Pablo Larrain’in biyografik dramı Maria ile Mike Leigh’in aile dramı Acı Gerçekler gösterimde: ‘Opera benim hayatım’
Jackie Kennedy, Diana Spencer gibi ünlü kadınların yaşamlarından kesitler anlatan Pablo Larrain, yarı biyografik-yarı kurgu dramı Maria’da dünyanın en ünlü sopranosu Maria Callas’ın son aylarını anlatarak 20. yüzyılın en büyüleyici kadınları üçlemesini tamamladı.
Callas için yönetmenin özel bir tutkusu var, çocukluğundan beri sanatçının seslendirdiği büyük operaları dinliyor. Bu etkileyici kadınlar güçlü, ünlü, zengin erkeklerle birlikte olmalarına, medya tarafından güdümlenmelerine, rahatsız edilmelerine karşın özgün, güçlü ikonlar olmayı başardılar.
“Maria Callas o kadar çok tragedya söyledi ki sonunda hayatı trajediye dönüştü” diyen Larrain Maria’nın öyküsüne son günlerini anlatarak başlar. Paris’teki dairesine çekilmiş Maria 53 yaşındadır, sahneye çıkmaz, şarkı söylemez, sağlığı iyi değildir, halüsinasyonlar görür, yalnızdır, ona sadık uşağı ve hizmetçisi bakar. Paris sokaklarında gezinirken kaybettiği sesini, özgür kalamadığı hayatını arar. Maria’ya sevgiyle, hayranlıkla yaklaşan yönetmen Maria’yı kendi kendine konuşturmak yerine ona her gün içtiği güçlü yatıştırıcı Mandrax adını verdiği hayali gazeteciyle söyleşi yaptırır.
ÇİFT KİMLİKLİ MARİA
Maria’nın içinde iki kimlik vardır: Maria ile La Callas.
Zihni sürekli özel yaşamı ve kariyeri arasında dolaşır. Maria sahnenin dışında bir hayat düşünemez, “Opera benim hayatım, operada mantık yoktur” der. Annesi ona şarkı söylemeyi, kız kardeşi Yakinthi’ye dans etmeyi öğretmiş, Atina Nazi işgali altındayken hayatta kalmak için kızlarını Alman askerlerine sunmuştur. Maria yoksulluktan şarkı söyleyerek kurtulur, armatör Onassis onun kalbini kırar, benliğinin kontrolünü kibirli, duyarsız, bu kaba adama bırakmaz. Artık kontrol Maria’dadır, özgürdür, şarkıları kendisi için söyleyecektir.
Filmin siyah beyaz, süper 8 mm görüntüleri, renkli, sepya renkleri, sahne performanslarını iç içe geçiren, geniş ve yakın planlardan oluşan görüntü dili (Ed Lachman), yapım tasarımları, kostümleri, Maria’da Angelina Jolie’nin en iyi performansı, Aristotle Onassis’te Haluk Bilginer’in benzersiz yorumu, Carmen, Anna Bolena, Tosca, Traviata, Madame Butterfly, Othello, I Puritani operalarından seçkiler, gerçekle kurgu arasında gezinen anlatım dili, düş sahneleri etkileyicidir. La Diva, Önemli Gerçek, Sahne Çağırıyor, Bir Son: Yükseliş başlığıyla Maria’yı tiyatro oyunu gibi dört bölüme ayıran Larrain yetkin çalışmasıyla efsane opera şarkıcısına saygıda bulunuyor. Angelina Jolie, Haluk Bilginer, Francesco Favini, Alba Rohrwacher, Kodi Smit- McPhee’nin oynadığı Maria gösterimde.