Kuş gribi kâbusu: Dağ aslanını öldürdü, sıra insanda mı? ‘Ajan gibi hücreye sızıyor’
ABD’nin Jackson Hole Vadisi’nde ölü bulunan bir dağ aslanı, H5N1 virüsünün artık yalnızca kuşların değil, tüm doğanın peşine düştüğünü gösterdi. Artık memelilerin de hücrelerine sızdığı görülen kuş gribi ile ilgili, “Virüs henüz patlamadı ama mekanizması çoktan kuruldu. Virüs artık sadece gökyüzünde değil ormanda, karada ve belki de yarın insanda” diyen Bakteri Uzmanı Ali Rıza Akın, kuş gribiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Betül Yasemin Kökbek / Milliyet.com.tr – Kuş gribinin en ölümcül türü olan H5N1, hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve yüksek ölüm oranıyla dikkat çeken bir influenza virüsü. Uzmanlar uzun yıllardır virüsün insandan insana yayılabilecek şekilde mutasyon geçirmesi halinde küresel bir salgın riski oluşturabileceği uyarısında bulunuyor. Silikon Vadisi’nde yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren Bakteri Uzmanı Ali Rıza Akın geçtiğimiz günlerde kendi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ABD’nin Jackson Hole Vadisi’nde H5N1 virüsüne yakalanan bir dağ aslanının fotoğraflarını paylaşarak kuş gribinin bir memeliye bulaştığını duyurarak tehlike çanlarının yüksek sesle çaldığını söyledi.

‘HÜCRENİN İÇİNE SIZIYOR’
Bakteri Uzmanı Ali Rıza Akın, H5N1’in ‘yüksek derecede patojenik kuş gribi’ olarak bilinen bir influenza A virüsü olduğunu söyledi. H5N1’in sıradan bir grip türü olmadığını, bu virüsün kuşlar arasında ölümcül salgınlar yapabilen, bağışıklık sistemini kasırgaya çeviren bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Akın, “Normal mevsimsel grip insan vücudunda çoğunlukla üst solunum yollarında sınırlı kalırken, H5N1 akciğerin en derin dokularına kadar iner, hücreleri parça parça yok eder. Bu yüzden ölüm oranı, klasik gripten yüzlerce kat daha yüksektir“ dedi.
Virüsün insanlardan hayvanlara bulaşma mekanizmasını değerlendiren Ali Rıza Akın, bir virüsün tür bariyerini aşmasının, doğanın en karanlık mucizelerinden biri olduğunu vurguladı. H5N1’in genellikle enfekte kuşların tükürüğü, dışkısı veya solunum sıvılarıyla yayıldığını ve insanın bu virüsle doğrudan temas ettiğinde örneğin ölü bir kuşu eline aldığında ya da kirli yüzeylere dokunup gözünü kaşıdığında virüsün hücre zarına tutunduğunu ve adeta ajan gibi davranarak hücre içine sızdığını söyleyen Uzman Akın, sürecin sonucunu şu şekilde özetledi: “O andan itibaren, hücre artık kendisi değildir, virüsün fabrikası haline gelir.”

