Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Önhon, Suriye’deki Alevi katliamlarını değerlendirdi: ‘Türkiye Şara yönetimine çağrıda bulunmalı’
Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Türkiye’nin Suriye’deki Alevi katliamları kapsamında, El Şara yönetimine güçlü bir çağrıda bulunması gerektiğini belirterek, “Türkiye, hangi taraftan gelirse gelsin, ayrımcı ve şiddete dayalı politikaların karşısında olduğunu, mücadele edilmesi gerektiğini çok daha açık bir şekilde ifade etmeliydi. Nusayrilerin çoğunluğu yoksul. Bu bölgeye ekonomik destek vermek lâzım. Türkiye bu konuda yardımcı olabilir” dedi.
Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Suriye’de yönetimi ele geçiren cihatçıların gerçekleştirdiği Alevi katliamına ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulundu. Toplu ölümlerin ülkenin geleceği açısından kaygı verici olduğunu belirten Önhon, “Olayların bir tarafında, bazıları HTŞ içinden, bazıları da HTŞ dışından olan mezhepçi ve intikamcı selefi militanlar bulunuyor. Diğer taraftan da, eski rejime bağlı asker, şebbiha ve silahlı gruplara mensup militanlar var.
Ayrıca, İran ajanlarının, ve muhtemelen başkalarının müdahil olmuş olması da mümkün” dedi. HTŞ’nin ideolojik selefi kökeninin hep bir soru işareti olduğunu dikkat çeken Önhon, geçici yönetimi elinde tutan Ahmet Al Şara’nın sorumluların cezalandırılması noktasında kararlı olmaması halinde inandırıcılığının aşınacağına işaret etti. Önhon, “Bugün Nusayriler hedef alındı, yarın başka gruplar hedef alınabilir. Buna olanak verilmemeli” diye konuştu.
‘YÖNETİME ÇAĞRIDA BULUNMALI’
Meselenin ekonomik bir boyutu bulunduğunu da vurgulayan Önhon, “Nusayrilerin çoğunluğu yoksul, devrimden sonra birçoğu sadece ordudan ve güvenlik teşkilatlarından değil, diğer tüm devlet dairelerinden de atıldı ve işsiz kaldı. Bu bölgeye ekonomik destek vermek lazım.
Türkiye bu konuda yardımcı olabilir” dedi. Yaşananlara ilişkin Ankara’dan yapılan açıklamaları ise ‘hafif’ bulduğunu aktaran Önhon, “Türkiye, HTŞ’nin bazı mensuplarının ve müttefik grupların militanlarının da katliamlarda yer almış olmaları nedeniyle, özel bağlarının bulunduğu Şara yönetimine kamuoyu önünde çok daha güçlü bir çağrıda bulunmalı, hangi taraftan gelirse gelsin, ayrımcı ve şiddete dayalı politikaların karşısında olduğunu, mücadele edilmesi gerektiğini çok daha açık bir şekilde ifade etmeliydi” değerlendirmesinde bulundu.