Dolar 42,5291
Euro 49,5628
Altın 5.744,63
BİST 11.007,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Denizli 13°C
Hafif Yağmurlu
Denizli
13°C
Hafif Yağmurlu
Paz 14°C
Pts 15°C
Sal 14°C
Çar 13°C

Türkiye’de yabancı bakıcı olmak: ‘Bitmeyen ev işleri, uzun saatler, kayıtsız çalışma’

Türkiye’de çalışma izni alan Türk soylu yabancıların sayısı giderek artıyor.

Türkiye’de yabancı bakıcı olmak: ‘Bitmeyen ev işleri, uzun saatler, kayıtsız çalışma’
REKLAM ALANI
07.12.2025 14:36
38

Yüzyıllardır Orta Asya Türklerinin kültürel bir parçası olan kopuz sesleri, Ankara’nın orta yerinde, Kızılay meydanında bir apartmanda yankılanıyor.

Kızılay’da dört katlı bakımsız bir binanın dar merdivenlerinden çıkarken, Kırgızlar tarafından işletilen bir mekânın neredeyse silinmiş tabelasını takip ediyoruz.

ARA REKLAM ALANI

Burası başta Kırgızlar olmak üzere, kentteki Türk soylu yabancıların sosyalleşmek için seçtiği uğrak adreslerden biri.

İçeri girer girmez, ayakkabılarınızı çıkarmanız gereken, yer minderleri ve halıyla kaplı geniş bir oturma alanıyla karşılaşıyoruz.

Kırgız motifleri ve müzikleriyle memleket atmosferi yaratılmış mekânda kadınlar çoğunlukta.

Çocuk ve yaşlı bakımı, hastanelerde palyatif hastalara refakatçilik… Türk soylu kadınlar genellikle hizmet sektöründeki yatılı işlerde çalışıyor.

Haftada bir gün izinleri olduğunu ve genellikle burada buluştuklarını söylüyorlar.

Kimisi memleketteki çocuklarına para gönderiyor, kimisi borç içindeki ailesine destek olmak için bakıcılık yaptığını söylüyor.

Kira ve yemek masrafı olmadan, kazandıkları tüm parayı memlekete gönderebildikleri yatılı işleri tercih ediyorlar.

Ancak pek çoğu çalışma izni ve sigorta olmadan, sadece işverenle aralarındaki sözlü anlaşmaya dayanan işlerde çalışmak zorunda kalıyor.

Türkiye‘de çalışma izni alan Türk soyluların sayısı giderek artarken, ekim ayında yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte yeni şartlar getirildi.

Türk soylu, resmi kaynaklarda Türkiye ile tarihi, kültürel ve soy bağı bulunan, genellikle Türk dilini konuşan veya Türk kültürüne mensup topluluklardan gelen yabancıları ifade ediyor.

‘Sadece bakıcılık değil, evin her işini yapıyoruz’

BBC News Türkçe’ye konuşan araştırmacı Dr. İmge Tuğçe Bağır, Türk soylu bakıcı kadınların iş tanımının çok geniş ve belirsiz olduğunu söylüyor.

En çok psikolojik şiddete maruz kalmaktan ve bitmek bilmeyen ev işlerinden şikâyet ediyorlar.

43 yaşındaki Aysel, “Biz sadece yaşlıya ve çocuğa bakmıyoruz, evin tüm işlerini yapmak zorunda kalıyoruz. Yemek, temizlik, çamaşır, ütü ve hatta bahçe işleri…” diye anlatıyor.

Yanındaki arkadaşı Nergiz ise “Sürekli misafir geliyor, onları da ağırlıyoruz…” diyerek destekliyor.

Hepsi aynı anda iç geçiriyor, bu konu onlar için özellikle hassas görünüyor.

Aysel, “Bizi her yere el çantası gibi yanlarında götürüyorlar. Sadece eve gelen misafirlere değil, misafirliğe gittiğimiz yerlerde de hizmet ediyoruz” diyor.

Hemen yanındaki başka bir kadın ise misafir geldiği haftalarda izinlerinin iptal edildiğini söylüyor.

Nergiz ise evde çıkan yemekten yemesine izin verilmediğini, haftada sadece bir kere yıkanma izni olduğunu söylüyor.

Geçmişte Hacettepe Üniversitesi’nde Türk soylu kadınlar üzerinde çalışan Bağır, bakıcılık yapan bu kadınların çoğunun çalışma izni olmadan istihdam edildiğini söylüyor:

“Eve girdikten sonra kadınların elinde ne bir sözleşme ne de yazılı herhangi bir anlaşma var. Sadece sözlü beyana dayanan bir anlaşma gerçekleşiyor. Gerisi kişiler arası ilişkiye ve vicdana kalıyor.”

