Yeni bir kök hücre tedavisi kornea hasarını iyileştirdi

Kornea hasarı nedeniyle yaşanan ve genellikle geri döndürülemez olarak nitelendirilen görme kayıpları artık yeni bir tedavi yöntemiyle onarılabilir hale geliyor. Massachusetts Eye and Ear’daki bilim insanları tarafından geliştirilen kök hücre tedavisi, korneadaki ciddi hasarları başarıyla onarmayı başardı ve hastalara görme yeteneklerini geri kazandırdı.

YENİ TEDAVİ YÖNTEMİ, GÖRME YETİSİNİ GERİ KAZANDIRIYOR

Kornea, gözün en dış tabakasını oluşturan ve ışığın retinaya odaklanmasını sağlayan şeffaf doku olarak biliniyor. Sürekli olarak dış etkilere maruz kalan bu yapı, normalde kendi kendini onarabilme yeteneğine sahip ve bu onarım limbal epitel kök hücreleri tarafından gerçekleştiriliyor. Kimyasal veya termal yanıklar gibi ciddi yaralanmalar sonucunda, korneanın doğal iyileşme mekanizması yetersiz kalabiliyor ve kalıcı görme kayıpları ortaya çıkabiliyor.

Donanımhaber’in aktardığına göre bilim insanları tarafından geliştirilen yeni tedavi yöntemi olan kültürlenmiş otolog limbal epitel hücreleri (CALEC), hastanın sağlıklı gözünden alınan kök hücrelerin laboratuvar ortamında çoğaltılması ve sonrasında hasarlı göze nakledilmesi prensibine dayanıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, hastaların kendi hücrelerini kullandığı için doku reddi riskini ortadan kaldırmakta ve iyileşme sürecini hızlandırıyor.

Araştırmacılar, 14 hastayı tedavi sürecine dahil etti ve sonuçları 18 ay boyunca takip etti. Tedavinin başarısı öncelikle kornea yüzeyinin onarılma derecesine, ikincil olarak ise görme keskinliğindeki iyileşmelere göre değerlendirildi. İlk üç aylık kontrollerde hastaların yüzde 50’sinde (7 hasta) kornea tamamen restore edilirken, bu oran 12. ayda yüzde 79’a (11 hasta) yükseldi. İki hastada ise kısmi başarı gözlemlendi. Bu sonuçlar, CALEC tedavisinin yüzde 92 gibi oldukça yüksek bir başarı oranına sahip olduğunu gösteriyor.

Çalışmada dikkat çeken bir diğer nokta, üç hastanın ikinci bir kök hücre nakline ihtiyaç duyması ve bu hastalardan birinin çalışmanın sonunda tam başarıya ulaşması oluyor. Görme keskinliği testlerinde ise hastaların çoğu belirli bir oranda görme yetisini geri kazanırken, bazı hastalar yasal olarak kör statüsünden düşük görüşe geçiş yapabildi.

Sonuç olarak tedavi süresince hastaların ne donör ne de alıcı gözlerinde prosedüre bağlı herhangi bir ciddi yan etki gözlemlenmedi. Bu durum, yöntemin güvenlik profilinin de oldukça yüksek olduğunu göstermekte. Araştırmacılar, elde edilen bu olumlu sonuçların CALEC tedavisinin FDA onayına sunulması öncesinde daha geniş hasta gruplarıyla ve daha uzun takip süreleriyle yeni çalışmaların önünü açacak.