Yaşlılarımız ilaçlarını alabilmek için hastanelerde rapor almaya uğraşıyorlardı. Büyük bir risk ve kendileri açısından da çok zahmetli bir iş. Bu yaş grubundaki vatandaşlarımıza, büyüklerimize raporlarını direkt oldukları yerden yazdırmak istiyoruz. Şöyle bir şey de yapacağız çok yakın zamanda. Onun da çalışmasını yapıyoruz. İlaç raporlarının süresi dolmaya yakın biz diyeceğiz ki sizin ilaç raporunuz bitiyor, raporunuzu yenilemeye geldik. Evde sağlık ile yaşlı hastalarımız artık hastaneye gitmeden raporlarını alabiliyorlar.”

ACİL FİLOLARI İLE KIŞ KOŞULLARINDA DA MESAİ SÜRÜYOR

Türkiye’nin inanılmaz bir altyapı, sağlık hizmeti kapasitesi ve insan gücüne sahip olduğunu kaydeden Bakan Memişoğlu, acil hizmetler hakkında da şu bilgileri verdi: “2008’de ilk helikopterlerimiz, 2010’dan itibaren de bütün ambulans uçaklarımızla hastalarımızı taşımak için çalışıyoruz. Türkiye’de şu an 5 bin 613 tane kara ambulansımız, 513 tane kar paletli ambulanslarımız, helikopterimiz uçak ambulanslarımız hepsi hastalarımızın hizmetinde. Kentsel bölgelerde ambulansın vakaya ulaşma süresi yüzde 90 oranında 10 dakikanın altında. Kırsalda ise bu süre 30 dakikanın altında. Bu, dünya standartlarının çok çok üstünde bir durum. Şu anda çoğu ülkede hastalar saatlerce ambulans bekleyebiliyor. Acil hizmetlerinde çalışan 50 bin çalışanıma minnetlerimi ve şükranımı sunuyorum. UMKE olsun, acil hizmetleri olsun çok önemli görevler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Türkiye, şu anda deniz, hava, kara, özellikli ambulanslarımız (yani obezite ambulansı, yeni doğan ambulansları gibi) ile motorize ambulanslarımız sayesinde insanlarımıza bu hizmetleri sunuyoruz”

AMBULANSLARA RENK AYARI

Bakan Memişoğlu, açıklamasında ayrıca, “İki şey ifade etmek istiyorum, buna da özellikle vatandaşlarımızın hassasiyet göstermesinde fayda var. Birincisi gereksiz yere 112’nin aranmasını istemiyoruz. Bu, diğer insanlara haksızlık oluyor. İkincisi de ambulanslarımız için trafikte fermuar yöntemi kullanılarak yollarda geçiş verilmeli. Öte yandan ambulanslarla ilgili yeni bir mevzuat değişikliği de yaptık. 112 ambulansları yani kırmızı ambulanslarla, kronik hastaların nakillerini yapacak ambulanslar artık renk olarak ayırt edilecek şekilde farklılaşacak. Bu yılın sonuna kadar adaptasyon ya da uyum süreci verdik. Nakil ambulansların renklerini griye döndüreceğiz. Böylece içindeki gerçek acil hastaysa ancak çakarını ya da sirenini çalıştıracak. Ayrıca ambulansların kurumsal olmasını sağlıyoruz. Kişisel ambulansların olmasını istemediğimiz için böyle bir mevzuat yaptık. Onu da 2025 sonuna kadar adaptasyon süresi var. 2026’nın başından itibaren artık 112 ambulanslarıyla kronik hastanın naklini yapan ambulansların rengi ayrılacak. Ayrıca bütün ambulansları elektronik sistemlerle donattık ve içi de dahil yönetebilir hale geliyoruz. Bunu zorunlu hale getiriyoruz. Yani ambulansın içinde hangi hasta var, nereye gidiyor, hastanın durumu nasıl, komuta merkezinin bilgilenebileceği şekilde anlık olarak yönetebilir hale gelecek. Ambulansın içindeki hastanın durumu da dahil nereye gideceğini vesaire aynı zamanda emniyetle bağlantılı olarak da takip ettireceğiz” diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Umut Halavart – Sağlık
Şehrin nabzını tutan, en son gelişmeleri anında sizlere ulaştıran sesimiz olmaya devam ediyoruz. Denizli’nin sesi olan Denizlim Haber ile şehre dair herşeyi keşfedin. Takipte kalın en yeni haberlerle güncel kalın.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.