“Çoğu, daha önce buraya gelmiş diğer kadınların aracılığıyla geliyor. Herhangi bir yakınlarının referansıyla gelmek onlar için daha güvenilir olabiliyor.”

‘Kaçak çalışma en kötüsü’

Altı senedir Türkiye’de bakıcılık yapan Nur, çalışma izni alındığı durumlarda da emek sömürüsünün olabildiğini söylüyor:

“Çalışma iznini yaptırınca bir nevi senin sahibin gibi oluyor. Her türlü işi yaptırıp daha çok çalıştırıyorlar. El mahkumsun, sonuçta sigortanı yaptırmış.”

Yine de hepsi, kaçak çalışmanın “en kötüsü” olduğunu söylüyor.

34 yaşındaki Özbek Samira, “Kaçak olan biri başına geleni kimseye söyleyemez, polisi arayamaz. Kaçak bir kişiyi arkadaşları bile evine almak istemez” diyor.

‘Çalışma izni vaadiyle daha çok çalıştırılıyoruz’

Türk soylu yabancıların Türkiye’de üç aya kadar çalışma izni muafiyeti bulunuyor.

Ardından işverenin çalıştırdığı kişi için çalışma izni başvurusunda bulunması gerekiyor.

Ancak işverenler için bir yabancıyı istihdam etmek, bir Türk vatandaşını istihdam etmekten çok daha masraflı.

Bu sebeple özellikle ucuz işgücüne ihtiyaç duyulan sektörlerde, Türk soylu yabancıların kayıtsız çalıştırıldığı örneklere sık rastlanıyor.

Yabancılar hukuku uzmanı Avukat Burcu Ertim, “İş yerleri bu masrafa girmek istemediğinde, çalışma izni ve sosyal güvenceleri olmadan çalışıyorlar” diyor.

10 yıldır Türkiye’de bakıcılık yapan Elnura, “Çalışma izni yaptırma vaadiyle, ilk üç ay bizi çok fazla çalıştırıyorlar. Süre dolunca çalışma iznine başvurmuyorlar ve kaçak durumuna düşüyoruz” diyor.

Kadınlar, bu durumda önlerinde iki seçenek olduğunu söylüyor: Memlekete dönmek ya da bir süre daha kaçak çalışmaya devam etmek…

Sigorta yapan bir işveren bulana dek sürekli iş değiştirdiklerini, sektörde kendilerine çok fazla ihtiyacın olduğunu söylüyorlar.

‘Psikolojik şiddet ve taciz vakaları yaygın’

Araştırmacı Bağır, Türk soylu kadınların hem ev içi tacize uğradığını hem de sık sık fuhuş ithamıyla karşılaştığını söylüyor:

“En çarpıcı örnekler taciz vakalarıydı. Özellikle yaşlı erkeklere bakıyorlarsa, tacizin oldukça yaygın olduğunu gördüm.

Araştırmacı, zaten çok kırılgan durumda olan bu kadınların, en çok bu suçlamadan korktuklarını belirtiyor ve, “O yüzden ekstra korumacı ve kapalılar, belli mekanlar dışında sosyalleşmiyorlar” diyor.

İşverenler ne diyor?

Araştırmacı Dr. Ayşe Emel Akalın’ın işverenlerle de konuşarak hazırladığı doktora tezine göre, göçmen kadınların daha çok tercih edilme nedenleri şunlar:

Araştırmaya göre işverenler genellikle Türk soylu kadın çalıştırmanın olumlu yanlarından bahsederken, “daha ucuza daha çok çalışmaları, eğitim düzeylerinin yüksek olması ve iş disiplinlerinden” söz ediyor.

Ancak içlerinden biri, “Sorumluluğu çok. Ailesinden uzak. Hastalanınca ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Onun da sizin de rahatlayacağınız, nefes alacak ortam kalmıyor” diye yakınıyor.

Bir başka işveren ise, “Çoğu eşinden boşanmış ya da eşleri tarafından aldatılmış kadınlardı. Çocuklarını annelerine bırakıyorlardı. Bu yüzden akılları hep çocuklarında kalıyordu ve iş yapmak yerine tembellik ediyorlardı” diyor.

Bağır, konuştuğu bazı işverenlerin evdeki internet şifresini bakıcılarla paylaşmadığını, bazılarının ise bakıcıların çamaşır makinesini kendi eşyaları için kullanmalarına izin vermediğini söylüyor.