KUŞ GRİBİ OKYANUSLARI AŞTI
Jackson Hole Vadisi’nde görülen bu vaka gündeme gelme şansı bulmuş H5N1 vakalarından yalnızca bir tanesi. Ancak bu vakanın bize göstermeye çalıştığı asıl şey, virüsün mutasyon geçirip geçirmediği. Bakteri Uzmanı Ali Rıza Akın bu konuyu, “Virüs kapı aralamaya başladı. Normalde kuşlara özgü bir virüs, memeli dokusuna tutunamaz. Ancak son yıllarda kutup tilkilerinden ayılara, deniz aslanlarından dağ aslanlarına kadar birçok memeli türünde H5N1 vakaları tespit edildi. Bu durum, virüsün konak hücre reseptörlerine uyum sağlamak üzere evrim geçirdiğini düşündürüyor. Kısacası virüs artık sadece gökyüzünde değil ormanda, karada ve belki de yarın insanda” sözleriyle ifade etti. Jackson Hole’daki dağ aslanı vakasının H5N1 virüsünün kıta kıta kol gezdiğinin kanıtı olduğunun altını çizen Uzman Akın, Wyoming’in dağlarında bulunan genç dağ aslanının sadece bir hayvan ölümü olmadığını, ekosistemin alarm çanı olduğunu söylüyor. Kuş gribinin artık göçmen kuşlarla okyanusları aşan bir gölgeye dönüştüğünün altını çizen Ali Rıza Akın, bu gölgenin, kartalların kanatlarından tilkilerin kürküne, oradan da dağ aslanlarının kalbine kadar ulaştığının en büyük işareti olduğunu söyledi.
“Jackson Hole biyolojik çeşitliliğin kalbidir. Kartallar, ördekler, kazlar, geyikler, puma ve kurtlar aynı ekosistemde nefes alır. H5N1’in kaynağı ise büyük olasılıkla en masum görünen canlılardan biri: Bir göçmen kuş. Hasta bir kaz yere düştü, dağ aslanı onu avladı ve doğanın en eski döngüsü, virüsün yeni evrim halkasına dönüştü. Bir lokmada zincir bozuldu.” – Bakteri Uzmanı Ali Rıza Akın

DOĞADAKİ SINIRLAR KALKINCA ÖZGÜR KALDILAR
Doğayı hasta eden faktörün insanoğlu olduğunu söyleyen Uzman Ali Rıza Akın, “Sanayi çiftlikleri dar kafeslerde milyonlarca hayvanı aynı havada yaşatıyor. Bu, virüsler için mükemmel bir laboratuvar sürekli mutasyon, sürekli fırsat“ dedi. Akın, ormanları yok etmenin kuşların göç yollarını değiştirdiğinin altını çizerek yabani hayvanların pazar tezgahlarına inmesinin insan eliyle yapılan hataların başında geldiğini hatırlattı. İnsanın doğanın sınırlarını kaldırmasıyla virüslerin özgür kaldığını ve böylece H5N1 gibi virüslerin de hikâyesinin tam da burada başladığını söyledi.
H5N1’in insandan insana bulaşma riskinin tehlike düzeyiyle ilgili açıklamalarda bulunan Ali Rıza Akın, şimdilik bu riskin düşük olduğunu söyleyerek tarihe atıfta bulundu. Virüslerin sabırlı olduğunu ve her bulaşma, her enfekte canlı, virüsün yeni bir kombinasyon denemesi demek olduğunun altını çizdi. Bir gün o denemelerden birinin tıpkı 1918’deki İspanyol gribinde olduğu gibi insandan insana yayılma yeteneğini kazanabileceğini iletti. Bu yüzden bilim insanlarının H5N1’i ‘sessiz bir bomba’ olarak tanımladığını, henüz patlamadığını ama mekanizmasının çoktan kurulduğunu söyledi.

‘İNSANOĞLU ZİNCİRİN DIŞINDA DEĞİL, TAM MERKEZİNDE’
H5N1 virüsünün yayılımı bazı hayvan türlerinin sonunu getirebilir. Ali Rıza Akın, bazı deniz kuşu kolonilerinde ölüm oranının yüzde 90’ı aştığını, kutup bölgelerinde binlerce fok ve deniz aslanının sahile vurduğunu, H5N1’in sadece bedenleri değil, biyolojik çeşitliliğin dokusunu da yok ettiğini belirtti. Virüsün, ekosistemin ‘denge’ ilkesine meydan okuduğunu söyleyen Akın,“Unutmayalım ki bir türün sonu, zincirin geri kalanını da çözer. İnsanoğlu bu zincirin dışında değil tam merkezinde” diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak: Milliyet