Ümit Özdağ, İmralı sürecini değerlendirdi: ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini tehlikeye atar’

Getty Images Zafer Partililerin 21 Ocak’ta Ümit Özdağ’a destek için İstanbul Adalet Sarayı önünde düzenlediği protesto

İstanbul’daki Marmara Cezaevi’nde (eski adıyla Silivri) tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeleri “terörle müzakere süreci” olarak değerlendirdi.

Avukatları aracılığıyla BBC Türkçe‘nin sorularını yazılı olarak yanıtlayan Özdağ, sürecin sonunda anayasa ve yasalarda yapılacağını iddia ettiği değişikliklerin “Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini tehlikeye atacağını” savundu.

Özdağ, “PKK’nın ortadan kalkmasından ötürü herkes, her aklı başında insan memnun olmalıdır” dedi.

Ancak PKK’ya taviz verildiğini savunarak “Biz PKK’ya istediği tavizlerin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz” diye ekledi.

Zafer Partisi lideri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluğuna dair ise “Demirtaş’a da hukuksuz uygulama yapılmamalıdır. Ancak Demirtaş’ın tutuklanması ile benim tutuklanmam çok farklıdır” ifadelerini kullandı.

‘PAZARLIĞI KÖŞEDEKİ BAKKAL MI YÜRÜTMÜŞTÜ?’

Özdağ, tutuklanmasının “yeni süreçle” bağlantılı olduğunu iddia ediyor.

Zafer Partisi’nin İmralı sürecine “en etkin muhalefeti gerçekleştiren parti” olduğunu savunan Özdağ, şunları söylüyor:

“Süreci doğru okuyup halka anlatıyoruz. Benim genel başkan olarak mitingler düzenlemem de rahatsız etti iktidarı ve tutuklandım.”

Getty Images Ümit Özdağ 31 Mart 2024 seçimlerinde oy kullanırken

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yetkilileri, “yeni sürece” dair “terörsüz Türkiye” hedefinden bahsediyor ve “ortada bir müzakere veya pazarlık olmadığını” söylüyor.

“Yeni süreci” nasıl tanımladığı sorusuna “İmralı süreci” cevabını veren Özdağ ise müzakerelerin olduğunu iddia ediyor:

“İmralı süreci yeni bir terörle müzakere sürecidir. Her ne kadar Cumhur İttifakı üyeleri, ‘devlet terörle müzakere etmez’ dese de müzakere olmadan böyle bir süreç yürümez.

“Üstelik bugün devlet pazarlık yapmaz diyenlere; Oslo’da ve Dolmabahçe’de pazarlığı köşedeki bakkal mı yürütmüştü?”

‘PKK’YA TAVİZ VERİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

“Zafer Partisi bu süreç sonunda anayasa ve yasalarda yapılacağını bildiği değişikliklerin Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini tehlikeye atacağını bildiği için karşı çıkıyor.

“Cumhur İttifakı sözcülerinin ‘Hiç bir şart yok’ söylemini inandırıcı bulmuyoruz. Ayrıca değişik kaynaklardan gelen bilgiler de şüphe ve endişelerimizin haklı olduğunu gösteriyor.”

Peki, yıllarca PKK’nın ortadan kaldırılmasını savunan Özdağ’ın, PKK’nın kendini feshiyle ilgili bir süreçten memnun olması gerekmez mi?

Özdağ bu soruya, “PKK’nın ortadan kalkmasından ötürü herkes, her aklı başında insan memnun olmalıdır. Ancak PKK ortadan kalkmak, kendisini feshetme için hangi siyasi tavizleri alacaktır? Biz PKK’ya istediği tavizlerin verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz” cevabını veriyor.

‘DEMİRTAŞ İLE BENİM TUTUKLANMAM ÇOK FARKLI’

Özdağ, tutuklanmasını “Bu, düşman ceza hukuku uygulamasıdır. Anayasal ve yasal haklarımın çiğnenmesidir” şeklinde yorumluyor.

“Türkiye’de ‘hukuksuzluk’ çerçevesinde tutuklandığını savunan farklı siyasi kesimlerden kişiler var. Siz bu isimlerden bazılarının tutuklanmasına karşı çıkmadınız. Örneğin geçmişte Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasına tepki göstermediniz. Burada sizce bir çelişki yok mu?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor Özdağ:

“Öncelikle devlet hukuk demektir. Devlet terörle mücadeleyi de hukuk içinde yapmalıdır. PKK ve DEM ile mücadele hukuk içinde yapılmalıdır. Bu çerçevede Selahattin Demirtaş’a da hukuksuzluk uygulama yapılmamalıdır.

“Ancak Demirtaş’ın tutuklanması ile benim tutuklanmam çok farklıdır. Demirtaş’ın tutuklanmasında ‘Rojava olaylarını’ kışkırtma gibi somut bir eylem vardır.

“Tabii dokuz senelik tutukluluk olmaz. Öte yandan ben tutuklandığım zaman 66 baro ortak bildiri yayınladı ve tutuklamayı kınadı. Ancak Demirtaş’ı destekleyen barolar bu bildiriyi imzalamadı.”

Getty Images Selahattin Demirtaş 2016’dan bu yana cezaevinde bulunuyor.

İstanbul’un Silivri ilçesinde yer alan Marmara Cezaevi’nde; kamuoyunda tanınan, farklı siyasi görüşlerden siyasetçiler 9 No’lu cezaevinde tutuluyor.

“Silivri’de çok farklı siyasi görüşlerden mahkumlarla aynı cezaevinde yatmanın siyasete bakışını etkileyip etkilemediğine” dair soruya da şu cevabı veriyor Özdağ:

“Silivri’de adeta AKP iktidarının toplama kampı oluşmuş. Terörle uzaktan yakından ilgisi olmayan siyasetçiler, iş insanları, teröristler ile yan yana hücrelerde tutuluyor. Hukuku tekrar tesis etmek zorundayız. Yoksa devletin temellerini yok ediyoruz demektir.”

NE OLMUŞTU?

Zafer Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de yaptığı çağrıyla başlayan “yeni sürece” net bir şekilde karşı çıkan az sayıda parti arasında yer alıyor.

Bahçeli bu açıklamasında terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelerek PKK’nin lağvedildiğini açıklamasını önermişti.

Daha sonra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyetinin İmralı ziyaretleri başlamıştı.

27 Şubat’ta Abdullah Öcalan PKK’ye silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı yaptı.

Terör örgütü PKK yönetimi, 2 Mart’ta ateşkes ilan etti.

Süreç tartışmaları devam ederken Ümit Özdağ hakkında 19 Ocak’ta partisinin il başkanları istişare toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan soruşturma başlatıldı ve ardından “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla soruşturma genişletildi.

Özdağ 21 Ocak’ta, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevinde gönderildi.

Zafer Partililer İstanbul ve diğer kentlerde düzenledikleri eylemlerle, “siyasi” buldukları mahkeme kararını protesto etti.