Vücudunuzda çok fazla sonsuz kimyasal varsa ne yapabilirsiniz?
Kalıcı kimyasalar evlerimizde, suyumuzda, yiyeceklerimizde ve giysilerimizde bulunuyor.
Kan testi için kliniğe girdiğimde tek düşünebildiğim, kamera karşısında korkak görünmemek için ne yapacağımdı. Testin neyi ortaya çıkaracağını pek düşünmemiştim.
İğnelerle aram pek iyi değil ama BBC Panorama‘nın sonsuz kimyasallarla ilgili araştırması kapsamında, kanımda ne ölçüde olduğunu görmek için test yaptırdım.
İki küçük çocuk annesi olarak, bunların ailem üzerinde bir etkisi olup olmadığını da merak ediyordum.
Sonsuz kimyasallar veya PFAS’lar (per ve poli floroalkil maddeler), yaklaşık 10 bin kimyasaldan oluşan bir grup.
Su geçirmez giysilerden pişirme gereçlerine, elektronik cihazlardan tıbbi cihazlara kadar her şeyde onlarca yıldır kullanılıyorlar.
Bunlar kalıcı kirleticiler. Yani kolayca yok olmuyor ve çevrede birikiyorlar.
Evlerimizde, suyumuzda ve yiyeceklerimizde bulunuyorlar.
Bilim insanları bunların az kısmının kısırlık ve kanser gibi ciddi zararlara yol açtığını öne sürüyor.
Koruyucu sağlık uzmanı Dr. Sabine Donnai’ye göre, kanda mililitre başına 2 ng’nin (nanogram) üzerindeki herhangi bir PFAS seviyesi sağlık risklerini ortaya çıkartıyor.
Donnai, kan dolaşımında en azından bir miktar PFAS olmayan hiç kimseye rastlamadığını söylüyor.
Sonucum mililitrede 9.8ng idi.
Dr. Donnai haberi çok nazik şekilde verdi ama yine de beni çok etkiledi.
Kanımda bulunan kimyasalların “büyük ihtimalle” sağlığımı etkileyeceğini söyledi.
‘Mutlaka çocuklarınıza da aktarmışsınızdır’
Ayrıca, ne yazık ki, hamileliğim sırasında vücudumun bu kimyasalların bir kısmını attığını ve bunları bebeklerime aktardığını öğrendim.
İşte o an, bu araştırma sadece bir iş olmaktan çıktı ve kişisel bir şeye dönüştü.
Dr. Donnai, “[PFAS seviyeleri] hamileliğinizden önce daha da yüksek çıkardı” dedi ve ekledi:
“Mutlaka çocuklarınıza da aktarmışsınızdır.”
Endişeliydim ama aynı zamanda hiçbir bilgim ve kontrolüm olmadan bunun nasıl gerçekleşebildiğine öfkeliydim.
Bu maddeler ve bunların yol açtığı sağlık sorunları hakkında daha fazla bilgi edinmek istedim.
Kraliyet Kimya Derneği’nden Stephanie Metzger, PFAS kimyasallarının “parçalanmadığını” söylüyor:
“Bir kere vücudumuza girdiklerinde, orada kalırlar ve yavaş yavaş birikerek sistemlerimize müdahale etmeye başlarlar.
“Bazı PFAS’lar tiroid sorunlarıyla, bazıları böbrek ve karaciğer kanseriyle, bazıları da doğurganlığa etkilerle ilişkilendirildi.”
‘Daha fazla lif alın’
Dr. Donnai bana seviyelerimi sıfıra indirmenin mümkün olmadığını söyledi, “Ama önümüzdeki iki veya üç yıl içinde bir stratejiyle bunu azaltabilirsiniz” dedi.
Lif alımımı artırmamı önerdi. Ya daha fazla yulaf, arpa, fasulye, kuruyemiş ve tohum tüketerek ya da jel oluşturan lif takviyeleri alarak…
Beslenmemizde lif miktarını artırmanın “şimdiye kadar durumu iyileştirdiğine dair en güçlü kanıtlar bulunan yöntem olduğunu” vurguladı.
Adetlerimin zamanla PFAS seviyelerimin düşmesine yardımcı olacağını da ekledi.
Ayrıca bana evimde bu kimyasallara en çok maruz kaldığım alanları belirlememi söyledi.
Yapışmaz pişirme kaplarımı seramik, paslanmaz çelik veya dökme demir alternatiflerle değiştirmemi, su filtresi kullanmamı ve PFAS içermediği konusunda şeffaf olan çevre dostu temizlik ürünlerine geçmemi tavsiye etti.
PFAS içermeyen makyaj ve saç ürünleri aramamı ve adında “floro” veya “PTFE” geçen içeriklerden kaçınmamı da söyledi.
‘Halılarınızı her gün süpürün’
Benzer tavsiyeler, Dr. Federica Amati ile birlikte Berkshire’daki evini ziyaret ettiğimiz anne adayı Pam Kavanagh’a da verildi.
Pam, PFAS’ın bebeği için olası ev içi riskleri nasıl azaltabileceğini merak ediyordu.