Bağır, psikolojik şiddet ve taciz vakalarının yaygın olarak görüldüğünü ve kadınların sürekli iş değiştirdiğini anlatıyor:

“Aylarca parasını alamayan var, haftalık iznini alamayan… Kadınlar haklarını öğrenene kadar, bu sömürü çemberinden defalarca geçmiş oluyorlar.”

“20 yaşındaki genç bir bakıcının her gece kapısının dışarıdan kitlendiğini, gündüzleri açıldığını öğrendim.

“‘Biz uyuduktan sonra ne yapacağını bilemeyiz’ demişler. İlk üç ay böyle devam etmiş, başka bir iş bulunca hemen oradan ayrılmış.”

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılında yabancı uyruklu nüfus içinde ilk sırayı %9,9 ile Azerbaycan vatandaşları aldı.

Bu sırayı %9,8 ile Türkmenistan ve %7,6 ile Özbekistan vatandaşları izledi.

Resmi verilere göre, çalışma izni alan Türk soylu yabancıların sayısı kademeli olarak artıyor.

Neden Türkiye’ye geliyorlar?

Kırgızistan’da aylık asgari ücret 32 dolar, Özbekistan’da 106 dolar, Kazakistan’da 163 dolar, Azerbaycan’da 235 dolar, Türkmenistan’da ise 402 dolar seviyesinde.

Konuştuğumuz kadınlar, hem kendi ülkelerindeki ekonomik şartlar ve yüksek işsizlik oranı hem de Türkiye ile olan dil ve kültür bağı sebebiyle burada olduklarını söylüyor.

İçlerinden biri, “Ben Özbekistan’da da bakıcılık yapmayı denedim, ne iş ne uygun bir maaş bulabildim” diyor.

Araştırmacı Dr. İmge Tuğçe Bağır ise Türk soylu göçmenlerin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ani bir statü ve sermaye kaybı yaşayan aileler olduğunu anlatıyor:

“80’lerde doğmuş bu kadınlar, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte aniden ellerindeki her şeyi kaybetti ve normal toplumsal süreklilikte görülmeyecek bir statü kaybı yaşadı.”

“Şimdi kendi çocuklarının da aynı kaderi paylaşmaması için buraya gelip bakıcılık yapıyor, memleketteki çocuklarına para gönderiyorlar.”

Yeni düzenleme ne getiriyor?

Türk soylu yabancıların Türkiye’deki çalışma hayatlarını düzenleyen kanunun uygulama yönetmeliğinde 10 Ekim’de değişiklik yapıldı.

Değişiklikle birlikte, Türk soylu hangi toplulukların Türk soylu yabancı olarak belirleneceğine ve kabul edileceğine ilişkin hususlar Cumhurbaşkanı kararına bağlandı.

Avukat Burcu Ertim, “Eskiden kimin Türk soylu olduğunu bilmiyorduk, şimdi çerçevesi belirlendi” diyor.

“Ayrıca gerekli belgelerin kimin tarafından verileceği gibi konulardaki karmaşa giderildi ve kanuna işlevsellik kazandırıldı” diye ekliyor.

Değişiklikle birlikte sadece Türklerin yapabileceği iş kollarında Türk soylu yabancıların da çalışabilmesinin önü açıldı.

Artık Türk soylu yabancılar, Türk vatandaşlığı almadan da doktor, mühendis, avukat vb. bazı meslekleri yapabilecek ve Türklerle aynı sosyal güvencelere sahip olacak.

Ertim’e göre, düzenleme bu yönüyle daha çok nitelikli iş gücü çekmeyi hedefliyor.

Türk soylu yabancılar için olumlu bir gelişme olmakla birlikte, aranan şartların halen oldukça sıkı olduğunu belirtiyor.

Örneğin, Türk vatandaşlığı almaları gerekmese bile, İçişleri Bakanlığı tarafından alınan ikamet iznine sahip olmaları gerekecek.

Ayrıca, Türkiye’de yapmak istedikleri mesleklerini, kendi ülkelerinde yapamadıklarını ispatlamaları gerekecek.

Türkiye’deki diğer yabancıların halen bu mesleklerde çalışabilmesi için ya 400 bin dolar yatırım yaparak vatandaşlık alması ya da 5 yıl çalışma izniyle çalışmasının gerektiğini ifade ediyor.

Kaynak: Haberler

REKLAM ALANI
Şehrin nabzını tutan, en son gelişmeleri anında sizlere ulaştıran sesimiz olmaya devam ediyoruz. Denizli’nin sesi olan Denizlim Haber ile şehre dair herşeyi keşfedin. Takipte kalın en yeni haberlerle güncel kalın.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.