Dr. Amati, bebeklerin ve çocukların sonsuz kimyasallardan nasıl etkilenebileceğini inceleyen bir uzman. “Musluk suyu içtiğimizde, nerede yaşadığınıza bağlı olarak, farklı düzeylerde PFAS’a maruz kalıyoruz” diyor ve ekliyor:
“Sadece bir su filtresi satın almak bile maruz kaldığımız kiymasalları azaltmaya yardımcı olabilir.”
Dr. Amati, içinde filtre olan bir sürahinin de, musluğa monte edilmiş filtrenin de işe yarayacağını, üzerinde çizikler olan yapışmaz tavaların atılması gerektiğini de söylüyor.
Paslanmaz çelik veya seramik tavaların “çok daha güvenli” olduğunu vurguluyor.
Halıların leke tutmazlığını artırmak için PFAS ile işlemden geçirilebileceğini de sözlerine ekleyen uzman, halılarını her gün süpürmelerini öneriyor.
Dr. Amati ayrıca “Her gün pencereleri açarak odayı havalandırdığınızdan emin olmak iyi bir fikir ev tozu olarak birikir” diye de ekliyor.
Risk nasıl azaltılabilir?
Dr. Amati daha sonra çocuk giyimine yöneldi. Pam, su geçirmez veya leke tutmayan giysilerin PFAS içerebileceğini öğrenince büyük şaşkınlığa uğradı. Üreticilerin bu bilgiyi açıklama yükümlülüğü yok.
BBC’nin araştırmasına göre, bazı çocuk ürünleri de iddia edildiği gibi PFAS’tan arınmış değil.
Birkaç ay önce Mountain Warehouse markasının internet sitesinden aldığımız bir çocuk montunda PFAS bulduk.
Oysa site, çocuk ürünlerinin hiçbirinin sonsuz kimyasallar içermediğini söylüyor.
Mountain Warehouse, BBC’ye yaptığı açıklamada, test ettiğimiz ceketin üç yıldan uzun süre önce üretilmiş küçük bir parti eski kumaştan geldiğini söyledi.
Montun, “İngiltere güvenlik standartlarını karşıladığı”, ürünün satıştan kaldırıldığı belirtildi.
Birmingham Üniversitesi’nde bizim için paltoyu test eden Profesör Stuart Harrad, PFAS içeren kumaşların “insan cildiyle uzun süreli temas etmesi” durumunda kimyasalların cilt tarafından emilme potansiyeli olduğunu açıkladı.
Dr. Donnai’ye göre, riski azaltmak için işlenmemiş kumaşları tercih etmek ve PFAS içermediği yönünde bir sertifikası olmadığı sürece “su geçirmez” veya “leke tutmaz” etiketlerinden kaçınmak gerek.
Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu’na göre en fazla gıdalar, özellikle de balık, et, yumurta, meyve ve meyve ürünleri kimyasallara maruz kalmamıza neden oluuyor.
Masum görünen bir çileğin bile PFAS’a maruz kalmış olabileceğini öğrendim, çünkü bu kimyasallar tarım ilaçlarına eklenebiliyor.
Manchester Metropolitan Üniversitesi’nden Prof. David Megson “Meyveye daha iyi yapışmasını sağlıyor, böylece yağmur yağdığında kopup, gitmiyor” diyor.
Prof. Megson, bir şişe şarabın PFAS açısından en büyük riski taşıdığını söylüyor ve ekliyor:
“Her şişeye yüzlerce üzüm koyuyoruz. Tarım ilacı çözündükçe, PFAS kısmı geride kalıyor.”
‘Onlardan tamamen kaçamıyoruz’
PFAS kimyasalları modern hayata o kadar yerleşmiş durumda ki, hiçbirimiz onlardan tamamen kaçamıyoruz.
Hayatımızı kolaylaştırdılar ve ürünlerimizi dayanıklı hale getirdiler ancak henüz yeni yeni hesaplamaya görmeye başladığımız potansiyel bir bedelleri var.
Avrupa Birliği’nin yürütme organı Avrupa Komisyonu, yaklaşık 10 bin PFAS kimyasalının tamamen yasaklanması konusunda birliğe üye ülkelerle görüş alışverişinde bulunuyor.
İngiltere hükümeti, bazı kimyasalları yasaklamayı veya kısıtlamayı düşündüğünü, ancak genel bir yasak konusunda henüz bir taahhütte bulunmadığını belirtti.
Kimya Endüstrileri Birliği, PFAS kimyasallarının birçok temel kullanım alanına sahip olduğunu, daha güvenli alternatiflerin henüz mevcut olmadığını savunuyor.
İlk kan tahlillerini yaptırdığımda belgeselimiz için ilginç bir sahne olacağını düşünmüştüm.
Ama bir kez bu kimyasalların içinizde olduğunu öğrendiğinizde, bunu bilmemezlikten gelemezsiniz.
Maruz kalışımı azaltmak için bir planım olması küçük bir teselli. Ama dürüst olmak gerekirse, bu da düşünecek bir başka şey olması anlamına geliyor.

Kaynak: Haberler